İcmal Dergisinin Kasım 2019 sayısında şunları yazmışız:
Bilim tarihimiz çok acıklı hikayelerle dolu, hem de dopduludur.
El emeği göz nuru ve gelecek çağlara ışık tutacak nice eserlerin yakılmasından tutun da dünya çapında nice alimlerin, kaşiflerin bir takım yaftalar yapıştırılarak evleri başlarına yıkılmasına ve linç edilmelerine kadar nice acı gerçekler ne yazık ki tarihimizin kara sayfalarını oluşturmaktadır.
Her devirde ne yazık ki toplumun ayaklarına dolaşan, adım atmasını ve inkişafını engelleyen yanlış kabulleri, batıl inanışları ayıklamaya çalışanlar toplumun önünde yaftalanmış, ya fiziki olarak ya da fikirleri itibariyle imhaya tabi tutulmuşlardır.
Hayat kitabımız Kur'an'ın dikkat çektiği, işaret ettiği kainat kitabını dikkatle okuma hususunda, nefislerdeki ve ufuklardaki ayetlerin incelenmesi konusunda gayret gösteren, kafa yoran ve fikir beyan eden nice bilginler "ham yobaz kaba softa" denilen tipler tarafından topa tutulmuş ve çoğu zaman çalışmaları yarım bırakılmıştır.
"Biz zamanı geldiğinde insanlara, Kur'ân'ın Allah tarafından indirildiğini ve Allah'ın gücünü ortaya koyacak ayet ve delillerimizi, kâinâtın uçsuz bucaksız ufuklarında yani dış dünyada ve kendi öz benliklerinde yani iç dünyalarında onlara göstereceğiz ki, böylece Kur'ân'ın gerçekleri içeren bir kitap olduğu onlara besbelli olsun ve Allah'ın yüce kudretine herkes şahit olsun. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?" (Fussilet: 53).
İçinde yaşadığı toplumu, bulunduğu durumdan ve konumdan alıp daha yükseklere, daha iyi hallere taşımak için kılı kırk yaran ve bunun için nice uykusuz geceler geçiren bilginler ile mevcut durumu muhafaza etmeye çalışan bilginler arasında sürekli kavgalar olmuş, kıskançlıklar başgöstermiş ve bilimde ilerlemeler hep bu yüzden bir ileri iki geri tarzında devam etmiş.
İslam alemi olarak bugün yaşadığımız durgunluk, durağanlık ve sefaletin temelinde tarih boyunca ilim adamları arasında yaşanan bu "ihya ve imha" çekişmesi yatmaktadır.
Bir kesim ihyadan yana iken, Ra'd suresinin 11. Ayetinden hareketle; "Bir toplumu oluşturan fertler kendi iç dünyalarındakini değiştirinceye kadar, Allah onların oluşturduğu toplumu değiştirmez" gerçeğini dikkate alarak, sahip olduğu bilgi birikimini toplumun her alanda ilerlemesi için seferber etme gayretinde iken, diğer bir kesim adeta onların eteklerinden aşağıya doğru çekerek, onları susturmaya ve toplumda itibarsızlaştırmaya çalışarak aslında imha tarafında yer almışlardır.
İhya daha zor ama imha daha kolay olduğu için, yapmak daha zor ama yıkmak daha kolay olduğu için, yıkıcıların eserleri kısa zamanda gözle görünür olduğu halde yapıcıların eserleri uzun zaman aldığı için sürekli imha taraftarları kazanmış ama toplumlar, ama milletler hep kaybetmiştir.
İçinde yaşadığı topluma hep borçlu oldukları halde bu borcu ödemeye yanaşmayan, rahatını ve konforunu bozmayan alimler, kendilerinin aksine düşünen ve topluma olan borçlarını ödemek için uykularını ve rahatlarını terk eden alimlerden hep rahatsız olmuşlar, onların fikirlerinin yayılması ile kendi miskinliklerinin ortaya çıkacağını hesap ederek kavgayı tercih etmişlerdir.
Bu tipler her devirde, fikre fikirle, ilime ilimle cevap veremedikleri için sürekli kamu otoritesini kışkırtarak, yöneticilere yağcılık yaparak namuslu ve çalışkan ilim adamlarını susturma yoluna gitmişlerdir.
İhyadan yana olanlara karşı verdikleri kavga için harcadıkları zamanı, harcadıkları enerjiyi onlara destek için kullanmış olsalardı bugün İslam dünyası olarak bulunduğumuz durumdan çok daha iyi noktalarda olabilirdik.
İslam aleminin bugün yaşadığı perişanlık, içinde bulunduğu sefalet, sınırsız kaynaklara rağmen bu kaynakları kullanma basiretinden ve kabiliyetinden yoksun olma hali elbette bugünün meselesi değildir.
Bugün yaşanan olumsuzluklar önceki çağlardan bize miras kalan, kötü miras olarak bize intikal eden olumsuzluklardır.
Mevcut perişanlıkları, mevcut sefalet halini aynen devam ettirirsek, düzeltme ve ilerleme istikametinde bir seferberlik ilan etmezsek yarınlara, yarınlarda yaşayacak olan torunlarımıza da bu kötü mirası intikal ettirmiş olacağız. (devam edecek…)
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024