Hz. Ali biat için zorlandı mı?
İbn Ebi’l-Hadid, Nehcü’l-Belağa Şerhi’nde (c. 2, s. 19) Şa’bi’ye istinaden şunları yazıyor
20.01.2023 20:22:00





İbn Ebi'l-Hadid, Nehcü'l-Belağa Şerhi'nde (c. 2, s. 19) Şa'bi'ye istinaden şunları yazıyor:
"Ebu Bekir, Haşimiler'in Ali'nin evinde toplandıklarını öğrenince Ömer'e, 'Halid nerededir?' diye sordu.
Ömer de 'Buradadır' deyince, 'Öyleyse gidin, Ali ve Zübeyr'i biat etmeleri için dışarı çıkarın' dedi.
Ömer ve Halid, Fâtımâ'nın evine gittiler. Ömer içeri girdi. Halid kapıda bekliyordu. Ömer, Zübeyr'in elindeki kılıcı görünce, 'Bu nedir?' diye sordu.
Zübeyr cevaben, 'Bunu Ali'ye biat etmek için hazırlamışım' dedi. Ömer, Zübeyr'in kılıcını aldı ve oradaki bir taşa vurup kırdı.
Evde Ben-i Haşim'den birçok kişi vardı. Ali'ye, 'Kalk gidelim, Ebu Bekir'e biat et' dedi.
Ali gitmek istemedi. Ömer, Hz. Ali'nin elinden tutup çekmeye başladı. Nihayet O'nu Halid'e teslim etti. Sokakta Halid'le beraber pek çok kişi vardı. Ebu Bekir onları, Ömer'e yardım etmeleri için göndermişti.
Ömer ve Halid, Ali'yi çekerek zorla götürüyorlardı. Halk da sokaklara çıkmış seyrediyordu. Hz. Fâtımâ Ömer'in hareketlerini görünce, başsağlığına gelen kadınlarla beraber evden çıktı.
Ömer'in yaptıklarını görünce feryat edip, ağlamaya başladılar. Ebu Bekir'in yanına vardıklarında Fâtımâ, Ebu Bekir'e hitaben:
'Resulüllah'tan sonra O'nun evine iyi baskın yaptınız. Allah'a and olsun ki, Allah'a kavuşuncaya kadar Ömer'le konuşmayacağım.'
Buhari ve Müslim şöyle yazmaktadır: Fâtımâ, Ebu Bekir'e öfkelendi. Vefat edene kadar onunla konuşmadı."
Ehl-i Sünnet'in tanınmış âlimlerinden Taberi konuyla alakalı şunları yazmaktadır:
"Ömer bir grup ile Hz. Zehra'nın evinin önüne geldi ve şöyle dedi: Eğer içindekiler biat etmek için dışarı çıkmazlarsa, yemin ederim ki bu evi ateşe veririm."
Bu noktada, Taberi'de birbirini tutmayan farklı rivayetlere de rastlamaktayız. Şöyle ki; Taberi Tarih'in 3. Cilt, 207. sayfasında şunlar yazılmaktadır:
"Habib b. Sabit şöyle naklediyor:
Ali b. Ebi Tâlib evindeydi. O'na bir adam geldi ve 'Ebu Bekir biat alıyor' dedi. Bunun üzerine Ali gömleği ile mescide gitti. Üzerinde rida ve izar yoktu, biat hususunda geç kalmamak için acele ediyordu. Biat etti ve bir tarafa oturdu. Daha sonra ridasını getirmesi için eve birini gönderdi. Ridası geldiğinde de onu gömleğinin üzerine giydi."
Taberi bu olayın kaynağını zikrederken şöyle diyor: "Bu haber mürseldir. İsnadında Seyf b. Ömer var ki o metruktur."
Yine Taberi'ye ait olan Tarih adlı eserin 3. cilt, 207. sayfasında şöyle yazmaktadır:
"Amr b. Hureys, Said b. Zeyd'e, 'Ebu Bekir'e ne zaman biat edildi?' diye sordu. Said, 'Resulüllah vefat ettiği gün' diye cevap verdi.
O zaman Amr, 'Ebu Bekir'e muhalefet eden oldu mu?' diye sordu.
Said, 'Hayır. Ona, mürtet olanlardan ya da mürtet olmaya yakın olanlardan başkası muhalefet etmedi. Allah, Ensar'ı korudu ve onlar ona toptan biat ettiler' dedi.
