Yine bir Hicri yılın başında cumhuriyete, o cumhuriyetin değerlerine ve kurucusu gazi Mustafa Kemal Atatürk'e çamur atmak isteyenleri gazete sayfalarında görmekteyiz.
Bu insanların cahilliğinden bahsetmek kanımca yanlış, bilgi ve iletişim çağı olan günümüzde artık ulaşmak istediğiniz çoğu konu önünüzdeki bilgisayar kadar yakın. Pekâlâ, ilimle irfanla hakla, hakikatle, alakası olmayan bu tipsizlerin amacı sizce ne olabilir?
Bence bir amaçları yok, aslında çok kişilerden çok görevler almış, çok amaçları var!
Daha fazla mevzuyu uzatmadan 5 Haziran 2017 günü Yeni Mesaj gazetemizde yayınlanan "Hilalin görülmesi, Hicri takvim ve Atatürk" isimli yazımı tüm aziz milletimin dikkatine saygılarımla sunarım:
Günleri, ayları, yılları belirlemede insanoğlu tarihi süreçte pek çok takvim icat edip kullanmıştır. Bazen dünyanın, güneşin etrafında dönmesine göre, bazen de ayın evrelerine göre kendisine bir takvim belirlemiştir.
Günümüzde ülkemizde kullanmış olduğumuz takvim dünyanın güneş etrafındaki dönmesini esas alan Gregoryan takvimi olarak isimlendirilen Miladi takvimdir.
Bu takvim 1 Ocak 1918 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nca resmi olarak kullanılmaya başlamıştır. Bir yılın 12 aydan oluştuğu, ayların bazen 30 bazen 31 gün olduğu, 365 gün 6 saat süren, zamandır.
İslam dininin kullandığı Hicri Takvim diye isimlendirilen ay takvimidir. Ay'ın evrelerini esas alan takvimdir. 29 veya 30 günden oluşur, 12 aydan meydana gelir.
Rumi Takvim, Tanzimat'la 1840 yılında kullanılmaya başlanan takvimdir. Başlangıç olarak Peygamber Efendimizin (s.a.a.) Mekke'den Medine'ye hicretini esas alır. Julyen diye bilinen miladi güneş takvimdir.
Hicri takvim Osmanlı imparatorluğu devrinde 1870 yılında, karışıklığa yol açtığından dolayı resmi dairelerde kullanımdan kaldırılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Gregoryan Takviminin 1 Ocak 1918 yılında kabulünden sonra Rumi Takvim kullanımdan kalkmıştır.
Anlaşılacağı üzere Rahmetli Atatürk'le Hicri takvimin ve Rumi takvimin resmi olarak kullanımdan kalkmasının uzaktan yakından alakası yoktur. Böyle bir şeyi iddia etmek değil, dillendirmek cehaletin en büyük göstergesidir.
Konuyla alakalı kaynak yazı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, internet sitesinde; Rumiden Hicri ve Miladiye yazısında aynen şöyle yazılmıştır.
"Bir yıldaki gün sayısı miladi takvimden 11 gün daha az olan hicri takvimin gün sayısı 354 gündür.
8 Şubat 1332 tarih ve 125 sayılı kanunla Jülyen Takvim esaslı Rumi takvim yürürlükten kaldırılarak, Gregoryen takvimine geçilmiştir.
125 sayılı Kanunun uygulaması söyle olmuştur:
a) 15 Şubat 1332 tarihini 1 Mart 1333(1917) günü takip etmiş, böylece tarihten 13 gün silinerek gün sayısındaki hata düzeltilmiştir.
b) 1333 Rumi yılı teknik sebeple 1 Mart'tan başlamakla beraber 10 ay devam ederek, 31 Kanuni evvel (Aralık) 1333 (1917) günü sona ermiş ve 1 Kanunusani (Ocak) 1334 =1 Kanunusani (Ocak) 1918 olarak başlatılmıştır.1840 yılından beri Jülyen usulüne göre yürüyen mali ve resmi muamelattaki tarihi kayıtlar, 1918 tarihinden itibaren Gregoryen usulüne göre devam ettirilmiş ve yılbaşı 1 Ocak tarihine alınmıştır. 1334 Rumi (1918 miladi) yılından itibaren, Rumi ve miladi takvimlerdeki ay ve gün farkı kalmamış aynı olmuştur. (http://www2.diyanet.gov.tr/DinHizmetleriGenelMudurlugu)"
Bu insanların cahilliğinden bahsetmek kanımca yanlış, bilgi ve iletişim çağı olan günümüzde artık ulaşmak istediğiniz çoğu konu önünüzdeki bilgisayar kadar yakın. Pekâlâ, ilimle irfanla hakla, hakikatle, alakası olmayan bu tipsizlerin amacı sizce ne olabilir?
