İngiltere'nin açıklaması fevkalade dikkat çekicidir. ABD ile en yakın dayanışma içinde oldukları halde, desteklerinin Afganistan'la sınırlı kalacağını ifade ettiler.
Daha açığı hiçbir devlet, geniş bir cephede taraf olmak istememektedir. Zira hem ticari, hem siyasi yönden ilişkiler söz konusudur. Savaş sonsuz olmayacağına göre, barışı, ticareti ve diğer ilişkileri göz ardı etmek mümkün değildir.
Yeri, durumu, çıkarları, politikası çok farklı olan Türkiye'nin asker vermesi geleceğini daraltacaktır. Zaten yeterli ilişki sağlanamayan doğu ve Ortadoğu ile olan ilişkiler daha da zora girecektir.
Her ne kadar NATO adına da dense, Türkiye'nin temkinli hareket etmesi gerekir. Yıllarca ASALA, PKK saldırılarına uğramış bir ülke olarak, yalnız bırakılışımız herkesin malumudur. Buna rağmen NATO adına diyerek bu saldırıya sembolik dahi olsa asker vermemiz bu şartlarda ülke çıkarlarına zarar verir.
ABD'nin bu iş için yeterli askeri vardır.
Komşu ülke sınırlarına yığılmış milyonlarca mülteci var. Bu insanlar aç, açık, sefil durumda. Türkiye bu insanlara yardım edecek projeler üretmeli ve gerekli insani yardımı yapmalıdır.
Bazılarının iddia ettiği gibi ABD-Türkiye dostluğu bozulmaz. Eğer biz Kore'de savaştığımız için ABD dostu olmuşsak, bu mantık tutarlı değildir. 1974 Kıbrıs barış harekatından sonra askere gidenler çok iyi bilir. Kıbrıs'taki garantörlük görevimizi yaptığımız için, ABD bize silah ambargosu uygulamıştı. Kırıkkale piyade tüfekleri ile birkaç mermi atıp askerliğimizi tamamlamıştık.
Uluslararası diyaloglar karşılıklı çıkar ve zarar dengesine bağlıdır. 1991 Körfez Savaşı'nda bu denge Türkiye aleyhine işledi. Bugünkü ekonomik krizine önemli sebeplerinden biri de budur.
Bu tabloyu doğru okumak iyi tahlil etmek gerekir. Aksi halde doğu ve Ortadoğu'daki politik etkinliğimiz daha da zayıf duruma düşecektir.
II Eylül'den sonra Türk ekonomisi daha da kötüye gitti. Ekonomide yoğun sıkıntılar oluştu. Türkiye bu haliyle de düşünülürse, olayların dışında kalmalıdır.
TBMM'nin soğukkanlı kararlar alarak Hükümetin ve Genelkurmay'ın kararlarına ışık tutması gerekir. Ne politik yönden, ne ekonomik yönden ve ne de askeri yönden böyle bir saldırıya fiilen katılmak ülkeye çıkar sağlamayacaktır. Kamuoyunun nabzını birazcık tutabilenler bu durumu kolayca tespit edebilirler.
Daha açığı hiçbir devlet, geniş bir cephede taraf olmak istememektedir. Zira hem ticari, hem siyasi yönden ilişkiler söz konusudur. Savaş sonsuz olmayacağına göre, barışı, ticareti ve diğer ilişkileri göz ardı etmek mümkün değildir.
Yeri, durumu, çıkarları, politikası çok farklı olan Türkiye'nin asker vermesi geleceğini daraltacaktır. Zaten yeterli ilişki sağlanamayan doğu ve Ortadoğu ile olan ilişkiler daha da zora girecektir.
Her ne kadar NATO adına da dense, Türkiye'nin temkinli hareket etmesi gerekir. Yıllarca ASALA, PKK saldırılarına uğramış bir ülke olarak, yalnız bırakılışımız herkesin malumudur. Buna rağmen NATO adına diyerek bu saldırıya sembolik dahi olsa asker vermemiz bu şartlarda ülke çıkarlarına zarar verir.
ABD'nin bu iş için yeterli askeri vardır.
Komşu ülke sınırlarına yığılmış milyonlarca mülteci var. Bu insanlar aç, açık, sefil durumda. Türkiye bu insanlara yardım edecek projeler üretmeli ve gerekli insani yardımı yapmalıdır.
Bazılarının iddia ettiği gibi ABD-Türkiye dostluğu bozulmaz. Eğer biz Kore'de savaştığımız için ABD dostu olmuşsak, bu mantık tutarlı değildir. 1974 Kıbrıs barış harekatından sonra askere gidenler çok iyi bilir. Kıbrıs'taki garantörlük görevimizi yaptığımız için, ABD bize silah ambargosu uygulamıştı. Kırıkkale piyade tüfekleri ile birkaç mermi atıp askerliğimizi tamamlamıştık.
Uluslararası diyaloglar karşılıklı çıkar ve zarar dengesine bağlıdır. 1991 Körfez Savaşı'nda bu denge Türkiye aleyhine işledi. Bugünkü ekonomik krizine önemli sebeplerinden biri de budur.
Bu tabloyu doğru okumak iyi tahlil etmek gerekir. Aksi halde doğu ve Ortadoğu'daki politik etkinliğimiz daha da zayıf duruma düşecektir.
II Eylül'den sonra Türk ekonomisi daha da kötüye gitti. Ekonomide yoğun sıkıntılar oluştu. Türkiye bu haliyle de düşünülürse, olayların dışında kalmalıdır.
TBMM'nin soğukkanlı kararlar alarak Hükümetin ve Genelkurmay'ın kararlarına ışık tutması gerekir. Ne politik yönden, ne ekonomik yönden ve ne de askeri yönden böyle bir saldırıya fiilen katılmak ülkeye çıkar sağlamayacaktır. Kamuoyunun nabzını birazcık tutabilenler bu durumu kolayca tespit edebilirler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002