Kafasına darbe üstüne darbe yiyen boksör şuursuzca sağa sola yumruk sallamaya başlar.
Dayak yiyen o boksör ne salladığı yumruğun nereye gittiğinin farkındadır ne de rakibinden gelecek yeni hamlenin.
O artık çevreyi algılayamaz hale gelmiştir, kulağına seyircilerin belli belirsiz uğultuları gelirken bastığı yeri dahi bilemez durumdadır, nakavt olması an meselesidir. Türkiye'nin dış politikası işte bu boksörün durumuna benziyor. Darbe üstüne darbe yiyoruz. Aparkatlar, sağlı sollu kroşeler birbiri ardına geliyor. Hem de düşman bildiklerimizden değil dost bildiklerimizden. Özellikle Suriye konusunda bu durumdayız.
* * *
Bizimkiler kafayı Esad'a takmış durumda. Esad gitsin de ne olursa olsun noktasındalar. Bu uğurda Suriye'deki çetelere askeri eğitim vermeyi bile kabul etmiş durumdalar.
Tüm bunları yaparken de sözde stratejik ortağımız ABD'den darbe üstüne darbe yiyoruz.
Alın size son örnek!
Başbakan Ahmet Davutoğlu G-20 zirvesi için gittiği Avustralya'da ABD Başkanı Obama ile bir kaç dakika süren bir görüşme yaptı.
Bu mini görüşme sonrası açıklama yapan Davutoğlu ABD'nin Suriye konusunda politika değişikliğine gittiğine dair kuvvetli işaretler aldığını söyledi.
Ancak Obama'nın yalanlaması gecikmedi. ABD Başkanı "Esad'a karşı tavrımızda hiçbir değişiklik yok. Esad'ı görevden uzaklaştırmanın yollarını düşünmüyorum. IŞİD'e karşı daha geniş bir politika sürekli gözden geçiriyoruz" diyerek bizimkilerin hevesini bir kez daha kursağında bıraktı. Oysa ne kadar da mutluydular, "ABD bizim çizgimize geldi" diye propagandaya dahi başlamışlardı.
* * *
Yukarıda verdiğimiz örnek bizimkilerin son dönemde ABD'den yediği darbelerden sadece biri. Son haftalarda yedikleri darbeleri gelin şöyle bir sıralayalım. Bakın ortaya nasıl bir tablo çıkıyor.
1- Başbakan Ahmet Davutoğlu: "ABD'nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı hedef alması halinde Suriye'ye kara birlikleri gönderebiliriz."
- ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jehn Psaki, "Bizim pozisyonumuz değişmedi. IŞİD'e odaklanmış durumdayız."
2- Cumhurbaşkanı Erdoğan: "ABD Başkanı Obama PYD terör örgütüdür dedi"
- ABD Dışişleri sözcüsü Psaki: "PKK terörist gruptur, PYD değil. Bu bizim devlet politikamızdır."
3- Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Peşmerge'ye koridor açılmasını ben istedim."
- ABD Dışişleri Bakanı Kerry: "Türkiye'nin bu adımı taleplerimizin bir sonucudur."
4- Ankara: "ABD Başkan Yardımcısı Biden Harward Üniversitesndeki konuşmasından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aradı ve özür diledi."
- Biden: "Benim Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan özür dilediğim konuşuldu. Ben ondan asla özür dilemedim. Kendisini iyi tanırım. Onunla ilgilendim."
5- Hükümet: "ABD'nin Suriye ve Irak koalisyonunda yer almayacağız."
- ABD Dışişleri Bakanı Kerry: "Türkiye koalisyonda ön safta yer alacak."
6- Başbakan Davutoğlu: "ABD'nin Suriye konusunda politika değişikliğine dair kuvvetli işaretler aldım."
- Obama: "Esad'a karşı tavrımızda hiçbir değişiklik yok. Esad'ı görevden uzaklaştırmanın yollarını düşünmüyorum. IŞİD'e karşı daha geniş bir politika sürekli gözden geçiriyoruz."
* * *
Şimdi size soruyorum,
dış politikasını endekslediği ABD'den böyle muamele gören bir iktidarın Türkiye'ye ve bölgeye ne faydası olur?
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021