Asr süresi çok enterasandır, "Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır" (Asr, 103/13).Allah, "asra" yemin ediyor ve ardından: "İnsanlar hüsrandadır. Ancak iman edenler, iman ettikten sonra güzel amel işleyenler müstesna" buyuruyor. İyi işler yapanlar, ibadetine devam edenler, insanlara yardım edenler, insanların arasını açmayanlar, fakire fukaraya el uzatanlar. Bunu genişletebilirsiniz... Namaz da, oruç da, hepsi de bunun içine girer.Başka kimler hüsranda değildir? "Hakkı tavsiye edenler." Doğruyu, güzeli anlatıyorsunuz. Hakkı bildiriyorsunuz. Başka? "Ve sabrı tavsiye edenler müstesna." Bakınız, haktan sonra sabır geliyor. Nefis ve şeytan hakkın karşısında olduğu için hakkı tavsiye edenleri hiç sevmez.Dedikodu yaparlar, fitne çıkartırlar, döverler, söverler, kavga ederler... Hak yolda hizmet ediyorsun ya, bu da bir imtihan. Orada sabredeceksin. O sabrı yaptığın zaman ne oluyor? Kullar ayıkıyor. Belki üç beş sene aleyhinde davul çalıyorlar. Ama üç beş sene sonra veya on sene sonra: "Ne büyük adammış" demeye başlıyorlar. Hem kul indinde, hem Hak indinde yüce bir mertebeye, yüce Rabbiniz seni yükseltiyor. Nitekim ayeti kerimede, Peygamber Efendimize, "Emrolunduğu gibi dostdoğru ol Muhammedim" (Hud11/112; Şura, 42/15) buyuruluyor. Muhammed (as) Efendimizin dostdoğru olması için birçok yanlışları yıkması lazımdı. Yıktığı zaman da herkes onun üzerine gelecekti ve geldi de. Peygamber o yanlışlara, hucümlara direndi. Allah'ın emrettiği gibi yaptı. Sıkıntılara katlandı. Sabretti. Zaten, bütün enbiyanın, evliyanın hayatı, Hakk'ı tavsiye ile hastalıklara açlıklara, yokluklara ve bunlara sabırla geçmiştir, geçiyor.Ellerinden gelen bütün imkan ve gayreti sarfetmiş olmalarına rağmen, sıkıntıları sinelerine çekmeleri, Rabb'lerine teslim olmaları, bu sabır dediğimiz güzel ibadetin vücuda gelmesine sebep olur ki, bu da kulun kazancı, en büyük ibadeti olur.Cenabı Hakk seni böyle sıkıntılarla değil de, servet, sıhhat, evlat, han, hamam, köşk, saray vererek denerse, ona da şükredeceksin.