Kimi vardır gerçekten birlik ve beraberlik için mücadele eder. Kimi vardır birliği beraberliği aleni olarak baltalar. Kimisi de birlikten berberlikten siyaseten bahseder ama gerçekte onu bozmak için uğraşır. Bugün birlik ve beraberlik için gerçek bir mücadele ortaya koyan er kişi Prof. Dr. Haydar Baş Beydir.
Sayın Baş, yaptığı konuşmalarla, mitinglerle, TV programlarıyla, yazdığı makalelerle sürekli birlik ve beraberliğin önemini vurgularken, sadece söz boyutunda da kalmamaktadır.
Bursa’da yapılan “Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu”, İstanbul Üsküdar’da organize edilen “İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi” ve İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan “Birlik ve Beraberlik için Ehl-i Beyt Sempozyumu” birlik ve beraberlik adına atılan çok önemli adımlardır.
Dahası, hiçbir benzeri bulunmayan Ehl-i Beyt Külliyatı’nın hazırlanması ise birlik ve beraberlik için tarihi bir dönüm noktası oldu. Son olarak Prof. Dr Haydar Baş kalabalık bir grupla birlikte Hacı Bektaş-ı Veli’nin türbesini ziyarete gitti.
Alevi kardeşlerimizin evlerine çarpılar atıldığı, Şii-Sünni çatışmasının başlatılmak istendiği günümüzde, Prof. Dr. Baş ve kadrosunun ortak değerlerimizden olan Hacı Bektaş-ı Veli’ye ziyaret etmesi birlik ve beraberlik adına çok önemli bir adımdır.
Ki bu ziyaretin, diğer partilerin yaptığı gibi siyasi bir amacı da yoktur. Prof. Dr. Baş’ın önceki gün Yeni Mesaj gazetesinde kaleme aldığı makalede bu ziyaretin asıl amacını görmek mümkündür. Her şeyden önemlisi Hacı Bektaş-ı Veli, Peygamberimizin (SAV) soyundan olan ve dinin asıl temsilcilerinden 12 imamdan biri olan İmam Musa Kazım’ın (AS) neslindendir.
O, hem zahiri anlamda hem de manevi anlamda Ehl-i Beyt’in temsilcilerindendir.
O, Ehl-i Beyt nefesiyle yetişmiş ve Ehl-i Beyt’in kokusunu, rengini üzerinde taşımıştır.
O, Hz. Peygamberi (SAV), İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve diğer imamları sadece sevmekle kalmamış, onların hayatını hayatına geçirmiştir. Zaten Anadolu’nun Müslüman olmasında ve de ardından Türkleşmesinde işte bu kokunun ve rengin etkisi vardır.
Onlar hayatlarına Ehl-i Beyt’i öylesine geçirmişledir ki, Onlara bakan adeta Hz. Peygamberi, İmam Ali’yi, İmam Hasan’ı, İmam Hüseyin’i görmüştür.
Anadolu’da bulunan Rum’u, Ermeni’si, Keldani’si, Süryani’si, Yahudi’si Hacı Bektaş-ı Veli ve O’nun gibi Horasan Erenlerine bakarak, Onların yaşadığı ve temsil ettiği İslam’a hayran kalarak “ben de Onlardan olmak istiyorum” demiş ve önce Müslüman olmuş ardından da “Onlar gibi ben de Türk’üm” demiştir.
Anadolu’nun İslamlaşması bu sebeple Ehl-i Beyt nefesiyle olmuş ve Malazgirt Zaferi’nden sonra asla kılıç kullanılmamıştır.
Batılı güçler zaten bu gerçeği bildikleri için önce Osmanlı’yı Ehl-i Beyt anlayışından uzaklaştırmış ardından da Ehl-i Beyt sevgisinden boşalan gönüllere Batı sevgisini enjekte etmiştir. Ve bu hadise Osmanlı’nın önce duraklamasına, sonra dağılmasına ve parçalanmasına neden olmuştur.
Zaten bildiğiniz gibi, nasıl galibiyetler önce mana planında gerçekleşiyorsa, maalesef mağlubiyetlerin temeli de önce mana planında gerçekleşiyor. Sen sende olan değerleri kaybedersen, daha sonra yaşayacağın mağlubiyetler için ayrıca bir sebep aramana gerek yok. Yazımızı Sayın Baş’ın ifadeleriyle bitirelim:
“Bizim ‘Birlik ve beraberlik için Ehl-i Beyt’ derken amacımız yitirdiğimiz birliği Ehl-i Beyt nefesi ile tekrar kazanmamızdır. Bir olmayı geçmişte Ehl-i Beyt paydasında gerçekleştirdik, yine başarabiliriz. Biz Ahmed Yesevi gibi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi çarıklarımızı giydik ve Ehl-i Beyt’in sevgisi etrafında Alevi, Caferi, Bektaşi, Sünni herkesi kardeş etmek için yola çıktık. Allah bizi bu konuda muvaffak kılsın”. Âmin.
