Demokrasilerde halkla yöneticiler aynı ortamda birleşir. Seçenler de seçilenler de eşit şartları paylaşır. Bu nedenle seçim vazgeçilmez bir kuraldır. Referandumlar ise tam bir güven tazelemedir.
Dünya milletlerine bakıldığında, kural bu olduğu halde, çoğu kez halk önüne çıkmaktan çekinilir. Bir şekilde seçimler geciktirilir, referandumlardan kaçınılır.
Anayasa değişikliği söz konusu edildiğinde, bir makalemizde bu konuya değinmiş, gerekiyorsa referandum yapılmasını teklif etmiştik. Gel gör ki, sadece bir madde referanduma taşınmak istenmiyor. Mecliste müthiş bir panik var. Aman efendim diyen herkes referandumu engellemeye uğraşıyor.
Meselenin içi yüzüne gelince, Anayasa Mahkemesi başkanlığından gelen sayın Cumhurbaşkanı bir hukuk adamıdır. Yaptığı şeyin hukuka uyup-uymadığını çok iyi bilir. Demek ki Cumhurbaşkanı yönünden bir sıkıntı yoktur.
Sayın milletvekillerine gelince; bu işi bir güven oylaması sayıp sonuçtan kaçınıyorlar. Çok iyi biliyorlar ki halkın, kendilerine güveni kalmamıştır. Zira yapılan anketlere göre ne iktidarı ve ne de muhalefeti % 10 barajı aşamamaktadır.
Bu beylere soruyoruz; halkın sizlere güveni kalmadığını herkesten çok daha iyi siz biliyorsunuz. Yapılacak bir referandumda güvensizlik anlamına gelen bir sonuçla karşılaşacaksınız. Bunu da kaldıramayacak ve erken seçim kararı alacaksınız. Bu şartlarda yapılacak bir erken seçim hepinizi sandıkta mahkum edecektir.
Halbuki korkunun ecele faydası yoktur. Halk vicdanında hepiniz mahkum ve de mağlupsunuz. Zaman geçse de, erkene alınsa da şansınız tükenmiştir.
Bu sebeple olacak ki değerli halkımız, yeni arayışlara girmiştir. İşte Bağımsız Türkiye Partisi 25 Eylül 2001'de kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı'na vererek hukuki kimliğine kavuştu. Henüz bir ay olmadan il, ilçe ve belde teşkilatlarını kurdu. Hergün yüzlerce, binlerce insan koşup bu partinin kervanına katılıyor. Bu münasebetle Ankara'da yapılan bir üye katılım programına şahit oldum. Değerli katılımcılar sanayi ve iş adamları idiler ve şöyle diyorlardı; "Efendim yıllarca şu mevcut partilere oy verdik, destek verdik, fakat bizi undan torbadan ettiler. Fiilen her on esnaftan biri kepenk indirdi. Mevcutlar da bitkisel hayatta direniyorlar. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in fikir ve projelerinden yararlanarak programını hazırlayan Bağımsız Türkiye Partisi bizlere ümit vermiştir. Zira Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bir mitingde 24 saatte çözüm getireceğini söylemişti. Dikkatle izledik. Mevcut siyasilerden hiç biri bu çarpıcı teklife kulak asmadı.
Bağımsız Türkiye Partisi ise, bu eksende olayları ele aldığı için, gerçekten işi çözecek güçtedir. Hiç tereddüt etmeden bu partiye katılıyoruz ve değerli halkımızı da davet ediyoruz."
Evet bizim halkımız ariftir. Doğru görür, doğru hisseder ve isabetli karar verir. Tırnak içerisinde ifade edildiği gibi, mevcut partiler halktan korkmaktadır. Halk onlara güvenmiyor, onlar da halkın önüne çıkmaktan çekiniyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın teklifi sonuçları ne olursa olsun bir test niteliğindedir. Mevcut partiler sandıktan güvensizlik alacak ve demokratik teamüllere göre kadük olacaklardır.
Toplumun yüce menfaatleri kişisel menfaatlerin üzerinde tutulmalıdır. Sayın milletvekillerinin dayatmaları önce topluma, sonra da kendilerine zarar verecektir. Bir an önce bir erken seçim kararı alıp, toplumu psiko-sosyal bir rahatlığa kavuşturmak gerekir.
