Eğer haberci isen, eğer muhabirsen, eğer gazeteci ve televizyoncu isen, eğer gazetenin bir köşesinde yazıyor, televizyonda kameralar önünde görev yapıyorsan lütfen gerçekleri saklamadan, ıskalamadan bize doğru haber ver.
Sor soruştur, ara araştır, kar karıştır ve milletin gerçek gündemi ile ilgili, yana yana derman aradığı dertleri ile ilgili haberlerle gel, yazı ve yorumlarla kitlelerin huzuruna çık.
"Kapat gözlerini kimse görmesin" cinsinden cins cins haberler ve yorumlar artık milleti yordu, gözlere ve kulaklara çok ağır yük olmaya başladı.
Milletin bizzat yaşadıkları ile senin verdiğin haberler çeliştikçe insanlar çileden çıkıyor.
Kitlelerin bizzat şahit olduğu gerçeklerle senin yazı ve yorumların çeliştikçe, taban tabana zıt istikamet çizdikçe günden güne komikleşiyorsun.
Hiç unutmuyorum, Erzurum'da merkez köylerden birinde bir hacı amcamızın ikram ettiği çayı kıtlama şeker eşliğinde içerken pürdikkat onu dinliyorduk, aynen şöyle diyordu; "eskiden kendi yağımızla kavruluyorduk, bankadır, kredidir, suni gübredir pek bilmezdik, son yıllarda bunlara bulaştık, şimdi evin reisi olarak benim emekli maaşım hacizli, traktörümüz hacizli, üç-beş tane ineğimiz hacizli, şu delikanlıyı güya okuttuk, okurken devletten kredi aldı, şimdi işsiz, dolayısıyla o da hacizli, şimdilik evimizin direği olan koca karı bu işlerin dışında, Allah sonumuzu hayreylesin, pek iyiye gitmiyor bu gidişat."
Bu fotoğraf en az altı-yedi sene öncesinin fotoğrafı, şimdi son bir seneden beri tüm dünyaya musallat olan malum salgın dolayısıyla bu haciz ve icra olayları onlarca kat arttı ve millet iyice fakirleşti.
Şimdi ey gazeteci ve televizyoncu arkadaş, ey meslektaşım; memleketin manzarası bu iken senin pembe haberler yapman, pembe tablolarla seyircinin huzuruna çıkman kime ne kazandırır?
Senin siyahı beyaz, acıyı tatlı, darlığı varlık, fakirliği zenginlik, tedirginliği mutluluk, kıtlığı bolluk gösteren haberlerin, yazı ve yorumların belki birilerine geçici de olsa bir şeyler kazandırır ama, her hal ve şartta sen kaybedersin, icra ettiğin mesleği ayaklar altına düşürmüş olursun.
Millet yoklukla, yoksullukla gırtlak gırtlağa boğuşurken, beş kuruş daha ucuza ekmek ve meyve alabilmek için iki büklüm saatlerce kuyruklarda beklerken, semt pazarlarına akşamın karanlığında gidip pazar atıklarından ve artıklarından haftalık Pazar ihtiyacını karşılarken, üç maaşlı, beş maaşlı bürokratların öğrencilere burs verdiklerini haber yapmak ne haberciliktir, ne gazeteciliktir ne de televizyonculuktur.
Ya hayatın gerçekleri ile örtüşen haberler ver ya da sus.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024