Sayın Baş, yaptığı konuşmalarla, mitinglerle, TV programlarıyla, yazdığı makalelerle sürekli birlik ve beraberliğin önemini vurgularken, sadece söz boyutunda da kalmamaktadır.
Bursa’da yapılan “Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu”, İstanbul Üsküdar’da organize edilen “İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi” ve İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan “Birlik ve Beraberlik için Ehl-i Beyt Sempozyumu” birlik ve beraberlik adına atılan çok önemli adımlardır.
Dahası, hiçbir benzeri bulunmayan Ehl-i Beyt Külliyatı’nın hazırlanması ise birlik ve beraberlik için tarihi bir dönüm noktası oldu. Son olarak Prof. Dr Haydar Baş kalabalık bir grupla birlikte Hacı Bektaş-ı Veli’nin türbesini ziyarete gitti.
Alevi kardeşlerimizin evlerine çarpılar atıldığı, Şii-Sünni çatışmasının başlatılmak istendiği günümüzde, Prof. Dr. Baş ve kadrosunun ortak değerlerimizden olan Hacı Bektaş-ı Veli’ye ziyaret etmesi birlik ve beraberlik adına çok önemli bir adımdır.
Ki bu ziyaretin, diğer partilerin yaptığı gibi siyasi bir amacı da yoktur. Prof. Dr. Baş’ın önceki gün Yeni Mesaj gazetesinde kaleme aldığı makalede bu ziyaretin asıl amacını görmek mümkündür. Her şeyden önemlisi Hacı Bektaş-ı Veli, Peygamberimizin (SAV) soyundan olan ve dinin asıl temsilcilerinden 12 imamdan biri olan İmam Musa Kazım’ın (AS) neslindendir.
O, hem zahiri anlamda hem de manevi anlamda Ehl-i Beyt’in temsilcilerindendir.
O, Ehl-i Beyt nefesiyle yetişmiş ve Ehl-i Beyt’in kokusunu, rengini üzerinde taşımıştır.
O, Hz. Peygamberi (SAV), İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve diğer imamları sadece sevmekle kalmamış, onların hayatını hayatına geçirmiştir. Zaten Anadolu’nun Müslüman olmasında ve de ardından Türkleşmesinde işte bu kokunun ve rengin etkisi vardır.
Onlar hayatlarına Ehl-i Beyt’i öylesine geçirmişledir ki, Onlara bakan adeta Hz. Peygamberi, İmam Ali’yi, İmam Hasan’ı, İmam Hüseyin’i görmüştür.
Anadolu’da bulunan Rum’u, Ermeni’si, Keldani’si, Süryani’si, Yahudi’si Hacı Bektaş-ı Veli ve O’nun gibi Horasan Erenlerine bakarak, Onların yaşadığı ve temsil ettiği İslam’a hayran kalarak “ben de Onlardan olmak istiyorum” demiş ve önce Müslüman olmuş ardından da “Onlar gibi ben de Türk’üm” demiştir.
Anadolu’nun İslamlaşması bu sebeple Ehl-i Beyt nefesiyle olmuş ve Malazgirt Zaferi’nden sonra asla kılıç kullanılmamıştır.
Batılı güçler zaten bu gerçeği bildikleri için önce Osmanlı’yı Ehl-i Beyt anlayışından uzaklaştırmış ardından da Ehl-i Beyt sevgisinden boşalan gönüllere Batı sevgisini enjekte etmiştir. Ve bu hadise Osmanlı’nın önce duraklamasına, sonra dağılmasına ve parçalanmasına neden olmuştur.
Zaten bildiğiniz gibi, nasıl galibiyetler önce mana planında gerçekleşiyorsa, maalesef mağlubiyetlerin temeli de önce mana planında gerçekleşiyor. Sen sende olan değerleri kaybedersen, daha sonra yaşayacağın mağlubiyetler için ayrıca bir sebep aramana gerek yok. Yazımızı Sayın Baş’ın ifadeleriyle bitirelim:
“Bizim ‘Birlik ve beraberlik için Ehl-i Beyt’ derken amacımız yitirdiğimiz birliği Ehl-i Beyt nefesi ile tekrar kazanmamızdır. Bir olmayı geçmişte Ehl-i Beyt paydasında gerçekleştirdik, yine başarabiliriz. Biz Ahmed Yesevi gibi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi çarıklarımızı giydik ve Ehl-i Beyt’in sevgisi etrafında Alevi, Caferi, Bektaşi, Sünni herkesi kardeş etmek için yola çıktık. Allah bizi bu konuda muvaffak kılsın”. Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025