"Kimsenin cebinden beş kuruş çıkmadan" sloganı ile yola çıkılarak yaptırılan, köprüler, tüneller, havaalanları ve hastaneler özellikle bu pandemi döneminde milletin sırtında katmerli kambur olup çıktılar.
Zayıflıktan, kansızlıktan ve dolayısıyla halsizlikten ötürü üflense düşecek bir insan bedeni düşünün, bu insanın kollarından, bacaklarından, kan çekilebilecek her yerinden şırıngalarla durmadan kan çekilmesi vaziyeti, ülkenin ekonomik gidişatı ile bire bir aynı.
Hakkari'de otur Avrasya tüneline para öde.
Erzurum'da üç bin rakımlı bir köyünde kıt-kanaat geçinmeye çalış ama bilmem kaç milyon yolcu garantisi ile yaptırılan falanca havaalanına para öde.
Kars'ın karlı dağlarının tepesinde on-yirmi koyunun peşinde karla tipiyle boğuş ama Osman Gazi köprüsünden geçmeyen araba başına 37 dolar ödeme yapan genel bütçeye zorunlu olarak iştirak et.
Hani kimsenin cebinden beş kuruş çıkmayacaktı?
Memleket sathında haklı olarak dolaşan, zihinleri sürekli meşgul eden bu soru nedense yandaşları müthiş rahatsız ediyor.
Sormayalım mı, millet sormasın mı bu tür soruları?
Ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı; "Döviz kuruna, doların inişine-çıkışına ben bakmıyorum" diyor ama köprülerden, tünellerden geçmeyen araba başına ödemeler dolar üzerinden yapılıyor ve önümüzdeki on yıllar boyunca da yapılacak.
Peki, ne olacak, nasıl olacak bu iş?
Bin bir kalem vergi çeşidi ile, yoksul halkın, işsiz ve aşsız halkın dibi delik kesesine bağladığınız şırıngalarla topladığınız çuval çuval paraları bir avuç mutlu azınlığın kasasına aktarmanıza ses etmesin, ses çıkarmasın mı bu millet?
Bu ve benzeri olumsuz tabloları dillendirmek sürekli umutsuzluğu pompalamak anlamına mı geliyor?
Yapılan yanlışlarla, atılan yanlı ve yanlış adımlarla, ehliyet ve liyakat esasını rafa kaldırarak sırf partizanlık esasına göre yapılan atamalarla toplumda umutsuzluk yayılmıyor da bunların yazılması, haber yapılması mı umutsuzluğa sebep oluyor?
Neredeyse çeyrek asırdan beri devam etmekte olan bu çok açık yanlışlar ve haksızlıklarla ve bunları yapanlarla hukukunuz nedir, alış-verişiniz nicedir bilmiyoruz ama müsaade edin de hiç olmazsa surat asma ve kaşlarımızı çatma hakkımızı kullanalım.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024