Her türlü sapmaya karşı kalkan
İmam Ali (a.s), Resûlullah'ın (s.a.a) irtihalinden sonra, İslam'ı her türlü sapmadan korumak, İslâm devletinin işlerinin gelişimini gözetmek, tökezlemeden ve duraksamadan devam etmesini sağlamak için önemli adımlar attı
07.11.2024 10:52:00 / Güncelleme: 07.11.2024 10:55:36
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Ali (a.s), Hz. Peygamber'in (s.a.a) hayatta olmadığı süreçte en öncelikli görevinin, İslam'ı eğrilmelerden ve sapmalardan korumak, İslâm devletinin işlerinin gelişimini gözetmek, tökezlemeden ve duraksamadan devam etmesini sağlamak olduğunu düşünüyordu.
Ümmetin yönetimini doğrudan ele alma hakkının verilmemesinden dolayı duyduğu acıyı ve kederi içine gömerek halifeler zamanında bu hususta büyük bir çaba sarf etti. İktidara geldikten sonra da, Resûlullah'ın (s.a.a) sünnetini yeniden canlandırmak, sünnetin gölgesinde bir hayat yaşamaya davet etmek hususunda büyük adımlar attı.
Kur'an-ı Kerim'e, Kur'an'ın tefsirine, ümmetin eğitimine ve nerede bulunursa bulunsun fesadın ıslah edilmesine büyük bir önem verdi.
İmam Ali'nin (a.s) iktidara geldikten sonra attığı önemli adımları şöyle sıralayabiliriz:
Kur'an ve sünnetle ilgili diyalog ve soru sorma kapısını açtı.
Dinin hükümlerine dair her meselenin Müslüman kitlelerin önünde açıkta ve genel olarak tartışılmasını sağladı.
Muhaliflerine ve kendisine kin besleyen düşmanlarına cevap vermekte dahi üşenmedi, tereddüt göstermedi.
Kur'an hafızlarına önem verdi, onların durumlarını gözetti. Onlarla ilgili olarak Peygamber Efendimizin (s.a.a) eğitime dair sünnetini uyguladı. Kur'an okuma eğitiminin yanında dinin hükümlerine dair bilgi ve pratiğin yanı sıra derin kavrayış sahibi olmaya dönük eğitim de veriliyordu.
Arap olmayan Müslümanların Kur'an okumalarına da önem verdi. Arapça'yı düzgün bir şekilde konuşamayanların eğitimine dikkat etti. Dili konuşma bozukluklarından korumak için nahiv ilminin temel kurallarını belirledi. (el-Eğânî 12/13; el-Fihrist, İbn-i Nedim, s.59; Vefeyat'ul A'yan, 2/216; el-Bidaye ve'n-Nihaye, 8/312).
İmam Ali (a.s), insanları Peygamber'in (s.a.a) hadislerini rivayet etmeye, tedvin etmeye ve hadis derslerini vermeye davet etti.
Şöyle derdi: "İlmi yazıyla kaydedin." (et Tabakat'ul-Kubra, 6/186; Tedvm'us-Sünnet'iş-Şerife, Seyyid el-Celalî, s.137).
Sünnet ilimleri üzerinde araştırma yapılmasını emretti. Şöyle diyordu: "Hadisleri öğrenmek ve irdelemek amacıyla birbirinizi ziyaret edin ve hadislerin kaybolup gitmesine, silinmesine izin vermeyin." (Kenz'ül-Ummal, c.10, Hadis: 29522).
Ümmetin yönetimini doğrudan ele alma hakkının verilmemesinden dolayı duyduğu acıyı ve kederi içine gömerek halifeler zamanında bu hususta büyük bir çaba sarf etti. İktidara geldikten sonra da, Resûlullah'ın (s.a.a) sünnetini yeniden canlandırmak, sünnetin gölgesinde bir hayat yaşamaya davet etmek hususunda büyük adımlar attı.
Kur'an-ı Kerim'e, Kur'an'ın tefsirine, ümmetin eğitimine ve nerede bulunursa bulunsun fesadın ıslah edilmesine büyük bir önem verdi.
İmam Ali'nin (a.s) iktidara geldikten sonra attığı önemli adımları şöyle sıralayabiliriz:
Kur'an ve sünnetle ilgili diyalog ve soru sorma kapısını açtı.
Dinin hükümlerine dair her meselenin Müslüman kitlelerin önünde açıkta ve genel olarak tartışılmasını sağladı.
Muhaliflerine ve kendisine kin besleyen düşmanlarına cevap vermekte dahi üşenmedi, tereddüt göstermedi.
Kur'an hafızlarına önem verdi, onların durumlarını gözetti. Onlarla ilgili olarak Peygamber Efendimizin (s.a.a) eğitime dair sünnetini uyguladı. Kur'an okuma eğitiminin yanında dinin hükümlerine dair bilgi ve pratiğin yanı sıra derin kavrayış sahibi olmaya dönük eğitim de veriliyordu.
Arap olmayan Müslümanların Kur'an okumalarına da önem verdi. Arapça'yı düzgün bir şekilde konuşamayanların eğitimine dikkat etti. Dili konuşma bozukluklarından korumak için nahiv ilminin temel kurallarını belirledi. (el-Eğânî 12/13; el-Fihrist, İbn-i Nedim, s.59; Vefeyat'ul A'yan, 2/216; el-Bidaye ve'n-Nihaye, 8/312).
İmam Ali (a.s), insanları Peygamber'in (s.a.a) hadislerini rivayet etmeye, tedvin etmeye ve hadis derslerini vermeye davet etti.
Şöyle derdi: "İlmi yazıyla kaydedin." (et Tabakat'ul-Kubra, 6/186; Tedvm'us-Sünnet'iş-Şerife, Seyyid el-Celalî, s.137).
Sünnet ilimleri üzerinde araştırma yapılmasını emretti. Şöyle diyordu: "Hadisleri öğrenmek ve irdelemek amacıyla birbirinizi ziyaret edin ve hadislerin kaybolup gitmesine, silinmesine izin vermeyin." (Kenz'ül-Ummal, c.10, Hadis: 29522).