Amr, 'Biat hususunda Muhacirler'den geri kalan oldu mu?' diye sordu.
Said, 'Hayır, Muhacirler ardı ardına gelip ona biat ettiler' dedi."
İbn Ebu Şeybe, El-Musannef adlı eserinde şöyle rivayet ediyor:
Zeyd b. Eslem babası Eslem'den rivayetle: "Resulullah (s.a.v.)'in vefatından sonra Ebu Bekir'e biat edildiğinde Ali ve Zübeyr, Fâtımâ bint-i Resulüllah (s.a.v.)'in yanına vardılar ve O'nunla müşavere ettiler. Durumları hakkında fikir alışverişinde bulundular.
Bu Ömer bin Hattab'a ulaşınca çıktı ve Fâtımâ (a.s.)'ın huzuruna geldi ve şöyle dedi: Ey Resulüllah (s.a.v.)'in kızı! Allah'a kasem olsun ki bize, Senin Babandan daha sevimli hiçbir kimse bulunmamaktadır.
Babandan sonra bize, Senden daha sevimli hiçbir kimse yoktur. Allah'a yemin olsun ki, evi onların üzerine yakmayı emredecek olursam, bunların Senin yanında toplanmış olması Beni hiç şüphesiz engelleyici değildir."
Ravi Eslem diyor ki: "Ömer çıktığında onlar Hz. Zehra (a.s.)'ın huzuruna geldiler. Hz. Zehra (a.s.) şöyle dedi: 'Biliyor musunuz, Ömer Benim yanıma geldi. Dönecek olursanız sizinle birlikte evi yakacağı hususunda kasem etti. Allah'a kasem olsun ki, yemin ettiği şeyi yerine getirecektir. Bunun üzerine doğruyu bulmuş olarak gidin. Görüşlerinizi gözden geçirin. Benim yanıma dönmeyin.'
Onlar, Zehra (a.s.)'ın yanından ayrıldılar. Ebu Bekir'e biat edinceye kadar Hz. Zehra'nın yanına dönmediler."
"Ömer, Hz. Ali'nin evini ve içindekileri yakmak için geldi Fâtımâ'yla karşılaşınca dedi ki: Ümmetin dâhil olduğu şeye siz de dâhil olun."
Ehl-i Beyt eserlerinde şunları görüyoruz:
Mesudi'nin beyanına göre olaylar bu kadarla sınırlı kalmamış, meydana gelen arbedede Hz. Fâtımâ karnındaki çocuğunu düşürmüştür.
Mesudi o gün yaşanan olayları şöyle anlatıyor:
"... Derken Ali'ye saldırdılar. O'nun evinin kapısını yaktılar. Evde bulunanları zorla çıkardılar. Hanımların efendisi Fâtımâ'yı ise kapı ile duvar arasında sıkıştırdılar. Bu arada Muhsin adlı çocuğunu düşürdü."
Ehl-i Beyt âlimleri olayların devamını şöyle anlatmaktadır:
Seyyid Murtaza, Telhis'iş-Şafi'nin 3. cildinin, 76. sayfasında şöyle diyor:
"Başlangıçta hadisçi ve tarihçiler, Peygamberin sevgili kızının evine yapılan saldırıyı nakletmekte çekinmiyorlardı. Ve şu konu onlar tarafından kesin bir şekilde biliniyordu ki, o gün halifenin memuru tüm gücüyle kapıyı Fâtımâ'ya doğru itti.
Fâtımâ ise aldığı darbeden çocuğunu düşürdü. Ömer'in kölesi, Ali'den elini çekmesi için, Fâtımâ'yı kırbaçladı. Ancak daha sonraları bu olayı nakletmenin halifenin zararına olduğunu görünce onu nakletmekten el çektiler."
Bu hazin olayların özellikle Ehl-i Sünnet'in kaynaklarında yer almayışının sebebi de buradan anlaşılmaktadır.
Seyyid Murtaza'ya göre bütün engellemelere rağmen yine de bu düşük olayı bazı kitaplara girdi.
