Hatay Reyhanlı’da büyük facianın ardından, Başbakan R. T. Erdoğan ve AKP kurmaylarının beyanatlarına bir bakın, Allah aşkına!
Sanki Türk vatandaşlarının can, mal, ırz ve sair güvenliklerinden, kamu güvenliğinden Erdoğan ve AKP sorumlu değil…
Suriye ile savaş eksenli toplum mühendisliği yapıyorlar.
İsrail’i sevindiriyorlar.
Beyanatlarıyla “toplum mühendisliği” yapmaya kalkışırken, aslında kendilerini de deşifre ediyorlar.
Konuştukları şeyler, ne iç politika ilkesine uyuyor, ne dış politika kurallarına, ne milli güvenlik esaslarına…
Yetki ve sorumluluk mevkiinde olan bir insan, böylesine büyük bir facianın ardından, somut ve gerçek hiçbir delile dayanmadan nasıl hüküm savurabilir?
Bombaların henüz dumanı dağılmamış; Erdoğan ve AKP kurmayları kafadan basıyorlar hükmü:
Bombaları Esad patlattı.
Muhaliflerin hiçbir dahli yok!
Hükümet, şayet faciaya ilişkin hükmü ve kararı böyle vermiş ise, sözün bittiği yerdir. Gereğini yapmak hükümete düşer.
Bu hükmün gereği, Suriye ile savaştır.
Türk milletinin canına, malına ve vatan topraklarına kast edenlerin haddini bildirmektir.
Bu hükmün gereği, laf ebeliği yapmak değildir.
Ancak Reyhanlı faciasına yönelik AKP’nin “Esad yaptı” hükmü, aklî, mantıkî ve stratejik hiçbir kritere uymuyor.
Zerre kadar aklı ve iz’anı olanlar, AKP’nin bu hükmünü “yargısız infaz” olarak görüyor, kirli bir savaş eksenli toplum mühendisliği olarak değerlendiriyor, böylesi bir delilsiz hükmü reddediyor.
AKP ise akıl dışı gitmeye devam ediyor.
Erdoğan ve AKP hükümeti, faciaya ilişkin verdikleri hükmün arkasında fiilen durmuyor, gereğini yapmıyorlar, yapamıyorlar!
Söylediklerine kendileri de inanmıyorlar çünkü…
Erdoğan ve AKP hükümeti, sadece laf ebeliği yapıyor.
Sadece toplum mühendisliği yapıyorlar.
Erdoğan, aynada seyrettiği kendi gerçeğini setretmeye çalışıyor.
Savaş kışkışçısı besleme medya Osmaniye’de düşen F-16 uçağımızın faturasını bile, Esad’a kesiyor. “Madem ki F-16’nın yönü Suriye’ye doğru idi, o halde Suriye düşürdü” diyecek kadar akıl ve iz’andan yoksun bir vaziyet sergiliyor yandaş medya.
Medya böyle sallayabilir. Toplum mühendisliği yapabilir, savaş tamtamları çalabilir!
Ama Erdoğan ve AKP hükümeti bunlar gibi yapamaz.
Çünkü bulundukları makam, toplum mühendisliği yapma makamı değil; verdiği kararın gereğini yapmak, Türk milletinin can, mal ve vatanını her türlü saldırıya karşı korumaktır.
Geçen sene Haziran ayında aynı tabloyu yaşadık.
F-4 uçağımız düşürüldü.
Alaca karanlık kuşağı oluşturuldu.
Esad düşürdü denildi.
Ne oldu? Hükümet ne yaptı?
BM’ye, NATO’ya topu attı. NATO’yu ülkeye davet etti.
Şimdi de bombaları Esad patlattı diyorlar, top çeviriyorlar. Topu BM Güvenli Konseyi’ne atıyorlar, Amerika’ya savaş çağrısı yapıyorlar.
Dediklerine kendileri de inanmıyor, söylediklerinin arkasında fiilen durmuyorlar.
AKP hükümeti, Reyhanlı faciası üzerinden savaş eksenli bir toplum mühendisliği yapıyorsa, derhal istifa etmelidir. Hayır, toplum mühendisliği yapmıyor da, bombaları Esad’ın patlattığına inandıkları halde gereğini yapıyorlarsa, yine derhal koltuğu terk etmelidirler… Hükümet her halükarda istifa etmelidir.
