Halen içerisinde bulunduğumuz pandemi süreci boyunca hepimiz normal zamanlarda pek de ilgimizi çekmeyecek olan şeylerle çokça vakit geçirdik. Benim de bugünlerde dikkatimi 'Nesne Sürekliliği' diye bir şey çekti ve geride bıraktığımız yıllara dair bazı ilginç çıkarımlarda bulunmama sebep oldu.
Başta merhum Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendinin ve bizlerin yıllardır göstermiş olduğumuz gayretlerin birçok kez milletimizin gözlerinden ve kulaklarından uzak tutulmaya çalışıldığının şahitleri olduk.
Ben şahsen milletimize uzun zamandır hayli kırgın ve sinirliydim fakat artık milletimize de hak vermeye başlamış bulunuyorum. Çünkü maalesef aziz Türk milleti, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından layık görüldükleri mertebeden uzun zamandır yoksun bırakılmış durumda.
Ulu Önder, Türk milletini; yetişkin, muhtaç olmayan ve statükonun üzerinde olan bir profilde tasvir etmiş, bu sebepledir ki, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diye haykırmıştır. Gel gelelim günümüz şartlarında Türk milleti, Atatürk'ün ileri sürmüş olduğu profilden tamamen kopartılmış, yeni doğan bir bebek haline getirilmiştir.
Yeni dünyaya gelen bebeklerin yaklaşık 6 ay boyunca "Nesne Sürekliliği" adı verilen düşünce yapısına henüz kavuşamadığını biliyoruz. Nesne sürekliliği dediğimiz mesele şundan ibaret; bir bebek, oyuncağını düşürdüğü zaman ağlar, çünkü oyuncağının yok olduğunu düşünür. Bir bebek, annesi görüş alanının dışına çıktığı zaman ağlar, çünkü annesinin yok olduğunu düşünür. Bunun sebebi; henüz nesne sürekliliğinin gelişmemiş olmasıdır.
Bizim milletimiz de günümüz şartlarında kendisine dayatılan profilin gereklerini yerine getiriyor, yenidoğan bir bebek gibi görmediği şeyin var olabileceğine inanmıyor, yalnızca kendisine gösterilene muhtaç olduğuna inanıyor ve yeni bir çıkar yol aramıyor.
Bu sebepledir ki Türk milletine; Milli Ekonomi Modeli dediğimiz zaman, bizlere öyle bir şeyin olamayacağını savunuyordu; çünkü millet, "Nesne Sürekliliği" dahi gelişmemiş bir bebek olmaya mahkum edilmiş durumdaydı.
Bu sebepledir ki Türk milletine; artık sürünmek yok, artık refah vaktidir, artık sefaletten kurtulma vaktidir dediğimiz zaman, bizlere böyle bir şeyin olamayacağını savunuyordu; çünkü millet görmediğinin olamayacağına inandırılmıştı.
Ama artık Türk milletine diyoruz ki; Ey Türk milleti, sen Haydar Baş gerçeğini kaçırdın ama kaçırırken de artık 6 aylık oldun, artık görmediğin şeylerin de var olabileceğine inanıyorsun.
Bu sebepledir ki; Türk milletine bundan sonra Milli Ekonomi Modeli dediğimizde, Hüseyin Baş dediğimizde bizim karşımızda değil yanımızda saf tutacaktır.
Çünkü artık Türk milleti; kendisini bebek profiline hapsedenlere değil, Atatürk'ün izinden giderek, efendi olmaya layık görenlerle bir ve beraber olacaktır.
- FATIMA MELEK ÖZYER: Haydar Baş: Bir davanın adı / 15.04.2025
- ÇİĞDEM PALA: Açık mektup / 14.04.2025
- SEÇİL DAMLA KAYAALP - Öğrenme / 08.03.2025
- BURHAN BORAN: Deprem / 27.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Maarif yüzyılı mı, masallar yüzyılı mı? / 20.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Parayı kim basarsa düzeni o kurar / 19.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Petro-Dolar Tuzağından Kurtuluş: Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Vizyonu / 18.02.2025
- AYŞE ZIVALI: Hoca Atatürk / 08.02.2025
- OZANCAN DERNEK /Efendi kim, köle kim? / 17.01.2025