Mutezile fırkasının reisi İbrahim İbn Seyyar'dan, Şehristani şöyle naklediyor:
"İbni Seyyar diyor ki, Ömer biat almak için evin kapısını Fâtımâ'ya doğru itince Fâtımâ çocuğunu düşürdü. Ve Ömer, içeride Ali, Fâtımâ, Hasan ve Hüseyin olmasına rağmen evin yakılması için emir verdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
"Ebu Bekir, Haşimiler'in Ali'nin evinde toplandıklarını öğrenince Ömer'e, 'Halid nerededir?' diye sordu.
Ömer de 'Buradadır' deyince, 'Öyleyse gidin, Ali ve Zübeyr'i biat etmeleri için dışarı çıkarın' dedi.
Ömer ve Halid, Fâtımâ'nın evine gittiler. Ömer içeri girdi. Halid kapıda bekliyordu. Ömer, Zübeyr'in elindeki kılıcı görünce, 'Bu nedir?' diye sordu.
Zübeyr cevaben, 'Bunu Ali'ye biat etmek için hazırlamışım' dedi. Ömer, Zübeyr'in kılıcını aldı ve oradaki bir taşa vurup kırdı.
Evde Ben-i Haşim'den birçok kişi vardı. Ali'ye, 'Kalk gidelim, Ebu Bekir'e biat et' dedi.
Ali gitmek istemedi. Ömer, Hz. Ali'nin elinden tutup çekmeye başladı. Nihayet O'nu Halid'e teslim etti. Sokakta Halid'le beraber pek çok kişi vardı. Ebu Bekir onları, Ömer'e yardım etmeleri için göndermişti.
Ömer ve Halid, Ali'yi çekerek zorla götürüyorlardı. Halk da sokaklara çıkmış seyrediyordu. Hz. Fâtımâ Ömer'in hareketlerini görünce, başsağlığına gelen kadınlarla beraber evden çıktı.
Ömer'in yaptıklarını görünce feryat edip, ağlamaya başladılar. Ebu Bekir'in yanına vardıklarında Fâtımâ, Ebu Bekir'e hitaben:
'Resulüllah'tan sonra O'nun evine iyi baskın yaptınız. Allah'a and olsun ki, Allah'a kavuşuncaya kadar Ömer'le konuşmayacağım.'
Buhari ve Müslim şöyle yazmaktadır: Fâtımâ, Ebu Bekir'e öfkelendi. Vefat edene kadar onunla konuşmadı."
Ehl-i Sünnet'in tanınmış âlimlerinden Taberi konuyla alakalı şunları yazmaktadır:
"Ömer bir grup ile Hz. Zehra'nın evinin önüne geldi ve şöyle dedi: Eğer içindekiler biat etmek için dışarı çıkmazlarsa, yemin ederim ki bu evi ateşe veririm."
Bu noktada, Taberi'de birbirini tutmayan farklı rivayetlere de rastlamaktayız. Şöyle ki; Taberi Tarih'in 3. Cilt, 207. sayfasında şunlar yazılmaktadır:
"Habib b. Sabit şöyle naklediyor:
Ali b. Ebi Tâlib evindeydi. O'na bir adam geldi ve 'Ebu Bekir biat alıyor' dedi. Bunun üzerine Ali gömleği ile mescide gitti. Üzerinde rida ve izar yoktu, biat hususunda geç kalmamak için acele ediyordu. Biat etti ve bir tarafa oturdu. Daha sonra ridasını getirmesi için eve birini gönderdi. Ridası geldiğinde de onu gömleğinin üzerine giydi."
Taberi bu olayın kaynağını zikrederken şöyle diyor: "Bu haber mürseldir. İsnadında Seyf b. Ömer var ki o metruktur."
Yine Taberi'ye ait olan Tarih adlı eserin 3. cilt, 207. sayfasında şöyle yazmaktadır:
"Amr b. Hureys, Said b. Zeyd'e, 'Ebu Bekir'e ne zaman biat edildi?' diye sordu. Said, 'Resulüllah vefat ettiği gün' diye cevap verdi.
O zaman Amr, 'Ebu Bekir'e muhalefet eden oldu mu?' diye sordu.
Said, 'Hayır. Ona, mürtet olanlardan ya da mürtet olmaya yakın olanlardan başkası muhalefet etmedi. Allah, Ensar'ı korudu ve onlar ona toptan biat ettiler' dedi.
Amr, 'Biat hususunda Muhacirler'den geri kalan oldu mu?' diye sordu.
