İstiklal harbinde dünyanın en büyük ordularını yığarak ele geçirmek istedikleri ama başaramadıkları madenleri, yabancı şirketler "AKP'nin yasası ile" tek mermi atmadan ele geçirdiler
Yabancıların toprak ve mülk edinmeleri ile ilgili baskılar Cumhuriyet kurulalı beri devam etmektedir.
Köy Kanunu'nun 87. maddesi ile yabancıların köylerden toprak ve mülk edinmeleri yasaklanmıştı. Bu madde Lozan Antlaşması'nın hemen sonrasına 1924 yılına rastlıyordu.
Çünkü yabancı şirketler, zengin maden yataklarının olduğu bölgelerde arazi satın almak için yoğun girişimlerde bulunuyorlardı.
Ancak yukarıda belirtilen madde ile, bu hevesleri kursaklarında kaldı.
Ta ki, AKP hükümeti iktidara gelinceye kadar.
AKP hükümeti çıkardığı 3.7.2003 tarihli 4916 sayılı yasa ile Köy Kanunu'nun 87. maddesi ve Tapu Kanunu'nun 36. maddesini değiştirerek, yabancı şirketlerin istedikleri yerden toprak almasına, maden arama ruhsatı adı altında köyleri satın almasına izin verdi.
Böylece 80 yıllık bir uygulamaya son verdiler.
80 yıldan beri yabancı sömürgeci güçlerden korunan kırsaldaki maden yatakları talana açık hale getirildi.
Bu yasadan sonra yabancı şirketler, Alcoca Inc, Anglo American PLC, Anglo-Gold, BHP Billiton, Nippon Mining Metals, Mutsubishi Materials, Newmont, Noranda, Pasminco, Placer Dome, Rio Tinto, Sumitomo Metal Mining vd. Türkiye'yi köy köy talana giriştiler.
İstiklal harbinde dünyanın en büyük ordularını yığarak ele geçirmek istedikleri ama başaramadıkları madenleri "AKP'nin yasası ile" tek mermi atmadan ele geçirdiler.
Ülkemizde faaliyet gösteren 11 yabancı şirketin elinde 100 bin kilometrekare ruhsata bağlanmış maden sahası bulunuyor.
Bu maden sahaları Türk toprakları üzerinde olmasına rağmen Türkiye'nin egemenliğinden çıkmış, yabancı şirketlerin ve ülkelerin egemenliğine geçmiş durumda.
"AKP'nin maden yasası" ile, bu maden yatakları devlet tarafından kamulaştırılacağı gibi, bu ruhsatlar ve araziler üzerinde ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda çözüm mercii Türk mahkemeleri değil uluslararası Tahkim Kurulu olacaktır.
Düşünebiliyor musunuz olayın vahametini; kendi zengin maden yataklarımızı koruyan 80 yıllık yasayı değiştiriyorsunuz, yabancıların tahakkümüne veriyorsunuz ve bu sahalarda Türk mahkemelerinin bile söz sahibi olamayacağı bir gaflete imza atıyorsunuz!
Ülke içinde, "yabancı egemen alanlar" oluşturuyorsunuz.
Bundan büyük bir ihanet olur mu?
AKP'nin izni ile maden ve toprak talanına girişen yabancı şirketler Anadolu'yu karış karış sömürü ağı içine alıyorlar:
Ordu'nun Fatsa ilçesi Zaviköy mevkiinde bulunan 500 km2'lik çinko, kurşun, gümüş ve altın sahası Odyssey Resources şirketinin egemenliğine terkedilmiş durumda.
Anatolia Minerals Devolopment şirketi Güneydoğu, Doğu ve Doğu Karadeniz bölgesini talana girişmiş. Ellerindeki yasal arama ruhsatlarının (AKP ruhsatlarının!) büyüklüğü 14 bin km2 (bir buçuk Kıbrıs adası) büyüklüğünde. Giresun, Artvin, Van, Tunceli, Adana, Kayseri, Malatya, Gümüşhane, Çanakkale ve Bursa'da bakır, altın, molibdenyum, gümüş gibi madenlerin talanına girişmiş bu şirket.
Ve bastırdığı bir broşürde Türkiye'den "Federe Cumhuriyet" olarak bahsederken, Orta Karadeniz bölgesini de "İncil'deki altın ülkesi" (Multibbillion-Dolar Deposits, The Bible's Land of Gold) olarak gösteriyor.
İstiklal savaşında Susurluk, Sultançayı, Bandırma civarında köylülere soykırım uygulayan Ermeni ve Rum çetelerine yataklık yapan Borax Consolindated firması da, bugün Rio Tinto adıyla maden talanına girişmiş Türkiye'de.
Rio Tinto'nun elinde dünyanın en zengin trona yatakları olan Güdül, Sincan ve Eryaman'ın oluşturduğu bölge dahil 500 km2'lik "sömürü alanı" var.
Ve sıkı durun:
Şirketin elinde bulunan ÖNİR 7120 ön işletme ruhsatı için 4. Ana Jet Üs Komutanlığı ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii de (TAİ) var.
Yabancı şirketler hava üs komutanlığının bulunduğu bir alanı bile "talan bölgesi" kapsamına alma cesaretini gösterebiliyorlar.
Ve daha pek çok şirket Türkiye'yi karış karış parsellemişler. Sınırsız hak ve yetkilerle topraklarımızı keyifle talan ediyorlar.
Böylesine vahim ve akıl almaz bir icraata imza atan, yabancılara "devlet içinde devlet kurma" izni veren AKP kendisiyle ne kadar övünse azdır.
