Heybeliada-Rotterdam hattında bulaşanlar

ABD'nin muhtemelen Ankara'ya atanmış en 'iş bitiren büyükelçi' sıfatını taşıyacak Eric Edelman, bu sıfatı hakedecek bir hızla mesaisine başladı. O'nun ilgilendiği konular, sadece Irak'la sınrılı değil. Abdullah Gül'le buluşmasını ardından Dışişleri Bakanı, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması gerektiğini zikretti. Milli Eğitim Bakanı ise, Dışişleri Bakanı'nı da aşan bir hızla konuya daldı, Edelman'ı selamladı.

"Okulu biz açacağız, Rotterdam'da bir 'İslam' Üniversitesi yok mu?.."

Hüseyin Çelik'in bu konulara merakı yeni değil... Doğu ve Güneydoğu Anadolu için daha DYP'de sade milletvekili iken bir rapor yayınlamış, Van'da da bir kilisenin açılması için önayak olmuştu.

Çelik 'biz Avrupa'da İslam Okulu açmıyor muyuz?' diye örnek gösterdiği Rotterdam'daki İslam Üniversitesi'nin açılışına da o tarihlerde bizzat katılmış, hatta bir gazetenin magazin sayfalarına da konuk olmuştu. Yalnış hatırlamıyorsam Bakan, açılış töreni için yanındaki sandalyeye oturan bir Hollandalı hanım milletvekilini, 4-5 kare fotoğrafla da seyr-ü sefa etmişti. Bakan'ın manşete de çıkan bu fotoğraf ve haberi tepkisi de ilginç olmuştu.

'Yükselmeme engel olmak istiyorlar, o yüzden bunlara reva görülüyorum...'

Bakan'ın açıkçası yükselme konusunda, daha doğrusu Türkiye'de nasıl yükselinilinir? konusunda önemli bilgilere sahip olduğuna şüphe yok. Çünkü, DYP'de kısa zamanda Grup Başkanvekili oldu. Ardından, AKP saflarına geçerek çok kritik bir bakanlığın başına oturdu.

Kendilerini Van 100. Yıl Üniversitesi'nde sade bir doçentken, Tansu Çiller'e takdim eden çevrenin bugünlerde sıfırı tüketmiş Türkiye Günlüğü Dergisi'nin, 'her yerde adamım var meraklısı' Mustafa Çalık olduğu söylenir. Aynı kadro daha önce de bilindiği gibi Mümtazer Türköner ile Tansu Çiller'e, çok etkin bir danışmanlık hizmeti vermişti. Daha gerilere gidersek, iş Turgut Özal'a kadar uzar. Ancak Çalık'ın Köşk'e yakınlaşma çabaları o günlerde, Turgut Bey'in son dönemlerine geldiği için çok da verimli olamamıştı.

Konuyu uzatma pahasına şunu da ekleyelim. Başbakan Erdoğan'ın danışman-milletvekili Ömer Çelik'in de bu ekiple az su içmişliği yoktur. Ancak Çelik'in mizaç farklılığı her yerde olduğu gibi, burada da sorun çıkarmış dostluk fazlaca derinleşememişti.

Bakan Hüseyin Çelik'in Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması için örnek olarak gösterdiği Rotterdam'daki 'İslam' Üniversitesi konusuna gelince, önce kurucularına bir bakalım...

Rotterdam 'İslam' Üniversitesi'nin kuruluşanda en fazla emeği geçen isimlerden birisi Prof. Dr. Nevjat Yalçıntaş, kurucu dekanı ise, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz.

Yalçıntaş hoca en son 2. Tezkere'nin reddi sürecinde, Meclis'ten 'kabul' çıkması için cansiperane çalışmıştı. Gizli toplantılarla Amerikan askerine Türk topraklarını açacak karar için en fazla o gayret göstermişti. Diğer iki isim ise Vahit Erdem ve Köksal Toptan'dı...

Kurucu dekan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ise Nursi ekolünden, tıpkı bakan Çelik gibi...

İşte Yalçıntaş-Akgündüz önderliğinde kurulan ve Milli Eğitim Bakanı'nın da açılışına katılarak örnek gösterdiği üniversitenin temelinde bu harç var. İkincisi ve daha önemlisi ise şu:

Üniversite'nin amacı Avrupa'daki Müslüman öğrencilere İslam'ı öğretmek filan değil... Üniversite 'Alman İslamı', 'Avrupa İslamı' denilen ve İslam'ı gerçek kurallarıyla aktaran değil; tahrif ederek, gerçekte Hıristiyanlığın önünü açacak bir proje...

Yani Hollanda Hükümeti 'aman Avrupa'da şu kadar milyon Müslüman var, dinlerini öğrenemezse yazık olur' mantığı ile bu üniversiteyi kurmadı. Cümlenin kendisi bile ne kadar komik değil mi?

Hollanda, Almanya'nın telkin ve önerileriyle, Avrupa'daki Türk Müslüman'ı devşirecek bir labaratuar olarak konuyu akademik zemine çekiyor, hepsi bu...

Tutarsa ki bu konu yüzyıllık bir projedir, İslam'ın sözüm ona Hıristiyanlığa karşı 'hak din değil' akidesi zayıflatılacak.

Görüyorsunuz işte Bakan'ın Heybeliada için örnek gösterdiği üniversite bile eminiz, Bartalemeos'a heyecandan uykusuz geceler yaşatıyordur. Hollanda'da 'İslam' adıyla kurulan üniversite de, Heybeliada'da kurulan okul da, (bu hükümete nasip olacak gibi gözüküyor) aynı büyük projenin ayakları...

Bu arada şunu da aktarmadan geçmeyelim: Bakan okul için 'dinlerini öğrenmek istiyorlar, mani olmayalım' diyor... Hemen söyleyelim bu okul bilindiği gibi papaz yetiştirmek için kuruluyor. İşin ilginç tarafı da İstanbul'da papaz azlığı değil, fazlalığı var. Bartalemous, hiçbir kuruma bağlı olmaksızın yurt dışından gelecek papaz adaylarını Heybeliada'da yetiştirmek istiyor.

Yani okulun açılmak istenme nedeni, Türkiye'de var olan bir ihtiyaçtan kaynaklanmıyor. Türkiye haricinden gelenler papaz olarak yetiştirilerek, Patrikhane'nin Ekümenikliği biraz daha sağlama alınmaya çalışılıyor.

Konunun görüldüğü gibi İstanbul'da kalan topu topu 4-5 bin Rum'la ilgisi yok.

Gerçi Bartalemous'un bu sayıyı artırmak üzere yoğun bir icra-i faliyette bulunduğuna şüphe yok. Anadolu insanını şimdi 'içerden' bulduğu yardımcılarıyla devşirmeye çalışıyor. İstanbul'u bir Rum Hıristiyan şehri olarak takdim etmeye hazırlanıyor.

Boğaziçi'nde papazlar eşliğinde yapılan uluslararası düğünlerdeki artışa bir bakın. Hatta şuna da bir bakın...

Sonuna Türk gelen ya da, objektif haber kanalı iddiasındaki televizyon istasyonlarında, İstanbul'un nasıl bir kadim Hıristiyan şehri olduğu üstelik uzmanlar eşliğinde ballandıra ballandıra anlatılıyor, eminim dikkatinizden kaçmıyordur.

Şu kulisi de biz aktaralım, siz bu yazının istediğiniz bölümüne ekleyebilirsiniz:

AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için sonu 'Koç'la biten bir belediye başkan adayını tartışıyor haberiniz olsun.