Said, 'Hayır, Muhacirler ardı ardına gelip ona biat ettiler' dedi."
İbn Ebu Şeybe, El-Musannef adlı eserinde şöyle rivayet ediyor:
Zeyd b. Eslem babası Eslem'den rivayetle: "Resulullah (s.a.v.)'in vefatından sonra Ebu Bekir'e biat edildiğinde Ali ve Zübeyr, Fâtımâ bint-i Resulüllah (s.a.v.)'in yanına vardılar ve O'nunla müşavere ettiler. Durumları hakkında fikir alışverişinde bulundular.
Bu Ömer bin Hattab'a ulaşınca çıktı ve Fâtımâ (a.s.)'ın huzuruna geldi ve şöyle dedi: Ey Resulüllah (s.a.v.)'in kızı! Allah'a kasem olsun ki bize, Senin Babandan daha sevimli hiçbir kimse bulunmamaktadır.
Babandan sonra bize, Senden daha sevimli hiçbir kimse yoktur. Allah'a yemin olsun ki, evi onların üzerine yakmayı emredecek olursam, bunların Senin yanında toplanmış olması Beni hiç şüphesiz engelleyici değildir."
Ravi Eslem diyor ki: "Ömer çıktığında onlar Hz. Zehra (a.s.)'ın huzuruna geldiler. Hz. Zehra (a.s.) şöyle dedi: 'Biliyor musunuz, Ömer Benim yanıma geldi. Dönecek olursanız sizinle birlikte evi yakacağı hususunda kasem etti. Allah'a kasem olsun ki, yemin ettiği şeyi yerine getirecektir. Bunun üzerine doğruyu bulmuş olarak gidin. Görüşlerinizi gözden geçirin. Benim yanıma dönmeyin.'
Onlar, Zehra (a.s.)'ın yanından ayrıldılar. Ebu Bekir'e biat edinceye kadar Hz. Zehra'nın yanına dönmediler."
"Ömer, Hz. Ali'nin evini ve içindekileri yakmak için geldi Fâtımâ'yla karşılaşınca dedi ki: Ümmetin dâhil olduğu şeye siz de dâhil olun."
Ehl-i Beyt eserlerinde şunları görüyoruz:
Mesudi'nin beyanına göre olaylar bu kadarla sınırlı kalmamış, meydana gelen arbedede Hz. Fâtımâ karnındaki çocuğunu düşürmüştür.
Mesudi o gün yaşanan olayları şöyle anlatıyor:
"... Derken Ali'ye saldırdılar. O'nun evinin kapısını yaktılar. Evde bulunanları zorla çıkardılar. Hanımların efendisi Fâtımâ'yı ise kapı ile duvar arasında sıkıştırdılar. Bu arada Muhsin adlı çocuğunu düşürdü."
Ehl-i Beyt âlimleri olayların devamını şöyle anlatmaktadır:
Seyyid Murtaza, Telhis'iş-Şafi'nin 3. cildinin, 76. sayfasında şöyle diyor:
"Başlangıçta hadisçi ve tarihçiler, Peygamberin sevgili kızının evine yapılan saldırıyı nakletmekte çekinmiyorlardı. Ve şu konu onlar tarafından kesin bir şekilde biliniyordu ki, o gün halifenin memuru tüm gücüyle kapıyı Fâtımâ'ya doğru itti.
Fâtımâ ise aldığı darbeden çocuğunu düşürdü. Ömer'in kölesi, Ali'den elini çekmesi için, Fâtımâ'yı kırbaçladı. Ancak daha sonraları bu olayı nakletmenin halifenin zararına olduğunu görünce onu nakletmekten el çektiler."
Bu hazin olayların özellikle Ehl-i Sünnet'in kaynaklarında yer almayışının sebebi de buradan anlaşılmaktadır.
Seyyid Murtaza'ya göre bütün engellemelere rağmen yine de bu düşük olayı bazı kitaplara girdi.
Mutezile fırkasının reisi İbrahim İbn Seyyar'dan, Şehristani şöyle naklediyor:
"İbni Seyyar diyor ki, Ömer biat almak için evin kapısını Fâtımâ'ya doğru itince Fâtımâ çocuğunu düşürdü. Ve Ömer, içeride Ali, Fâtımâ, Hasan ve Hüseyin olmasına rağmen evin yakılması için emir verdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.