Türk milleti, sürüklendiği modern istibdat ve dağılma yüzünden yeni bir Gazi M. Kemal Atatürk'ün yolunu gözlerken; Hürriyet şairi Namık Kemal düşmez mi yâdımıza? Onun Hürriyet soluması unutulmaz.
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
(Çağın idarecilerini doğruluk ve esenlikten uzaklaşmış görünce onurla ve göz aydınlığıyla ayrıldık hükümet kapısından.)
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
(Kendini insan bilenler, halka hizmetten usanmaz; hayırsever-mert olanlar, mazluma yardım etmekten elini çekmez.)
Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
(Hakir düştüyse de millet, kıymeti azalır sanma. Altın yere düşmekle mangır olmaz.)
Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.
(Vücudun, mayasının hamuru, vatan toprağındandır; bu yüzden bu vücud, vatan yolunda eziyet ve sıkıntılardan toprak olursa ne gam!)
Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
(Dünyada zâlimin yardımcısı, alçaklardır; insafsız avcıya hizmet etmekten zevk alan, köpektir.)
Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
(Hayatın kıymetini şöhretin şatafatından yüce görenler, ebedî feyzi geçici zevklere tercih ederler.)
Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
(Bilmem ki, nedendir halktaki uzun yaşama arzusuna bunca düşkünlük; başkasına ait emanetin saklanmasının insana ne faydası var!)
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
(Dünyada kendini herkesten alçak gören kişi, ayıplanmaktan utanır da kendi nefsinden utanmaz.)
Felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
(İdrak ehli-akıllı insan için çalışmaları artırıp pişmanlıklarından ders çıkarmak, felekten intikam almak demektir.)
Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
(Başarının gerçekleşmesi, milletin gönül birliği ile mümkündür. Böyle bir gönül birliği içinde, rahmet abidesi eserler ise toplumun farklı farklı görüşlerini ortaya koymasındadır.)
Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
(Kudretli bir insanın azim gücü âlemi nizama sokar; güç sahibi kişilerin ayaklarının kararlılığı ile dünya titrer.)
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
(İlahi kaderin her feyzinin, her yardımının bir vakti vardır; milletteki zayıflık ve gevşeklikten sakın ümitsizliğe kapılma.)
Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
(Zincire vurulmuş aslanın ayaklarının güçsüzlüğü onun suçu değildir; dünyada himmetten nasib almamış olanlardan kader utansın!)
Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir
Hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
(Hak-hakikat ışığı yüksekliğin doruğundan da ötelerdeyse buna mecbur olduğu içindi; tabiat-insanlık utansın yerde atıl kalmış yetenekten.)
Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
(Biz, o Osmanlı boyunun yüce soyundanız; mayamız tümüyle hamiyyet-şehadet kanıyla yağrulmuştur.)
Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
(Biz öyle yüce himmetli, çalışkan ve kudretli kişileriz ki, dünyaya hükmeden bir devlet çıkardık bir aşiretten.)
Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
(Biz o yüce yaradılışlılardanız ki mukaddesatı koruma meydanında, mezar toprağını, zillet-düşkünlük toprağına yeğleriz.)
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
(Hürriyet mücadelesi ürkütücü bir ateşle dolu olsa da ne gam; mert insan, bir can için gayret meydanından kaçar mı?)
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
(Cellâdın can yakan kemendi acımasız bir canavar bile olsa, yine de esaret zincirinden bin kere daha üstün tutulur.)
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
(Felek her türlü eza-cefa yöntemlerini toplasın gelsin; kahpeyim millet için çıktığım bu yoldan dönersem.)
Bu hürriyet kasidesi burada bitmez?
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
(Çağın idarecilerini doğruluk ve esenlikten uzaklaşmış görünce onurla ve göz aydınlığıyla ayrıldık hükümet kapısından.)
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
(Kendini insan bilenler, halka hizmetten usanmaz; hayırsever-mert olanlar, mazluma yardım etmekten elini çekmez.)
Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
(Hakir düştüyse de millet, kıymeti azalır sanma. Altın yere düşmekle mangır olmaz.)
Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.
(Vücudun, mayasının hamuru, vatan toprağındandır; bu yüzden bu vücud, vatan yolunda eziyet ve sıkıntılardan toprak olursa ne gam!)
Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
(Dünyada zâlimin yardımcısı, alçaklardır; insafsız avcıya hizmet etmekten zevk alan, köpektir.)
Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
(Hayatın kıymetini şöhretin şatafatından yüce görenler, ebedî feyzi geçici zevklere tercih ederler.)
Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
(Bilmem ki, nedendir halktaki uzun yaşama arzusuna bunca düşkünlük; başkasına ait emanetin saklanmasının insana ne faydası var!)
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
(Dünyada kendini herkesten alçak gören kişi, ayıplanmaktan utanır da kendi nefsinden utanmaz.)
Felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
(İdrak ehli-akıllı insan için çalışmaları artırıp pişmanlıklarından ders çıkarmak, felekten intikam almak demektir.)
Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
(Başarının gerçekleşmesi, milletin gönül birliği ile mümkündür. Böyle bir gönül birliği içinde, rahmet abidesi eserler ise toplumun farklı farklı görüşlerini ortaya koymasındadır.)
Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
(Kudretli bir insanın azim gücü âlemi nizama sokar; güç sahibi kişilerin ayaklarının kararlılığı ile dünya titrer.)
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
(İlahi kaderin her feyzinin, her yardımının bir vakti vardır; milletteki zayıflık ve gevşeklikten sakın ümitsizliğe kapılma.)
Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
(Zincire vurulmuş aslanın ayaklarının güçsüzlüğü onun suçu değildir; dünyada himmetten nasib almamış olanlardan kader utansın!)
Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir
Hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
(Hak-hakikat ışığı yüksekliğin doruğundan da ötelerdeyse buna mecbur olduğu içindi; tabiat-insanlık utansın yerde atıl kalmış yetenekten.)
Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
(Biz, o Osmanlı boyunun yüce soyundanız; mayamız tümüyle hamiyyet-şehadet kanıyla yağrulmuştur.)
Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
(Biz öyle yüce himmetli, çalışkan ve kudretli kişileriz ki, dünyaya hükmeden bir devlet çıkardık bir aşiretten.)
Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
(Biz o yüce yaradılışlılardanız ki mukaddesatı koruma meydanında, mezar toprağını, zillet-düşkünlük toprağına yeğleriz.)
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
(Hürriyet mücadelesi ürkütücü bir ateşle dolu olsa da ne gam; mert insan, bir can için gayret meydanından kaçar mı?)
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
(Cellâdın can yakan kemendi acımasız bir canavar bile olsa, yine de esaret zincirinden bin kere daha üstün tutulur.)
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
(Felek her türlü eza-cefa yöntemlerini toplasın gelsin; kahpeyim millet için çıktığım bu yoldan dönersem.)
Bu hürriyet kasidesi burada bitmez?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019