Kur'an ayı Ramazanda diğer zamanlara oranla kat kat fazla zaman ayırdık Kur'an'a, bazen sayfalar arasında, bazen sureler arasına seyahat ettik ve gündüzleri oruçla kazandığımız zindelikle, geceleri de sahur ve seher bereketi ile İlahi mesajları kavramaya çalıştık.
Bu dünya gezegeninde bizden önce yaşamış ve göçmüş olan nice toplumların hayat hikayelerini takip ettik ve kendilerine gelen elçileri dinlemedikleri için çeşitli şekillerde helak edilen kavimlere rastladık ürperdik, düştükleri hatalardan olabildiğince uzak durmaya çalıştık.
"Çünkü onlardan her birini, günahlarından dolayı yakalayıverdik. Kiminin tepesine taş yağdıran bir fırtına gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de sularda boğduk. Allah onlara haksızlık yapıyor değildi, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık ediyor ve yaradılış gayesi dışında yaşıyorlardı." (Ankebut: 40).
Kur'an'da Allah'ın koyduğu yasalarda asla bir değişiklik olmadığını, olmayacağını belirten çok sayıda ayet olduğuna göre tarihte toplumların helakini hazırlayan cürümler bizde de, bizim toplumlarımızda da yaygınlaşırsa aynı cezalar gelip bizleri de bulur diye endişelendik ve bir birimizi uyarmaya çalıştık.
Maide suresinin 62 ve 63. Ayetlerini kulağımıza küpe yaparak sesimizin ulaştığı herkesi ve her kesimi Allah'ın koyduğu sınırlara ısrarla uymaya çağırdık:
"Onlardan çoğunun günaha, haksızlığa ve haram yemeğe koşuştuklarını görürsün. Yaptıkları ne kötüdür! Gerçek dindarların ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!"
Bir ay boyunca okumaya ve anlamaya odaklandığımız hayat kitabında rastladığımız her misalden, okuduğumuz her kıssadan dersler çıkarmaya, ibretler almaya çalıştık.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem ile Havva annemizin tevbelerine, istiğfarlarına eşlik etmeye çalıştık:
"Âdem ve Havva, 'Ey Rabbimiz, kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, muhakkak ziyan edenlerden oluruz' dediler." (A'raf: 23).
Yeri geldiğinde, ilgili ayetleri okurken Hz. Davut aleyhisselamın dağlarla, taşlarla ve kuşlarla beraber yaptıkları zikrullahı hayatımızda uygulamaya gayret ettik, öyle ya, Hayat Kitabında yer aldığına göre bize de dönük mesajları vardı:
"Onların söylediklerine sabret! Kulumuz Dâvûd'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla! O, hep Allah'a yönelirdi. Doğrusu Biz, akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, kuşları da toplu halde onun buyruğu altına vermiştik. Her biri ona yönelmekteydi." (Sa'd: 17-19).
Hayat Kitabımızı okudukça gönlümüz açıldı, gönlümüz açıldıkça okuduk ve elbette bir ömür okumaya ve anlamaya devam edeceğiz.
Bu dünya gezegeninde bizden önce yaşamış ve göçmüş olan nice toplumların hayat hikayelerini takip ettik ve kendilerine gelen elçileri dinlemedikleri için çeşitli şekillerde helak edilen kavimlere rastladık ürperdik, düştükleri hatalardan olabildiğince uzak durmaya çalıştık.
"Çünkü onlardan her birini, günahlarından dolayı yakalayıverdik. Kiminin tepesine taş yağdıran bir fırtına gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de sularda boğduk. Allah onlara haksızlık yapıyor değildi, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık ediyor ve yaradılış gayesi dışında yaşıyorlardı." (Ankebut: 40).
Kur'an'da Allah'ın koyduğu yasalarda asla bir değişiklik olmadığını, olmayacağını belirten çok sayıda ayet olduğuna göre tarihte toplumların helakini hazırlayan cürümler bizde de, bizim toplumlarımızda da yaygınlaşırsa aynı cezalar gelip bizleri de bulur diye endişelendik ve bir birimizi uyarmaya çalıştık.
Maide suresinin 62 ve 63. Ayetlerini kulağımıza küpe yaparak sesimizin ulaştığı herkesi ve her kesimi Allah'ın koyduğu sınırlara ısrarla uymaya çağırdık:
"Onlardan çoğunun günaha, haksızlığa ve haram yemeğe koşuştuklarını görürsün. Yaptıkları ne kötüdür! Gerçek dindarların ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!"
Bir ay boyunca okumaya ve anlamaya odaklandığımız hayat kitabında rastladığımız her misalden, okuduğumuz her kıssadan dersler çıkarmaya, ibretler almaya çalıştık.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem ile Havva annemizin tevbelerine, istiğfarlarına eşlik etmeye çalıştık:
"Âdem ve Havva, 'Ey Rabbimiz, kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, muhakkak ziyan edenlerden oluruz' dediler." (A'raf: 23).
Yeri geldiğinde, ilgili ayetleri okurken Hz. Davut aleyhisselamın dağlarla, taşlarla ve kuşlarla beraber yaptıkları zikrullahı hayatımızda uygulamaya gayret ettik, öyle ya, Hayat Kitabında yer aldığına göre bize de dönük mesajları vardı:
"Onların söylediklerine sabret! Kulumuz Dâvûd'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla! O, hep Allah'a yönelirdi. Doğrusu Biz, akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, kuşları da toplu halde onun buyruğu altına vermiştik. Her biri ona yönelmekteydi." (Sa'd: 17-19).
Hayat Kitabımızı okudukça gönlümüz açıldı, gönlümüz açıldıkça okuduk ve elbette bir ömür okumaya ve anlamaya devam edeceğiz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024