Hele rızık babındaki talepleriniz, hiç de yerinde bir hareket değil. Bir defa bu, ne artar ne de eksilir. Yeryüzünde duası kabul olan herkes bu hususta duaya sizinle beraber katılsa, rızkın, ne zerresini artırmanız kabil olur, ne de aynı miktar azaltmanız! Bu işin sonu gelmiş. O baptaki yazı yazılmış, kâtip istirahata çekilmiş. Sizin meşgul olmanızı icap ettiren şimdiki şey emir ve yasaklardır. İşte, onlara koyulun, emri tutun, yasaklardan kaçının.
Mutlaka gelmesi mukadder olan işlerle neden meşgul olursunuz? Hak Teâlâ gelmesi gereken işte kefilinizdir. Kısmetler, belli zamanlarında gelir. Onlarda, hem acı, hem de tatlı vardır. Sevmediğiniz veya sevdiğiniz şeylerin hepsi, belli anlarda kendiliğinden gelir.
Allah yolcuları namazlarını öyle bir hâl içinde kılar ki, orada ne bir talep ne de bir dilek var. Onlar iyiliğin gelmesi için bir talepte bulunmazlar. Onların duası bir emir icabıdır. Bu emir kalp cihetinden gelir. O emre uyar, bazen halk için bazen de kendileri için dua ederler. Onlar, yaptıkları bu duada kendilerinden geçmiş bir hâl içindedirler, yaptıkları duadan haberleri olmaz.
Allah'ım, bütün hareketlerimizde, Sana karşı iyi edep sahibi olmayı bize nasip eyle.
Oruç, namaz, zikir ve bütün tâat, Hak yolcusunun varlığına işlenmiştir. Bu hâller, onun etine, kanına karışmıştır. Bu hâli bulduktan sonra Hak onu cümle hâlinde esirger. Hüküm bağı o kulu bir an bile bırakmaz. O, bu hâlinde her şeyin ötesinde yaşar. Sanki o, hükmün gereğini taht yapıp üzerine oturmuş, Hakk'ın kudret denizinde yüzüyor. Evet, o kul, âhiret, lütuf denizi sahiline ve yakınlık iline varıncaya kadar böyle devam eder.
Bu yolculuğunda o kul bazen Hakk'a döner, bazen yaratılmışlara… Kullarla uğraşır, yorulur. Yaratan'a dönünce de rahat bulur.
Yazıklar sana, ey münafık; anlatılan işlerden senin haberin bile yok… Yaptığın işlerin hiç birinde bu hâlleri bulamıyorum. Ey ibadethanelerinde tek duranlar, hâlbuki halkı kalbinize doldurdunuz. Lehinizde ve aleyhinizde söylediğim hiçbir sözü duymaz oldunuz. Dilsiz ve sağırsınız. Kalkınız, bana geliniz. Yapmakta olduğunuz edep dışı hareketler dolayısıyla sizi sorguya çekmem. Allah'ın izni ile ve O'nun verdiği duygu gereğince size şefkat gösteririm; çünkü siz hastasınız. Sert sözlerim sizi korkutmasın ve sohbetimden kaçırmasın; bunlar benden değil, O ne konuşturursa onu konuşurum.