Yüzyıllar boyunca Şia-Sünni arasına Çin Seddi'nden daha uzun, daha kalın ve daha yüksek duvarlar örmüşler.Fitne-fesat üreticileri örülen duvarları siper edinerek taraflara uydurdukları yalan ve iftiraları pompalamış durmuşlar. İlim adamı görüntüsündeki bazı zavallılar da ellerine düşmanlar tarafından tutuşturulan bu yalan ve iftiralarla karşı tarafa saldırmayı hocalık, âlimlik zannetmiş.Her iki taraftan da basiret sahibi, ilim namusu taşıyan âlimler çıkıp; "arkadaşlar, aramızdaki bu duvarları kim ördü, biz niye doğrudan, yüz yüze, diz dize, aynı mekânda oturup meseleleri müzakere etmiyoruz, edemiyoruz?" demişler ama çıkarılan kuru gürültüler arasında sesleri kaybolup gitmiş.Yıllar yılları, yüz yıllar yüz yılları kovalamış ve her geçen zaman aradaki duvarların daha da kalınlaşmasına ve yükselmesine sebep olmaktan başka bir işe yaramamış. Kasıtlı olarak örülen bu duvarlar, nice nesilleri, nice yüz milyonları Ehl-i Beyt gibi bir pınardan, bir ırmaktan ve bir deryadan ne yazık ki mahrum bırakmış.İtiraf edelim ki, ilkokul tahsilinden sonra hafızlık yaptığımız halde, ardından imam-hatip ve ilahiyat tahsili yaptığımız halde ve otuz yıldan beri basın-yayın dünyasının içinde olduğumuz halde Eh-i Beyt dünyasının kapısını, son üç-beş yıldan beri Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in eserleri ve programları sayesinde araladık ve tanımaya başladık.Yüzyıllardan beri düşmanların kasıtlı olarak Şia-Sünni arasına ördükleri kalın duvarlar, içerden âlim geçinenlerin de bilinçsizce ve düşmanların ekmeğine yağ sürecek tarzda yükselmesine sebep oldukları duvarlar maalesef topyekûn İslam âleminin nice kayıplara uğramasına zemin hazırlamıştır.21. yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız şu dönemde delikanlı bir adam, Prof. Dr. Haydar Baş, hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmadan gecesini gündüzüne katarak söz konusu duvarlardan gedik açmaya uğraştı, kaleme aldığı Ehl-i Beyt Külliyatı ile de nice gedikler açmaya muvaffak oldu çok şükür.Şimdi bir yandan Ehl-i Beyt külliyatının yoğun bir şekilde okunması ile, diğer taraftan tertiplenen Ehl-i Beyt sempozyumlarının televizyonlar aracılığı ile kitlelere ulaşması ile söz konusu duvarlarda açılan gedikler, her iki tarafın da bir birlerini yakından görmelerini, yakından tanımalarını sağladı ve de sağlayacak inşallah.Aradaki duvarlar yıkıldıkça her iki taraf da görecek ki meğer aynı kıbleye yöneliyormuşuz, aynı Kur'an'ı okuyormuşuz ve her ikimiz de son elçi, son peygamber Hz. Muhammed'in (aleyhisselam) rehberliğinde bu dünya hayatında yol alıyormuşuz.Ehl-i Beyt gibi, asla vazgeçemeyeceğimiz bir ortak paydamız varmış.Duvarlar yıkıldıkça göreceğiz ki, binlerce ittifak ettiğimiz konuyu bir tarafa bırakıp üç-beş tane ihtilaflı konuyu ileri sürerek bir birimizi itmemiz ne İslami ne de insani bir davranış imiş.Aradaki duvarların yıkılmasında herkese görev düşüyor.Lütfen görev başına.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024