Bence bir amaçları yok, aslında çok kişilerden çok görevler almış, çok amaçları var!
Daha fazla mevzuyu uzatmadan 5 Haziran 2017 günü Yeni Mesaj gazetemizde yayınlanan "Hilalin görülmesi, Hicri takvim ve Atatürk" isimli yazımı tüm aziz milletimin dikkatine saygılarımla sunarım:
Günleri, ayları, yılları belirlemede insanoğlu tarihi süreçte pek çok takvim icat edip kullanmıştır. Bazen dünyanın, güneşin etrafında dönmesine göre, bazen de ayın evrelerine göre kendisine bir takvim belirlemiştir.
Günümüzde ülkemizde kullanmış olduğumuz takvim dünyanın güneş etrafındaki dönmesini esas alan Gregoryan takvimi olarak isimlendirilen Miladi takvimdir.
Bu takvim 1 Ocak 1918 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nca resmi olarak kullanılmaya başlamıştır. Bir yılın 12 aydan oluştuğu, ayların bazen 30 bazen 31 gün olduğu, 365 gün 6 saat süren, zamandır.
İslam dininin kullandığı Hicri Takvim diye isimlendirilen ay takvimidir. Ay'ın evrelerini esas alan takvimdir. 29 veya 30 günden oluşur, 12 aydan meydana gelir.
Rumi Takvim, Tanzimat'la 1840 yılında kullanılmaya başlanan takvimdir. Başlangıç olarak Peygamber Efendimizin (s.a.a.) Mekke'den Medine'ye hicretini esas alır. Julyen diye bilinen miladi güneş takvimdir.
Hicri takvim Osmanlı imparatorluğu devrinde 1870 yılında, karışıklığa yol açtığından dolayı resmi dairelerde kullanımdan kaldırılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Gregoryan Takviminin 1 Ocak 1918 yılında kabulünden sonra Rumi Takvim kullanımdan kalkmıştır.
Anlaşılacağı üzere Rahmetli Atatürk'le Hicri takvimin ve Rumi takvimin resmi olarak kullanımdan kalkmasının uzaktan yakından alakası yoktur. Böyle bir şeyi iddia etmek değil, dillendirmek cehaletin en büyük göstergesidir.
Konuyla alakalı kaynak yazı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, internet sitesinde; Rumiden Hicri ve Miladiye yazısında aynen şöyle yazılmıştır.
"Bir yıldaki gün sayısı miladi takvimden 11 gün daha az olan hicri takvimin gün sayısı 354 gündür.
8 Şubat 1332 tarih ve 125 sayılı kanunla Jülyen Takvim esaslı Rumi takvim yürürlükten kaldırılarak, Gregoryen takvimine geçilmiştir.
125 sayılı Kanunun uygulaması söyle olmuştur:
a) 15 Şubat 1332 tarihini 1 Mart 1333(1917) günü takip etmiş, böylece tarihten 13 gün silinerek gün sayısındaki hata düzeltilmiştir.
b) 1333 Rumi yılı teknik sebeple 1 Mart'tan başlamakla beraber 10 ay devam ederek, 31 Kanuni evvel (Aralık) 1333 (1917) günü sona ermiş ve 1 Kanunusani (Ocak) 1334 =1 Kanunusani (Ocak) 1918 olarak başlatılmıştır.1840 yılından beri Jülyen usulüne göre yürüyen mali ve resmi muamelattaki tarihi kayıtlar, 1918 tarihinden itibaren Gregoryen usulüne göre devam ettirilmiş ve yılbaşı 1 Ocak tarihine alınmıştır. 1334 Rumi (1918 miladi) yılından itibaren, Rumi ve miladi takvimlerdeki ay ve gün farkı kalmamış aynı olmuştur. (http://www2.diyanet.gov.tr/DinHizmetleriGenelMudurlugu)"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024