Alemleri yaratan Allah'tır. "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım" (Zariyat, 56). İnsanların yaradılış gayesi Allah'a kul olmaktır. Bu gayeyi ispat etmesi için insanoğlu dünyaya gönderilmiştir. Dünya hayatı geçici bir hayat olduğu için yüce Allah (cc) insanoğluna dünyada kalacağı süre içerisinde yaşamını idame etmesi için sayısız nimetler vermiştir. Bütün bu nimetler insanoğlunun dünyada kaldığı süreçte, Rabbini bulması ve O'na kavuşması için bir vasıta ve binek olarak verilmiştir. Kısaca dünyadaki bütün nimetler Allah'a kavuşmak için kullanılan bir basamaktır.
Ancak insanlar Allah'a değil de basamaklara kavuşmayı başka bir ifade ile nimetlere kavuşmayı tercih ettiler. Hz. Musa (a.s) İsrailoğullarını kurtuluş yoluna hakka çağırdığı zaman Yahudiler, "Sen haklısın ey Musa ama karnımızı Firavun doyuruyor" demiştiler. İnsanlar kimin kulu olduğunu ve kime kulluk edeceklerini idrak etmelidirler. Allah'a mı? Yoksa Allah'ın yarattıklarına mı kul olacaklar.
Yaratılan her zerrenin sahibi yüce Allah'tır. Rızık korkusu sebebi ile Yaradan'a değil de, yaratılmış olana sığınmak, insanın ya cahil ya da kafir olduğuna delalettir. Allah (cc) insanın rızkına kefildir. Allah'ın kefareti bile bile O'ndan şüphe ederek hırsız, hain ve haksızlık yapanlardan medet umarak onların yanında Hakka karşı duranlardan daha zalim kim olabilir?
Hz. Peygamber, heybesinde devletin malından iki dirhemlik bir boncuk bulunan sahabinin namazını kıldırmamış; herkes, "Bu sahabi şehit oldu" derken, Resûlullah (s.a.a.) üç kere, "Hayır, o ateştedir, onu ateş kaplamıştır" diye ilan etmiştir. (Müslim, Sahih, İman 1, 34; Ebu Davud, Sünen, Cihad 15, 133/2711?1712). 'Hırsızlık yapan kızım Fâtıma dahi olsa elini keserim' diyen Peygamberimiz (s.a.a)'dir.
Peygamberimiz (s.a.a)'e hakaret edecek kadar Allah'tan bihaber insanlar ve onların peşinden giden zümreler var. Peygamberimiz (s.a.a) için, İçişleri Bakanlığı yapmış biri şöyle dedi: "Peygamber Mekke fethinde gurura kapıldı kendisine pay çıkardı. Ancak biz çıkarmadık." Alemlere rahmet Mirac'da Allah (cc) Hz. Muhammed (s.a.a)'e bütün servetleri açıp gösterirken, Resûlullah (s.a.a) gözünün ucu ile bile bakmadı. Allah (cc) Hz. Muhammed (s.a.a)'e, "Habibim, sana bir hediye vermek istiyorum. İste benden" diyor. Habibullah (s.a.a) ise gözyaşı içerisinde ağlayarak "ümmetimi, ümmetimi, ümmetimi isterim" diyor. Böyle bir peygamberin ümmeti, kendini nasıl üstün görebilir. Nasıl O'na hakaret edebilir ve O'na bu hakaretleri yapanlara namaz kılan, oruç tutan Müslümanlar bile bile alkışlayarak destek olurlar. "Hakkı bâtıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz." (Bakara, 42). Başka bir ayette ise Allah (cc) şöyle buyurmaktadır. "Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri veliler (yönetici) edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur." (Mümtehine, 1).
Müslüman insan Allah'ına kul olur. Peygamberine ümmet olur. Ehl?i Beyt'ini takip eder. Müslüman insan asla kula kul olmaz. Hiçbir zaman ne olursa olsun imanını paraya, mala, makama ve şöhrete satmaz, satanlarla beraber olmaz. Olanlar hakkında ve kimlerin böyle oldukları hakkında Allah (cc) beyanını vermiştir: "Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Azhab, 48).
Ancak insanlar Allah'a değil de basamaklara kavuşmayı başka bir ifade ile nimetlere kavuşmayı tercih ettiler. Hz. Musa (a.s) İsrailoğullarını kurtuluş yoluna hakka çağırdığı zaman Yahudiler, "Sen haklısın ey Musa ama karnımızı Firavun doyuruyor" demiştiler. İnsanlar kimin kulu olduğunu ve kime kulluk edeceklerini idrak etmelidirler. Allah'a mı? Yoksa Allah'ın yarattıklarına mı kul olacaklar.
Yaratılan her zerrenin sahibi yüce Allah'tır. Rızık korkusu sebebi ile Yaradan'a değil de, yaratılmış olana sığınmak, insanın ya cahil ya da kafir olduğuna delalettir. Allah (cc) insanın rızkına kefildir. Allah'ın kefareti bile bile O'ndan şüphe ederek hırsız, hain ve haksızlık yapanlardan medet umarak onların yanında Hakka karşı duranlardan daha zalim kim olabilir?
Hz. Peygamber, heybesinde devletin malından iki dirhemlik bir boncuk bulunan sahabinin namazını kıldırmamış; herkes, "Bu sahabi şehit oldu" derken, Resûlullah (s.a.a.) üç kere, "Hayır, o ateştedir, onu ateş kaplamıştır" diye ilan etmiştir. (Müslim, Sahih, İman 1, 34; Ebu Davud, Sünen, Cihad 15, 133/2711?1712). 'Hırsızlık yapan kızım Fâtıma dahi olsa elini keserim' diyen Peygamberimiz (s.a.a)'dir.
Peygamberimiz (s.a.a)'e hakaret edecek kadar Allah'tan bihaber insanlar ve onların peşinden giden zümreler var. Peygamberimiz (s.a.a) için, İçişleri Bakanlığı yapmış biri şöyle dedi: "Peygamber Mekke fethinde gurura kapıldı kendisine pay çıkardı. Ancak biz çıkarmadık." Alemlere rahmet Mirac'da Allah (cc) Hz. Muhammed (s.a.a)'e bütün servetleri açıp gösterirken, Resûlullah (s.a.a) gözünün ucu ile bile bakmadı. Allah (cc) Hz. Muhammed (s.a.a)'e, "Habibim, sana bir hediye vermek istiyorum. İste benden" diyor. Habibullah (s.a.a) ise gözyaşı içerisinde ağlayarak "ümmetimi, ümmetimi, ümmetimi isterim" diyor. Böyle bir peygamberin ümmeti, kendini nasıl üstün görebilir. Nasıl O'na hakaret edebilir ve O'na bu hakaretleri yapanlara namaz kılan, oruç tutan Müslümanlar bile bile alkışlayarak destek olurlar. "Hakkı bâtıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz." (Bakara, 42). Başka bir ayette ise Allah (cc) şöyle buyurmaktadır. "Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri veliler (yönetici) edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur." (Mümtehine, 1).
Müslüman insan Allah'ına kul olur. Peygamberine ümmet olur. Ehl?i Beyt'ini takip eder. Müslüman insan asla kula kul olmaz. Hiçbir zaman ne olursa olsun imanını paraya, mala, makama ve şöhrete satmaz, satanlarla beraber olmaz. Olanlar hakkında ve kimlerin böyle oldukları hakkında Allah (cc) beyanını vermiştir: "Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Azhab, 48).
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020