Ey Türk Gençleri, kulak verin, çok acil! Zaman daralıyor. Kıbrıs Türklerinin idam fermanı hazırlanıyor. Yol haritası çizilmiş. Müzakereler hızla devam ediyor. Tam 40 yıldır bir damla kan akmayan Kıbrıs eski günlerine döndürülüyor. Haberi KKTC Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Osman Ertuğ'dan alıyoruz:Rumların istediği 1974 öncesi gibi yine tek ve ortak devlet. En önemlisi iki kesimlilik kalkacak, 160 bin Rum Kuzey Kıbrıs'a yerleşecek. Türklerden ancak başkan yardımcısı olacak ve veto hakkı olmayacak. Bakanlar Kurulu 7 Rum ve 3 Türk'ten oluşacak ve kararlar basit çoğunlukla alınacak. Bu demektir ki, bütün kararlar çoğunlukta olan Rum bakanlar tarafından alınacak. Bu kuruluş Türk toplumunu Makarios döneminin de gerisine götürüyor. 1959-1960 yılında kurulan ilk cumhuriyette de buna benzer haklar vardı. Ve ilk cumhuriyet Türk halkını nasıl bir yok oluş cehennemine sürüklemişti görelim:1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Başpiskopos Makarios Cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl Küçük Başkan Yardımcısı olmuştu. Makarios, ortaklık antlaşmasını imzalayıp Londra'dan döner dönmez, "Antlaşmalar bugün için yapılmıştır. Gelecek için değil" diyerek Rum halkına nihai hedefin ENOSİS olduğunu işaret etti ve Anayasayı rafa kaldırdı. Türk Toplumunu yok etmek için AKRİTAS Planı adıyla gizli bir plan hazırladı. ENOSİS'i gerçekleştirmek, Kıbrıs'ı bölünmemiş ve Türk' süz bir ada olarak Yunanistan'a teslim etmek için yemin etmişti.1963 yılı Aralık ayına gelindiğinde, Türkleri topyekûn imha için hazırlanan plan işleme kondu. Noel gecesi demediler, aç kurtlar gibi Türk evlerine saldırdılar. Kadınlar, küçük çocuklar bile makinalı tüfeklerle tarandı. Bu cinayetler Kanlı Noel olarak tarihe geçti. Yabancı basın, "Türkler S.O.S (imdat) çağırıyor" diye başlıklar atıyordu. 12 Ocak günü Cumhurbaşkan Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük 'ün ofisini basarak tahrip ettiler. Türk Milletvekilleri meclise sokulmuyordu. Rum yönetimi Anayasa'ya uymuyordu.Türk toplumuna apaçık soykırım uygulanıyordu. Limasol'da Türk bölgelerine karşı tanklar, zırhlı araçlar, makinalı tüfek ve havan topları ile saldırıya geçtiler. Baf'ta ve Lefkoşa'da da aynı saldırılar Türk bölgelerine yapılıyordu. Kazafana, Gaziveren, Tuzla, Malaya ve yayla köyleri çok büyük zayiat verdi. AKRİTAS (Türkleri Yok Etme) eksiksiz uygulanıyordu. Girit 'teki gibi Türkler yok edilecek ve ada Yunanistan'a teslim edilecekti.1967 yılında da saldırılar bütün hızıyla devam etti. Boğaziçi, Geçitkale, Tatlısu köyleri yakılıp yıkıldı. Bütün bu cinayetler, bu toplu katliam Yunansitan ve Rum kesimi askerleri tarafından işleniyordu. Yunanistan Ekonomi Bakanı Andreas Papandreu; "Namlunun ucundaki demokrasi" adlı kitabında, "1964 yılı yaz aylarında tam donanımlı 20.000'den fazla Yunan asker ve subayının gizlice adaya çıkarıldığını" yazarak itiraf etmiştir. Bu demektir ki, bu katliam Yunanistan ve Rum yönetiminin ortaklaşa düzenlediği bir soykırımdır. Birleşmiş Milletler Soykırım yasasının 2. Maddesine harfiyen uymaktadır.Eğer 1974 yılında Yunan Cunta hükümeti acelecilik etmese; kısa yoldan ENOSİS'i gerçekleştirmek için NİKOS SAMSON'u adaya gönderip Makarios'a darbe yaptırmasaydı; Makarios, AKRİTAS planı dedikleri soykırım planı ile Türkleri yavaş yavaş bitirecek; ettiği yemin üzere bölünmemiş ve Türksüz bir Kıbrıs'ı Yunanistan'a teslim edecekti. Cunta aceleci davrandı. Gizlice adaya sokulan 20.00 kişilik Yunan ordusuna güvendiği için, Türkiye'nin bir çıkarma yapabileceğine ihtimal vermiyordu.Yunanistan'ın Kıbrıs Cumhuriyetine yaptırdığı darbe Türkiye'ye garantörlük hakkını kullanma yetkisi kazandırdı. "Barış Harekatın"da başarılı olunca Türkler özgürlüğüne kavuştu. Yok edilmekten kurtuldu.Barış Harekatından sonra ada ikiye bölündü. İki toplum arasında yapılan anlaşmalarla güneydeki Türkler Kuzeye, Kuzeydeki Rumlar Güneye geçti. İki kesimlilik Kıbrıs'a barış getirdi. 