Dünya milletlerine bakıldığında, kural bu olduğu halde, çoğu kez halk önüne çıkmaktan çekinilir. Bir şekilde seçimler geciktirilir, referandumlardan kaçınılır.
Anayasa değişikliği söz konusu edildiğinde, bir makalemizde bu konuya değinmiş, gerekiyorsa referandum yapılmasını teklif etmiştik. Gel gör ki, sadece bir madde referanduma taşınmak istenmiyor. Mecliste müthiş bir panik var. Aman efendim diyen herkes referandumu engellemeye uğraşıyor.
Meselenin içi yüzüne gelince, Anayasa Mahkemesi başkanlığından gelen sayın Cumhurbaşkanı bir hukuk adamıdır. Yaptığı şeyin hukuka uyup-uymadığını çok iyi bilir. Demek ki Cumhurbaşkanı yönünden bir sıkıntı yoktur.
Sayın milletvekillerine gelince; bu işi bir güven oylaması sayıp sonuçtan kaçınıyorlar. Çok iyi biliyorlar ki halkın, kendilerine güveni kalmamıştır. Zira yapılan anketlere göre ne iktidarı ve ne de muhalefeti % 10 barajı aşamamaktadır.
Bu beylere soruyoruz; halkın sizlere güveni kalmadığını herkesten çok daha iyi siz biliyorsunuz. Yapılacak bir referandumda güvensizlik anlamına gelen bir sonuçla karşılaşacaksınız. Bunu da kaldıramayacak ve erken seçim kararı alacaksınız. Bu şartlarda yapılacak bir erken seçim hepinizi sandıkta mahkum edecektir.
Halbuki korkunun ecele faydası yoktur. Halk vicdanında hepiniz mahkum ve de mağlupsunuz. Zaman geçse de, erkene alınsa da şansınız tükenmiştir.
Bu sebeple olacak ki değerli halkımız, yeni arayışlara girmiştir. İşte Bağımsız Türkiye Partisi 25 Eylül 2001'de kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı'na vererek hukuki kimliğine kavuştu. Henüz bir ay olmadan il, ilçe ve belde teşkilatlarını kurdu. Hergün yüzlerce, binlerce insan koşup bu partinin kervanına katılıyor. Bu münasebetle Ankara'da yapılan bir üye katılım programına şahit oldum. Değerli katılımcılar sanayi ve iş adamları idiler ve şöyle diyorlardı; "Efendim yıllarca şu mevcut partilere oy verdik, destek verdik, fakat bizi undan torbadan ettiler. Fiilen her on esnaftan biri kepenk indirdi. Mevcutlar da bitkisel hayatta direniyorlar. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in fikir ve projelerinden yararlanarak programını hazırlayan Bağımsız Türkiye Partisi bizlere ümit vermiştir. Zira Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bir mitingde 24 saatte çözüm getireceğini söylemişti. Dikkatle izledik. Mevcut siyasilerden hiç biri bu çarpıcı teklife kulak asmadı.
Bağımsız Türkiye Partisi ise, bu eksende olayları ele aldığı için, gerçekten işi çözecek güçtedir. Hiç tereddüt etmeden bu partiye katılıyoruz ve değerli halkımızı da davet ediyoruz."
Evet bizim halkımız ariftir. Doğru görür, doğru hisseder ve isabetli karar verir. Tırnak içerisinde ifade edildiği gibi, mevcut partiler halktan korkmaktadır. Halk onlara güvenmiyor, onlar da halkın önüne çıkmaktan çekiniyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın teklifi sonuçları ne olursa olsun bir test niteliğindedir. Mevcut partiler sandıktan güvensizlik alacak ve demokratik teamüllere göre kadük olacaklardır.
Toplumun yüce menfaatleri kişisel menfaatlerin üzerinde tutulmalıdır. Sayın milletvekillerinin dayatmaları önce topluma, sonra da kendilerine zarar verecektir. Bir an önce bir erken seçim kararı alıp, toplumu psiko-sosyal bir rahatlığa kavuşturmak gerekir.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002