Genellikle boş konuşmalar, vakit öldürmek ve vakit doldurmak için yapılan konuşmalar, sohbetler için "havadan sudan konuşmalar" tabiri kullanılır.
Nasılsınız, ne yapıyorsunuz sorusuna; "hiç, öyle havadan sudan konuşuyoruz" cevabı verilir ki aslında ne havadan ne de sudan söz edilmemektedir.
Konusu hava ve su olan sohbetler aslında en ciddi, en can alıcı ve en derinlikli sohbetlerdir.
Her iki nimet de hayatın temelidir, hayatımızın olmazsa olmazıdır ve hayatımızın temel unsuru olan bu iki nimete hak ettikleri ehemmiyet verilmediği için, sohbetlerde hak ettikleri zaman ayrılmadığı için her ikisi için de tehlike çanları çalmaktadır.
Havasız hayat asla mümkün değil, susuz hayat ise kesinlikle mümkün değil.
Çevresine, yeşiline, ağacına, nefes alacak alanlarına 'ihanet edilen' şehirlerde yaşayanların hafta sonlarında 'bir temiz hava' alabilmek için saatlerce yol alma pahasına kendilerini dağa-bayıra attıklarını düşünürsek şehirlerin havasının ne hale sokulduğunu daha iyi anlarız.
Yeşiline, ağacına ve yaşam alanlarına kıyılan kentlerin sularının ne durumda olduğunu sormaya bile gerek yoktur zannediyorum.
Demek ki bu toplum gerektiği kadar 'havadan-sudan' konuşmuyor, gerektiği kadar havasını ve suyunu dert etmiyor.
Hava ve su konusunda hassas bir toplum olsaydık, hava suyumuzu yeterince dert etseydik bugün böyle ucube şehirler oluşmazdı ve göz göre göre 'şehirlere ihanet eden kadrolar' bu toplumdan onay alamazlardı.
Hayat Kitabımızın en çok okunan ve dinlenen surelerinden olan Mülk suresinin son ayeti şöyledir:
"De ki: Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?"
De ki: Haber verin bana, suyunuz, tamamıyla batıp çekiliverse artık kimdir size bir akarsu pınarı peydahlayacak?
De ki: Söyleyin bana; şayet suyunuz çekilir, yerin dibine giderse, o akan tatlı suyu, kim getirebilir size?"
'Havadan sudan' konuşmak bir kere bu iki hayati kaynağı, hayatın olmazsa olmaz bu iki unsurunu biz canlılara bahşeden Yüce Yaratıcıyı zikretmek, tazim ve tekbir ile yâd etmektir.
'Havadan sudan konuşmak' öyle boş boş, öyle malayani konuşmak değil, konuşurken b ile her saniye kullandığımız hava nimetini yaratan Allah'a hamd etmek ve kullukta kusur etmemektir.
"Gökleri ve yeri yok olma, yörüngelerinden çıkma, nizamlarının bozulma tehlikesinden denge ve çekim kanunlarını koyup işleterek Allah koruyor, koruyacak kanunları O koyarak işlerlik kazandırıyor. And olsun ki, eğer düzenleri bir bozulursa, gökleri ve yeri O'ndan başka kimse denge ve çekim kanunu koyarak işletemez, onları kimse tutup koruyamaz. O kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır. Kâinatı koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır." (Fatır: 41).
"Üstlerinde kuşların saf saf dizilip kanatlarını açıp yumarak dolaşmalarını hiç görmüyorlar mı? Onları havada Rahman'dan başka tutan yoktur. O elbette her şeyi görür." (Mülk: 19).
Şimdi herkesi, her kesimi, her zaman ve zeminde ciddi ciddi 'havadan sudan' konuşmaya davet ediyoruz.
Nasılsınız, ne yapıyorsunuz sorusuna; "hiç, öyle havadan sudan konuşuyoruz" cevabı verilir ki aslında ne havadan ne de sudan söz edilmemektedir.
Konusu hava ve su olan sohbetler aslında en ciddi, en can alıcı ve en derinlikli sohbetlerdir.
Her iki nimet de hayatın temelidir, hayatımızın olmazsa olmazıdır ve hayatımızın temel unsuru olan bu iki nimete hak ettikleri ehemmiyet verilmediği için, sohbetlerde hak ettikleri zaman ayrılmadığı için her ikisi için de tehlike çanları çalmaktadır.
Havasız hayat asla mümkün değil, susuz hayat ise kesinlikle mümkün değil.
Çevresine, yeşiline, ağacına, nefes alacak alanlarına 'ihanet edilen' şehirlerde yaşayanların hafta sonlarında 'bir temiz hava' alabilmek için saatlerce yol alma pahasına kendilerini dağa-bayıra attıklarını düşünürsek şehirlerin havasının ne hale sokulduğunu daha iyi anlarız.
Yeşiline, ağacına ve yaşam alanlarına kıyılan kentlerin sularının ne durumda olduğunu sormaya bile gerek yoktur zannediyorum.
Demek ki bu toplum gerektiği kadar 'havadan-sudan' konuşmuyor, gerektiği kadar havasını ve suyunu dert etmiyor.
Hava ve su konusunda hassas bir toplum olsaydık, hava suyumuzu yeterince dert etseydik bugün böyle ucube şehirler oluşmazdı ve göz göre göre 'şehirlere ihanet eden kadrolar' bu toplumdan onay alamazlardı.
Hayat Kitabımızın en çok okunan ve dinlenen surelerinden olan Mülk suresinin son ayeti şöyledir:
"De ki: Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?"
De ki: Haber verin bana, suyunuz, tamamıyla batıp çekiliverse artık kimdir size bir akarsu pınarı peydahlayacak?
De ki: Söyleyin bana; şayet suyunuz çekilir, yerin dibine giderse, o akan tatlı suyu, kim getirebilir size?"
'Havadan sudan' konuşmak bir kere bu iki hayati kaynağı, hayatın olmazsa olmaz bu iki unsurunu biz canlılara bahşeden Yüce Yaratıcıyı zikretmek, tazim ve tekbir ile yâd etmektir.
'Havadan sudan konuşmak' öyle boş boş, öyle malayani konuşmak değil, konuşurken b ile her saniye kullandığımız hava nimetini yaratan Allah'a hamd etmek ve kullukta kusur etmemektir.
"Gökleri ve yeri yok olma, yörüngelerinden çıkma, nizamlarının bozulma tehlikesinden denge ve çekim kanunlarını koyup işleterek Allah koruyor, koruyacak kanunları O koyarak işlerlik kazandırıyor. And olsun ki, eğer düzenleri bir bozulursa, gökleri ve yeri O'ndan başka kimse denge ve çekim kanunu koyarak işletemez, onları kimse tutup koruyamaz. O kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır. Kâinatı koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır." (Fatır: 41).
"Üstlerinde kuşların saf saf dizilip kanatlarını açıp yumarak dolaşmalarını hiç görmüyorlar mı? Onları havada Rahman'dan başka tutan yoktur. O elbette her şeyi görür." (Mülk: 19).
Şimdi herkesi, her kesimi, her zaman ve zeminde ciddi ciddi 'havadan sudan' konuşmaya davet ediyoruz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024