MUHARREM BAYRAKTAR
Yabancıların toprak ve mülk edinmeleri ile ilgili baskılar Cumhuriyet kurulalı beri devam etmektedir.
Köy Kanunu'nun 87. maddesi ile yabancıların köylerden toprak ve mülk edinmeleri yasaklanmıştı. Bu madde Lozan Antlaşması'nın hemen sonrasına 1924 yılına rastlıyordu.
Çünkü yabancı şirketler, zengin maden yataklarının olduğu bölgelerde arazi satın almak için yoğun girişimlerde bulunuyorlardı.
Ancak yukarıda belirtilen madde ile, bu hevesleri kursaklarında kaldı.
Ta ki, AKP hükümeti iktidara gelinceye kadar.
AKP hükümeti çıkardığı 3.7.2003 tarihli 4916 sayılı yasa ile Köy Kanunu'nun 87. maddesi ve Tapu Kanunu'nun 36. maddesini değiştirerek, yabancı şirketlerin istedikleri yerden toprak almasına, maden arama ruhsatı adı altında köyleri satın almasına izin verdi.
Böylece 80 yıllık bir uygulamaya son verdiler.
80 yıldan beri yabancı sömürgeci güçlerden korunan kırsaldaki maden yatakları talana açık hale getirildi.
Bu yasadan sonra yabancı şirketler, Alcoca Inc, Anglo American PLC, Anglo-Gold, BHP Billiton, Nippon Mining Metals, Mutsubishi Materials, Newmont, Noranda, Pasminco, Placer Dome, Rio Tinto, Sumitomo Metal Mining vd. Türkiye'yi köy köy talana giriştiler.
İstiklal harbinde dünyanın en büyük ordularını yığarak ele geçirmek istedikleri ama başaramadıkları madenleri "AKP'nin yasası ile" tek mermi atmadan ele geçirdiler.
Ülkemizde faaliyet gösteren 11 yabancı şirketin elinde 100 bin kilometrekare ruhsata bağlanmış maden sahası bulunuyor.
Bu maden sahaları Türk toprakları üzerinde olmasına rağmen Türkiye'nin egemenliğinden çıkmış, yabancı şirketlerin ve ülkelerin egemenliğine geçmiş durumda.
"AKP'nin maden yasası" ile, bu maden yatakları devlet tarafından kamulaştırılacağı gibi, bu ruhsatlar ve araziler üzerinde ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda çözüm mercii Türk mahkemeleri değil uluslararası Tahkim Kurulu olacaktır.
Düşünebiliyor musunuz olayın vahametini; kendi zengin maden yataklarımızı koruyan 80 yıllık yasayı değiştiriyorsunuz, yabancıların tahakkümüne veriyorsunuz ve bu sahalarda Türk mahkemelerinin bile söz sahibi olamayacağı bir gaflete imza atıyorsunuz!
Ülke içinde, "yabancı egemen alanlar" oluşturuyorsunuz.
Bundan büyük bir ihanet olur mu?
AKP'nin izni ile maden ve toprak talanına girişen yabancı şirketler Anadolu'yu karış karış sömürü ağı içine alıyorlar:
Ordu'nun Fatsa ilçesi Zaviköy mevkiinde bulunan 500 km2'lik çinko, kurşun, gümüş ve altın sahası Odyssey Resources şirketinin egemenliğine terkedilmiş durumda.
Anatolia Minerals Devolopment şirketi Güneydoğu, Doğu ve Doğu Karadeniz bölgesini talana girişmiş. Ellerindeki yasal arama ruhsatlarının (AKP ruhsatlarının!) büyüklüğü 14 bin km2 (bir buçuk Kıbrıs adası) büyüklüğünde. Giresun, Artvin, Van, Tunceli, Adana, Kayseri, Malatya, Gümüşhane, Çanakkale ve Bursa'da bakır, altın, molibdenyum, gümüş gibi madenlerin talanına girişmiş bu şirket.
Ve bastırdığı bir broşürde Türkiye'den "Federe Cumhuriyet" olarak bahsederken, Orta Karadeniz bölgesini de "İncil'deki altın ülkesi" (Multibbillion-Dolar Deposits, The Bible's Land of Gold) olarak gösteriyor.
İstiklal savaşında Susurluk, Sultançayı, Bandırma civarında köylülere soykırım uygulayan Ermeni ve Rum çetelerine yataklık yapan Borax Consolindated firması da, bugün Rio Tinto adıyla maden talanına girişmiş Türkiye'de.
Rio Tinto'nun elinde dünyanın en zengin trona yatakları olan Güdül, Sincan ve Eryaman'ın oluşturduğu bölge dahil 500 km2'lik "sömürü alanı" var.
Ve sıkı durun:
Şirketin elinde bulunan ÖNİR 7120 ön işletme ruhsatı için 4. Ana Jet Üs Komutanlığı ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii de (TAİ) var.
Yabancı şirketler hava üs komutanlığının bulunduğu bir alanı bile "talan bölgesi" kapsamına alma cesaretini gösterebiliyorlar.
Ve daha pek çok şirket Türkiye'yi karış karış parsellemişler. Sınırsız hak ve yetkilerle topraklarımızı keyifle talan ediyorlar.
Böylesine vahim ve akıl almaz bir icraata imza atan, yabancılara "devlet içinde devlet kurma" izni veren AKP kendisiyle ne kadar övünse azdır.
MUHARREM BAYRAKTAR
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.