İnsanlık tarihinin dolayısı ile İslam tarihinin şu döneminde yaşayan bizler dünyaya neden geldiğimizi, sermayemiz olan ömrümüzü nasıl, nerede ve kimlerle geçirdiğimizi murakabe ve muhasebe etmek ve ahirete müflis olarak gitmemek için hak ile bâtılı ayırt etmek mecburiyetindeyiz. Efendimiz (s.a.a), "Dünya ahiretin tarlasıdır'' derken bizleri hem ibadet, hem de itikat olarak yanlışta olmamamız için uyarmış, tamamladığımız ömrümüzde kazançlı olarak çıkmamızı istemiştir. Peki hak yolda olduğumuzu ya da olmadığımızı anlamak için neler yapmalıyız? Bizlere bırakılan emanetlerin farkında olmalıyız ve bu emanetlere sahip çıkan insanlarla birlikte olmak mecburiyetimiz vardır. Öncelikle hepimizin bildiği gibi bu emanetler Kur'an ve Ehl-i Beyt'tir. Yaşantımızı Kur'an ve Ehl-i Beyt yolunda geçiren güzel insanlarla geçirdiğimiz zaman zaten bâtılda olmamız mümkün değildir. Günümüzde adeta gece karanlıkları gibi fitnelerin zuhur ettiği, camilerde binlerin olduğu fakat itikatları için maalesef olumlu yorumlar yapamayacağımız adı Müslüman toplulukların olduğunu gözlemlemekteyiz. Aynı çağda yaşadığmız, "Müslümanız" diyen bu insanlarla aynı itikatta olmadığımız aşikardır. Asrın fitnesi olan dinlerarası diyaloğu ele aldığımızda, hak ile bâtılın mücadelesini görmekteyiz. Esasında Müslümanı kiliseye çağırmak olan hareketin kimler tarafından yapıldığını ve kimler tarafından desteklendiği halkımızca bilinmektedir. Son bir yıl içerisinde çıkar ve menfaat çatışması yaşayan diyaloğun sözde dini ve siyasi ayakları ayrılığa düşmüşlerdir. Sözde cemaat ve siyasi iktidar tarafından yürütülen bu fitnenin karşısında olan çok muhterem hocamız Prof. Dr. Haydar Baş Bey ve kadrosu olmuştur. Bizleri ve Türk milletini de sürekli uyarmışlardır.Ayrılığa düşen bu taraflardan bizleri yönetenler kandırıldık, aldatıldık, bilmiyorduk gibi mazeretlerle sanki masummuş gibi halka kendilerini anlatıyorlar. Hak tarafında olmayan bu insanların maalesef hıristiyan ve yahudilere adeta 'merak etmeyin bundan sonra misyonunuzun takipçileri bizleriz' deyip ya saraylarına kutsiyetpenahlarını (sığınılacak mercilerini) çağırmak ya da Efendimizin (s.a.a) adını zikretmeksizin "İbrahimi dinler" kandırmacası adı altında haham, papaz ve müftülerle kandil gecesi mesajları ve kilise sözleri verip bâtıl misyonun takipçileri olduklarını göstermektedirler. Peki kandırıldık diyenler niçin kandırıldılar ya da halkı kandırma söylemleri mi bunlar? Bu ölçüler içerisinde emanetimiz olan Kur'an ve Ehl-i Beyt ışığında bu insanların ve bunlara uyanların bâtılda olduklarını anlamak zor değil.Son olarak; kurtuluşun tek adresi olan Nuh'un gemisi Ehl-i Beyt'te buluşmak Hak yola çıkan tek caddedir.
Hasgül Talay / diğer yazıları
- Tıkıldık kaldık / 26.01.2021
- Yüzleşme zamanı / 05.06.2020
- Ramazan-ı Şerif’in bereketi / 21.05.2020
- Gönül dünyası / 03.05.2020
- Yeni yıl ve beklentiler / 02.01.2020
- Emine Bulut / 27.08.2019
- Milli servetimiz ve ormanlarımız / 24.08.2019
- Bayram izlenimlerim / 19.06.2018
- Şekerim çıkıyor / 28.02.2018
- Dost-düşman kavramı / 15.02.2018
- Yüzleşme zamanı / 05.06.2020
- Ramazan-ı Şerif’in bereketi / 21.05.2020
- Gönül dünyası / 03.05.2020
- Yeni yıl ve beklentiler / 02.01.2020
- Emine Bulut / 27.08.2019
- Milli servetimiz ve ormanlarımız / 24.08.2019
- Bayram izlenimlerim / 19.06.2018
- Şekerim çıkıyor / 28.02.2018
- Dost-düşman kavramı / 15.02.2018