40 yıldır Kıbrıs'ta bir damla kan akmadı. Ada, bir barış ve huzur adası oldu. Gel gör ki vampirlerin bu hoşuna gitmedi. Tekrar nasıl karıştırırız diye 40 yıldır formül arıyorlar. Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımak istemiyorlar. "Kıbrıs Sorunu" diye dayatıyorlar. Öyle bir sorun yok. Sorun KKTC'nin tanınmamasıdır.Doğu Akdeniz petrolleri adına ABD ve İsrail Kıbrıs'ı yeniden karıştırmak istiyorlar. Petrol anlaşmaları yapılır. Ama karışan Kıbrıs yeniden durulmaz. Çok kan akar. Ta ki Türkler Ada'dan elini eteğini çekinceye kadar. Zaten istenen de budur. Makariosun yemini yerine gelir. ENOSİS gerçekleşir. Bununla da kalmaz. Türkiye Doğu Akdeniz üzerindeki hakimiyet ve haklarını kaybeder. Uyuyanlar uyansın lütfen iş işten geçmeden.Burada her iki ülke gençliğine de çok iş düşüyor. Atatürk Cumhuriyeti iktidar sahiplerine değil, gençliğe emanet etmişti. Gençler! Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni okuyun. Size verilen emaneti korumak için ihmal, zaaf göstermeyin. Geç kalmayın. Aranızdaki görüş ayrılıklarını sonraya bırakın. Gün Kıbrıs için çalışma günüdür. Birleşin, birlikte hareket edin. Sesinizi dosta düşmana duyurun. Mitingler, konferanslar düzenleyin. Uyuyanlar ya da Atatürk'ün dediği gibi "gaflet ve dalalete" düşenler olursa uyandırın. Kıbrıslı gençlerle işbirliği yapın. Tatlı vaatlere aldanmasınlar. 1963'leri, Kanlı Noelleri, yakılan-yıkılan evleri, köyleri unutmasınlar. Aradan 50 yıl geçti. O acıları yaşayanların çoğu belki de öldü. Yeni kuşaklar güven içinde yaşadı. Bunu toplumların ayrılmasına, yönetimlerin ayrılmasına borçlu olduklarını unutmasınlar. Rumların gönlünden ENOSİS aşkı silinmez 100 yıl geçse gönülleri ENOSİS'tedir. Türklerle beraber yaşamak istemezler. Annan planına bunun için hayır dediler.Aman kardeşlerim uyanık olun. 78 yaşındayım. Kıbrıs halkının o dayanılmaz acılarını gördüm. Yakınlarını, evlerini, yurtlarını kaybetmiş insanların hıçkırıklarına, gözyaşlarına şahit oldum. Yüzlerce kişi ile röportajlar yapıp acılarını paylaştım. Ağlamaktan konuşamayan insanlar gözümün önünden gitmiyor. En küçük hatalarınız sizi tekrar o ateş çukuruna düşürür. Gündelik dostluklar, Rum gençleri ile arkadaşlık bugün için güzeldir. Amma bu siyasete etki etmemeli. Kişisel dostluklar toplumu kurtarmaz. Genç kardeşlerim! Sömürgecilere ve adamlarına kanmayın. Yanlış yapan yöneticileri uyarın, özgürlükleri kaybetmek kolay, kazanmak zordur. Birlik olun, birlikte hareket edin. Yeşil Kıbrısımızı ve can halkımızı kurtların, çakalların kucağına atmayalım. Aksi halde gelecek kuşakların lânetinden kurtulamayız!Allah yardımcınız olsun?
Hüseyin Kanyılmaz / diğer yazıları
- Türkiye ve Kıbrıs Türk gençliğine çağrı! / 18.05.2014
- Kıbrısta Barbarlık Müzesi / 11.05.2014
- 24 Nisan soykırım hezeyanı / 23.04.2014
- Vakıflar adası Kıbrıs ve Maraş meselesi / 11.03.2014
- 'Kıbrıs'ta 10 yıl sonra / 04.03.2014
- Kıbrısta Barbarlık Müzesi / 11.05.2014
- 24 Nisan soykırım hezeyanı / 23.04.2014
- Vakıflar adası Kıbrıs ve Maraş meselesi / 11.03.2014
- 'Kıbrıs'ta 10 yıl sonra / 04.03.2014