Hicri yılın başlangıcı olarak kabul edilen Muharrem ayı da ayrıca başka bir ayeti kerimede haram aylar içerisinde zikredilmiştir.
"Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle top yekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı top yekûn savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir." (Tevbe / 36) (haram aylar; Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb) Bu aylarda savaş yapmak yasak olduğu ve hürmete layık olduğu için "eşhuru hurum" diye de adlandırılmıştır.
İçerisinde bulunduğumuz Muharrem ayı; hürmete layık ve başından sonuna Mübarek olayların cereyan ettiği bir aydır. Bu ayda yapılan ibadetler ve de tutulan oruçlar çok faziletlidir.
"Ramazan'dan sonra oruçların en faziletlisi, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır." (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb)
"Kim arefe günü oruç tutarsa, iki senelik günahına kefaret olur ve kim de, Muharrem ayında bir gün oruç tutarsa, her bir günü için otuz gün sevabı yazılır." (Hadîs-i şerîf-Taberânî) "Hicret" le meydana gelen kazanımların anlaşılabilmesi için menfaat beklemeden sırf Allah (cc) için yapılan bu olağanüstü fedakârlıkların mutlaka tefekkür edilmesi gerekmektedir. Böylece; Her insanın hicretten nasibi olmalıdır.
Her insanın düşüncesinde "Hicret" bir davranış biçimi olarak düşünülerek, genel bir kavram haline düşünülürse; olumsuzlukları olumlu hale çevirmek çabaları "Hicret" kapsamında değerlendirilebilir.
Herkes hicret konusunda kendi payına düşenleri düşünüp, gereğini yerine getirmekle insanlık huzur ve güvene kavuşacaktır. İnsanlığa merhametle kucak açıldığı takdirde; insanlık yaşanabilecek yurtlar edinmiş olacağından, zulüm ve işkence de ortadan kalmış olacaktır.
Hicret, kelime olarak bir yerden, başka bir yere göç etmek manasında kullanılmıştır. Ama bu göç, öyle sıradan bir göç değildir. Bu göç; yolunu kaybetmiş insanlığa, yol göstermek için yola çıkılan bir göçtür.
Bu göç; cahiliye döneminin en karanlık halini, en aydınlık hale dönüştürmek üzere yola çıkılan bir göçtür.
Bu göç; anadan, babadan, yardan, evlattan, yurttan, maldan, mülkten, velhasıl sevdiğin her şeyi bırakıp sadece Allah rızasına ulaşmak için yola çıkılan bir göçtür. Şimdi kendimize dönüp sormalıyız; Acaba Allah için biz bir şeylerden vaz geçip, Onun rızasına ne kadar Hicret edebiliyoruz?
"Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle top yekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı top yekûn savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir." (Tevbe / 36) (haram aylar; Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb) Bu aylarda savaş yapmak yasak olduğu ve hürmete layık olduğu için "eşhuru hurum" diye de adlandırılmıştır.
İçerisinde bulunduğumuz Muharrem ayı; hürmete layık ve başından sonuna Mübarek olayların cereyan ettiği bir aydır. Bu ayda yapılan ibadetler ve de tutulan oruçlar çok faziletlidir.
"Ramazan'dan sonra oruçların en faziletlisi, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır." (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb)
"Kim arefe günü oruç tutarsa, iki senelik günahına kefaret olur ve kim de, Muharrem ayında bir gün oruç tutarsa, her bir günü için otuz gün sevabı yazılır." (Hadîs-i şerîf-Taberânî) "Hicret" le meydana gelen kazanımların anlaşılabilmesi için menfaat beklemeden sırf Allah (cc) için yapılan bu olağanüstü fedakârlıkların mutlaka tefekkür edilmesi gerekmektedir. Böylece; Her insanın hicretten nasibi olmalıdır.
Her insanın düşüncesinde "Hicret" bir davranış biçimi olarak düşünülerek, genel bir kavram haline düşünülürse; olumsuzlukları olumlu hale çevirmek çabaları "Hicret" kapsamında değerlendirilebilir.
Herkes hicret konusunda kendi payına düşenleri düşünüp, gereğini yerine getirmekle insanlık huzur ve güvene kavuşacaktır. İnsanlığa merhametle kucak açıldığı takdirde; insanlık yaşanabilecek yurtlar edinmiş olacağından, zulüm ve işkence de ortadan kalmış olacaktır.
Hicret, kelime olarak bir yerden, başka bir yere göç etmek manasında kullanılmıştır. Ama bu göç, öyle sıradan bir göç değildir. Bu göç; yolunu kaybetmiş insanlığa, yol göstermek için yola çıkılan bir göçtür.
Bu göç; cahiliye döneminin en karanlık halini, en aydınlık hale dönüştürmek üzere yola çıkılan bir göçtür.
Bu göç; anadan, babadan, yardan, evlattan, yurttan, maldan, mülkten, velhasıl sevdiğin her şeyi bırakıp sadece Allah rızasına ulaşmak için yola çıkılan bir göçtür. Şimdi kendimize dönüp sormalıyız; Acaba Allah için biz bir şeylerden vaz geçip, Onun rızasına ne kadar Hicret edebiliyoruz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- BTP Gençlik Kampı analizi -8- / 13.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -7- / 12.08.2025
- BTP Gençlik kampı analizi -6- / 11.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -5- / 10.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -4- / 09.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -3- / 08.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -2- / 07.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -1- / 06.08.2025
- BTP Gençlik Kampı Afyonkarahisar’da gerçekleştirildi / 05.08.2025
- Kabir ziyareti ve kabirde Kur’an okumak -2- / 04.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -7- / 12.08.2025
- BTP Gençlik kampı analizi -6- / 11.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -5- / 10.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -4- / 09.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -3- / 08.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -2- / 07.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -1- / 06.08.2025
- BTP Gençlik Kampı Afyonkarahisar’da gerçekleştirildi / 05.08.2025
- Kabir ziyareti ve kabirde Kur’an okumak -2- / 04.08.2025