National Geographic'te 'İnancın Hikâyesi' adında bir belgesel takıldı gözüme. Biraz izleyeyim, dedim. Zira belgeselleri severim. Televizyonun sesi kısık şekilde belgeseli izliyor bir yandan da oğluma ders çalıştırıyordum.
Görsellere bakılırsa belgeselin çoğu yerinde, 'savaştan çıkmış insanların perişan hallerini gösteriyor ve bu savaştan sonra nasıl dost olduklarını ve kardeşçe yaşadıklarını' konu alıyordu sanki. Belgeselin sunucusu meşhur Hollywood yıldızı Morgan Freeman'dı.
Birden gözüme alt yazı olarak 'Bosna-Hersek' takıldı. Tam o sırada Morgan Freeman'ın sağında bir Sırp, solunda yüzü sakallı bir Bosnalı olduğunu düşündüğüm kişi ile beraberce yolda kameraya doğru yürüyorlardı.
Acaba korktuğum şey mi bu! Bir anda beynimde Urfa'da bir Papaz ile evlendirilen Müslüman kadının portresi canlandı. Ardından Angelina Jolie'nin Türkiye ziyaretini hatırladım. Bunları görünce televizyonun sesini açtım.
Fakat yine de Dinlerarası Diyalog mantığı yoktur umuduyla belgeseli daha dikkatli izlemeye başladım. Morgan Freeman güya iyi niyet elçisi olarak vazifesini yapıyor, Bosnalı diye tanıtılan yüzü sakallı tiple, bir Sırplıyı barıştırıyordu. Ve bunu National Geographic hiçbir engelle karşılaşmadan rahatça yayınlıyordu. Bu yayın Türk halkına yayınlanıyordu arkadaşlar.
Aslına bakarsanız National Geographic de, Angelina Jolie de, Morgan Freeman da yapmaları gereken şeyi yapıyorlardı. Bunda hiçbir sakınca görmüyorum. Sakıncalı olan, halkı Müslüman olan Türkiye'de bu düzmeceyi tekrar görmek beni fevkalade üzdü. Yine aynı sahneler, yine Dinlerarası Diyalog ve yine Medeniyetler İttifakı hikâyesi?
15 Temmuz'u yaşamadık mı bu ülkede? Bu FETÖ'nün en büyük girişimi değil miydi? Aynı zihniyet, Türkiye'de Dinlerarası Diyalog'un temsilciliğini yapmadı mı? Hâlâ dünyada yapmıyor mu?
Yani 15 Temmuz basit bir kalkışma mıydı? Bu kalkışmanın bir öncesi yok mu? Altyapısı nasıl hazırlandı? Bir gecede mi karar verildi bu kalkışmaya? Tabii ki hayır? Artık herkes öğrendi ki bu kalkışmanın altyapısı Dinlerarası Diyalog çalışmalarıdır.
Bizim milletimiz yüzü gülen herkese inanır. Haliyle Gülen'e de inanmıştı. Bunu unutmadan bu konuyu Morgan Freeman ile bütünleştirmenizi istiyorum.
Ne de olsa yüzü gülen Morgan Freeman çok meşhur Hollywood yıldızı! Haliyle insanlar, TV'de yüceltilmiş bu gibi yıldızların böyle bir düzenbazlığın içinde olmasını beklemez.
Hâlbuki Dinlerarası Diyalog'un birinci tercihi meşhur Hollywood yıldızlarını ve TV'de parlattığı sahte kahramanları barış elçisi olarak tanıtmaktır. Biz bu sahneleri bir yerlerden hatırlıyoruz. Tam da Bosna'da oldu bunlar.
Komşu komşuyu boğazladı. Tabii ki Müslümanların silahları, Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından önceden ellerinden alınmıştı. Ne de olsa barış gücü! Ve sonucu biliyoruz; tam bir soykırım.
Bugün değişti mi? Hayır? Aynı Sırplar tarafından benzer istismar ve zulümler mülteci Müslüman çocuklara da aynen devam ediyor.
Hatırlatayım ki, biz kimsenin inancına karşı değiliz. Sadece bize empoze edilmeye çalışılan barış elçileri adı altında profesyonelce yapılan bu propagandalara karşı artık uyanık olmamız gerekiyor.
Bu yazıyı sizce, ben neden yazdım?
El âlemin artisti vazifesini yapıyor, biz de merhamet duygularıyla seyrediyoruz. Aynı sahneleri Türkiye'de izlemekten bıkmadık mı? RTÜK neden işini yapmıyor? Eminim ki RTÜK yetkilileri özelde hangi inanca mensup olursa olsunlar Türk halkının Müslüman olduğunu unutmayacaklardır ve görevlerini yapacaklardır.
