Gezi Parkı’ndaki ve tüm meydanlardaki göstericileri ve özellikle “okumuş gençleri” tebrik ediyorum.Başbakan R. T. Erdoğan’a halkı hatırlattılar.Halk oylaması dedi Erdoğan.Biraz sosyete takılıp “plebisit” dedi, ama olsun o kadar kompleks, kadı kızında da olur.Taksim’deki 10 ağaç için,Topçu kışlası için,Taksim için,halk oylaması yapalım dedi.Danıştay Başkanı, bu konuda yargı kararı var, yargı kararı esastır, diyor. Desn… Ülkede hukukun üstünlüğü yerine “hükümetin üstünlüğü” esası hakim olunca; yargının kararı da, Danıştay’ın görüşü de linç edilir.Erdoğan, Taksim meselesinde anında “halk oylaması”na sarılarak, meydanların “demokrasi ve özgülük taleplerini” iki ağaca indirgemiş oldu.Lakin Erdoğan’ın ukala (akiller) takımından Tarhan Erdem’in KONDA’sı bile, gösterilerin “ağaç işi olmadığını” ikrar etmek durumunda kaldı. Yüzde 20.4 katılımcı, ağaçların sökülmesi sebebiyle meydanlara döküldüğünü belirtmiş… Göstericiler, KONDA’nın anketini de altüst ettiler.Ağaçların sökülmesine ilişkin bu oran bile abartılı!Meydanlardakilerin tamamına yakını, AKP hükümetinin, kendi oy veren taban da dahil Türk milletini ciddiye almayan, baskıcı ve sindirmeci, dediği dedikçi demokratik krallığına karşı sokağa döküldü.İki ağaç için halk oylaması teklif ediyor, Erdoğan.Şu demokratik ciddiyete bakın Allah aşkına!Türk devleti ve milletinin dişinden tırnağından artırıp inşa ettiği tüm işletmeleri ve kaynaklarını, topyekün Cumhuriyet mirasını ecnebilere peşkeş çekerken halka sorma, halk oylamasını hatırına getirme; sökülecek iki ağaç için halk oylaması teklif ederek demokrasi fiyakası yap…Türk topraklarını tarihten bugüne görülmemiş biçimde Haçlı ordularına kullandırarak komşu İslam ülkelerinin başlarına tonlarca bombalar yağdırmalarında, Türk milletinin ruh ve medeniyet köklerinin İslam ve gönül coğrafyasından sökülmesinde halka sorma, iki ağacın sökülmesini halk oylamasına götürerek demokrasi fiyakası yap…Erdoğan’ın “diktatörlük” namı, bölgeyi ve dünyayı tuttu.Bugüne kadar Erdoğan’ın yanında yer alan Avrupa Parlamentosu bile artık “diktatör bir Erdoğan” imajıyla savruluyor. Erdoğan’ın çoğulculuk ve ifade özgürlüğüne dair icraat ve yaklaşımlarını, Avrupalı dostları ve müttefikleri sorguluyor.AB, Erdoğan’ın demokrasi anlayışının üstünü çizdi.Birlikte açılım-saçılım yaptıkları Apo, PKK ve BDP bile seçim barajının kaldırılması gerektiğini söylerken; Erdoğan’ın demokratlığı, onlardan da geriye düştü.Erdoğan, Taksim’deki iki ağacın sökülmesini güya halk oylamasına götürerek, 12 yıl boyunca süregelen icraatlarıyla millet nezdinde olmuşmuş “demokrat diktatörlük” imajını düzeltemez.Demokrasi ve temel haklar konusunda, milleti birbirine kenetleyecek ve devletine aidiyetini yaşatacak ciddi adımlar atmalıdır. Millet, devletinin kendine değer verdiğini, muhatap aldığını ve kendisini temsil ettiğini hissetmelidir.Bunun da ilk ve olmazsa olmaz şartı, acilen “seçim barajının kaldırılması”dır. PKK ile açılım-saçılım sürecinde AKP, batı demokrasilernden dem vuruyor. Milletin her kesimin, Meclis’te temsil edilmesine sıra gelince top çeviriyor.AB üyesi İngiltere, Fransa, İrlanda, Hollanda, İspanya, Portekiz, Finlandiya, Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta’da hiçbir baraj yok… Diğer üye ülkelerde ise ülkenin uniter veya federatif yapısına göre vatandaşın hepsine temsil imkanı tanıyacak biçimde yüzde 2 ila 5 arasında değişen oranlarda seçim barajları var.Türkiye’deki şekliyle yüzde 10’luk seçim barajı, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yok…Krallıklarda bile yok!Bu nasıl bir demokratlık ki, teröristler istifade ediyor, sözü dinleniyor, dağdan inerek Meclis’e bile giriyor; milletin milyonları ise bundan istifade edemiyor.2002 seçimlerinde toplumun yüzde 46.3’lük kesiminin temsil edilmediği bir TBMM tablosu yaşandı. Millet adeta barajlarda boğuldu. AKP, milletin boğulduğu seçim barajından elde ettiği vekil sayısıyla dal-budak saldı. Hatırlayın, AKP, oyların yüzde 34.2’sini almasına karşılık, parlamentoda sandalyelerin yüzde 66.9’ünü elde etti. Ben ne dersem o olur, demeye o zaman başladı!Daha sonraki seçimlerde de milyonlar, aynı seçim barajı sebebiyle TBMM’de temsil hakkı bulamadı.TBMM, tüm Türk milletinin temsil makamı ve söz hakkı merciidir. Vatandaşını bu temel haktan mahrum eden bir anlayış, diktatörlüğe doğru yol alır. Erdoğan’ı, “demokratik diktatörlük”e sürükleyen baş amillerden biri, bu seçim barajıdır.Meclis’i millete dar eden bir demokrasi, vatanı da millete dar eder, Taksim’i de…Seçim barajı mızrağı, artık “istikrar kılıfı”na sokulamaz. Çünkü istikrar denilen şey, diktatörlüğe dönüşmüş, herkese meydan okumanın adı olmuş.Erdoğan, iki ağaç için teklif ettiği “plebisit”i, milyonlarca insanın TBMM’de temsil edilmesi için düşünemiyor, “seçim barajını” kaldıramıyorsa; onu defe koyanlar kısa zamanda ipini çekerler… Zira, ne tencere eski tencere, ne tava eski tava, ne de hava eski hava!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019