Sanki Türk vatandaşlarının can, mal, ırz ve sair güvenliklerinden, kamu güvenliğinden Erdoğan ve AKP sorumlu değil…
Suriye ile savaş eksenli toplum mühendisliği yapıyorlar.
İsrail’i sevindiriyorlar.
Beyanatlarıyla “toplum mühendisliği” yapmaya kalkışırken, aslında kendilerini de deşifre ediyorlar.
Konuştukları şeyler, ne iç politika ilkesine uyuyor, ne dış politika kurallarına, ne milli güvenlik esaslarına…
Yetki ve sorumluluk mevkiinde olan bir insan, böylesine büyük bir facianın ardından, somut ve gerçek hiçbir delile dayanmadan nasıl hüküm savurabilir?
Bombaların henüz dumanı dağılmamış; Erdoğan ve AKP kurmayları kafadan basıyorlar hükmü:
Bombaları Esad patlattı.
Muhaliflerin hiçbir dahli yok!
Hükümet, şayet faciaya ilişkin hükmü ve kararı böyle vermiş ise, sözün bittiği yerdir. Gereğini yapmak hükümete düşer.
Bu hükmün gereği, Suriye ile savaştır.
Türk milletinin canına, malına ve vatan topraklarına kast edenlerin haddini bildirmektir.
Bu hükmün gereği, laf ebeliği yapmak değildir.
Ancak Reyhanlı faciasına yönelik AKP’nin “Esad yaptı” hükmü, aklî, mantıkî ve stratejik hiçbir kritere uymuyor.
Zerre kadar aklı ve iz’anı olanlar, AKP’nin bu hükmünü “yargısız infaz” olarak görüyor, kirli bir savaş eksenli toplum mühendisliği olarak değerlendiriyor, böylesi bir delilsiz hükmü reddediyor.
AKP ise akıl dışı gitmeye devam ediyor.
Erdoğan ve AKP hükümeti, faciaya ilişkin verdikleri hükmün arkasında fiilen durmuyor, gereğini yapmıyorlar, yapamıyorlar!
Söylediklerine kendileri de inanmıyorlar çünkü…
Erdoğan ve AKP hükümeti, sadece laf ebeliği yapıyor.
Sadece toplum mühendisliği yapıyorlar.
Erdoğan, aynada seyrettiği kendi gerçeğini setretmeye çalışıyor.
Savaş kışkışçısı besleme medya Osmaniye’de düşen F-16 uçağımızın faturasını bile, Esad’a kesiyor. “Madem ki F-16’nın yönü Suriye’ye doğru idi, o halde Suriye düşürdü” diyecek kadar akıl ve iz’andan yoksun bir vaziyet sergiliyor yandaş medya.
Medya böyle sallayabilir. Toplum mühendisliği yapabilir, savaş tamtamları çalabilir!
Ama Erdoğan ve AKP hükümeti bunlar gibi yapamaz.
Çünkü bulundukları makam, toplum mühendisliği yapma makamı değil; verdiği kararın gereğini yapmak, Türk milletinin can, mal ve vatanını her türlü saldırıya karşı korumaktır.
Geçen sene Haziran ayında aynı tabloyu yaşadık.
F-4 uçağımız düşürüldü.
Alaca karanlık kuşağı oluşturuldu.
Esad düşürdü denildi.
Ne oldu? Hükümet ne yaptı?
BM’ye, NATO’ya topu attı. NATO’yu ülkeye davet etti.
Şimdi de bombaları Esad patlattı diyorlar, top çeviriyorlar. Topu BM Güvenli Konseyi’ne atıyorlar, Amerika’ya savaş çağrısı yapıyorlar.
Dediklerine kendileri de inanmıyor, söylediklerinin arkasında fiilen durmuyorlar.
AKP hükümeti, Reyhanlı faciası üzerinden savaş eksenli bir toplum mühendisliği yapıyorsa, derhal istifa etmelidir. Hayır, toplum mühendisliği yapmıyor da, bombaları Esad’ın patlattığına inandıkları halde gereğini yapıyorlarsa, yine derhal koltuğu terk etmelidirler… Hükümet her halükarda istifa etmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019