Bekliyoruz?
Görsellere bakılırsa belgeselin çoğu yerinde, 'savaştan çıkmış insanların perişan hallerini gösteriyor ve bu savaştan sonra nasıl dost olduklarını ve kardeşçe yaşadıklarını' konu alıyordu sanki. Belgeselin sunucusu meşhur Hollywood yıldızı Morgan Freeman'dı.
Birden gözüme alt yazı olarak 'Bosna-Hersek' takıldı. Tam o sırada Morgan Freeman'ın sağında bir Sırp, solunda yüzü sakallı bir Bosnalı olduğunu düşündüğüm kişi ile beraberce yolda kameraya doğru yürüyorlardı.
Acaba korktuğum şey mi bu! Bir anda beynimde Urfa'da bir Papaz ile evlendirilen Müslüman kadının portresi canlandı. Ardından Angelina Jolie'nin Türkiye ziyaretini hatırladım. Bunları görünce televizyonun sesini açtım.
Fakat yine de Dinlerarası Diyalog mantığı yoktur umuduyla belgeseli daha dikkatli izlemeye başladım. Morgan Freeman güya iyi niyet elçisi olarak vazifesini yapıyor, Bosnalı diye tanıtılan yüzü sakallı tiple, bir Sırplıyı barıştırıyordu. Ve bunu National Geographic hiçbir engelle karşılaşmadan rahatça yayınlıyordu. Bu yayın Türk halkına yayınlanıyordu arkadaşlar.
Aslına bakarsanız National Geographic de, Angelina Jolie de, Morgan Freeman da yapmaları gereken şeyi yapıyorlardı. Bunda hiçbir sakınca görmüyorum. Sakıncalı olan, halkı Müslüman olan Türkiye'de bu düzmeceyi tekrar görmek beni fevkalade üzdü. Yine aynı sahneler, yine Dinlerarası Diyalog ve yine Medeniyetler İttifakı hikâyesi?
15 Temmuz'u yaşamadık mı bu ülkede? Bu FETÖ'nün en büyük girişimi değil miydi? Aynı zihniyet, Türkiye'de Dinlerarası Diyalog'un temsilciliğini yapmadı mı? Hâlâ dünyada yapmıyor mu?
Yani 15 Temmuz basit bir kalkışma mıydı? Bu kalkışmanın bir öncesi yok mu? Altyapısı nasıl hazırlandı? Bir gecede mi karar verildi bu kalkışmaya? Tabii ki hayır? Artık herkes öğrendi ki bu kalkışmanın altyapısı Dinlerarası Diyalog çalışmalarıdır.
Bizim milletimiz yüzü gülen herkese inanır. Haliyle Gülen'e de inanmıştı. Bunu unutmadan bu konuyu Morgan Freeman ile bütünleştirmenizi istiyorum.
Ne de olsa yüzü gülen Morgan Freeman çok meşhur Hollywood yıldızı! Haliyle insanlar, TV'de yüceltilmiş bu gibi yıldızların böyle bir düzenbazlığın içinde olmasını beklemez.
Hâlbuki Dinlerarası Diyalog'un birinci tercihi meşhur Hollywood yıldızlarını ve TV'de parlattığı sahte kahramanları barış elçisi olarak tanıtmaktır. Biz bu sahneleri bir yerlerden hatırlıyoruz. Tam da Bosna'da oldu bunlar.
Komşu komşuyu boğazladı. Tabii ki Müslümanların silahları, Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından önceden ellerinden alınmıştı. Ne de olsa barış gücü! Ve sonucu biliyoruz; tam bir soykırım.
Bugün değişti mi? Hayır? Aynı Sırplar tarafından benzer istismar ve zulümler mülteci Müslüman çocuklara da aynen devam ediyor.
Hatırlatayım ki, biz kimsenin inancına karşı değiliz. Sadece bize empoze edilmeye çalışılan barış elçileri adı altında profesyonelce yapılan bu propagandalara karşı artık uyanık olmamız gerekiyor.
Bu yazıyı sizce, ben neden yazdım?
El âlemin artisti vazifesini yapıyor, biz de merhamet duygularıyla seyrediyoruz. Aynı sahneleri Türkiye'de izlemekten bıkmadık mı? RTÜK neden işini yapmıyor? Eminim ki RTÜK yetkilileri özelde hangi inanca mensup olursa olsunlar Türk halkının Müslüman olduğunu unutmayacaklardır ve görevlerini yapacaklardır.
Bekliyoruz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019