Avrupa parlamentosunda Ursula von der Leyen'i "devirmek isteyenler"in talebi tam anlamıyla bir "iktidar gaspı" isteği değil; daha karmaşık, çok katmanlı ve sembolik bir tepki. Bu girişimin arkasında stratejik, ideolojik ve kurumsal yönelimler bir araya geliyor.
İlk olarak, durumun somut göstergeleri:
Avrupa Parlamentosu'nda iki yeni gensoru (güvensizlik) önergesi hazırlandı; biri sağcı (Patriots for Europe), biri de sol bloklardan (The Left) geliyor.
Gensoruların gerekçeleri arasında şeffaflık eksikliği, Parlamento ile iletişimde doğrudanlaşma, bazı çevrelerin "Pfizergate" skandalı olarak adlandırdığı olguya dair talepler, çevre politikaları, tarım-maliyet dengesi, göç yönetimi ve dış politika eleştirileri yer alıyor.
Ancak, bu girişimlerin başarılı olması olası görünmüyor: gensoru önerileri basitçe bir protesto aracı olarak da yorumlanıyor; çünkü Avrupa Parlamentosu'nda devrilmesi için gereken oy çoğunluğu sınırı oldukça yüksek.
Bu veriler ışığında, "devirmek isteyenler"in motivasyonlarını birkaç başlık altında irdeleyebiliriz:
1. Şeffaflık ve hesap verebilirlik eksikliği
Von der Leyen, "Pfizergate"iddialarının gölgesinde:
COVID-19 salgını sırasında Pfizer CEO'su ile özel metin mesajları paylaştığı iddiaları ve bu yazışmaların Parlamento'ya tam olarak sunulmaması, eleştirilerin merkezine yerleşti.
Avrupa Birliği Adalet Divanı, bu konuda von der Leyen'in şeffaflık yükümlülüğünü yerine getirmediğine yönelik bir karar verdi.
Eleştirmenler, karar süreçlerinin giderek "yüksek perdeden" ve Parlamento'yu pasifleştirecek tarzda yürütüldüğünü; von der Leyen'in daha çok "tek elden" yürütme eğiliminde olduğunu iddia ediyor.
Bu durumda gensoru isteyenler, sembolik de olsa "Parlamento'nun itibarını koruma" söylemi üzerinden bir hamle yapıyor.
2. İdeolojik ve politik çelişkiler
Von der Leyen'e karşı gensoru öneren gruplar arasında sol ve sağ uçlar bulunuyor. Bu iki uç arasında örtüşen bazı eleştiriler var:
Ticaret anlaşmaları ve tarım politikaları: AB–ABD ticaret anlaşması ve AB–Mercosur anlaşması, bazı milletvekilleri tarafından Avrupa tarımını zayıflatacak, çevreyi tahrip edecek ve sanayi yeteneğini düşürecek şekilde görülüyor.
İklim/Yeşil politikalar: Sağ gruplar "yeşil aşırılıklar"tan dem vururken, sol gruplar iklim eylemlerinin sosyal yönünü, adil dönüşüm şartlarını, çevre şartlarını ve işçi hakları dengelerini eleştiriyor.
Güç dengesi ve koalisyon stratejileri: Von der Leyen ve EPP (Avrupa Halk Partisi) ittifaklarının, bazı kritik yasaları parlamentoda sağ grupların desteğiyle geçirmesi, merkez partiler arasında rahatsızlık yaratıyor. Bazı sosyal demokrat ve liberal MEP'ler, "EPP'nin aşırı sağ ile ilişkilenmesi" uyarısı yapıyor.
Sembolik muhalefet ve görünürlük: Özellikle küçük gruplar ve muhalif bloklar için bu tarz gensoru önerileri, sadece parlamentoda gündemi belirlemek için önemli bir araç seslerini duyurmak, medya ekseni yaratmak, kamuoyu desteği aramak amacı taşıyabilir.
Bu durumda von der Leyen'in "iktidar alanındaki çizgileri" daha da belirginleşirken, muhalefet de kendi pozisyonunu inşa etme fırsatı yakalıyor.
3. Kurumsal-gerilim ve güç mücadelesi
Bir diğer katman, Avrupa kurumları ve güç dengelerinin yeniden tanımlanması arzusu:
Avrupa Komisyonu'nun yetkilerinin genişlemesi, ulusal parlamentoların ve Parlamento'nun yetkilerini gölgede bırakma kaygıları doğuruyor. Bu tür gensoru talepleri, yürütmenin Parlamento üzerindeki kontrolünü vurgulamaya yönelik kurumsal bir karşı refleks olabilir.
Von der Leyen'in ikinci döneminde, komisyonun "stratejik özerklik", savunma sanayii, dijitalleşme, enerji dönüşümü gibi başlıklarda güçlü inisiyatifler alması bekleniyor. Bu tür büyük projeler doğal olarak siyasi çekişmelere yol açar.
Bazı MEP'ler, "erken uyarı"işlevi olarak gensoru önerilerini parlamentonun dikkatini çekmek, iktidar ile parlamenter denetim arasındaki gerilimi yeniden tanımlamak amacıyla stratejik olarak kullanıyor.
4. Gensoru hareketlerinin sembol değeri
Gerçekten de, bu girişimlerin başarı şansı çok düşük gözüküyor. Ancak sembolik değeri büyük:
Parlamento üyeleri, kurumsal otosansürü aşmak, kamuoyu önünde tartışma yaratmak, von der Leyen'e "sorumluluk" mesajı vermek için bu tür önergelere imza atıyor.
Gensoruların parlamentoda oylanacak olması, kamuoyuna "mevcut liderlik sorgulanamaz değil" mesajı gönderiyor.
Ayrıca, merkez gruplarda muhalif eğilimleri "abstention" (çekimser kalma) ya da mevcudiyette boykot yoluyla ifade eden MEP'ler, daha agresif bir çıkış için temizlik yapmış oluyor.
Örneğin, Temmuz'daki gensoru oylamasında birçok MEP oy kullanmadı; bu davranış, hem muhalefetin gücünü sınırlıyor hem de mevcut yapıya karşı bir "pasif direniş" mesajı içeriyor.
Değerlendirme: Riskler, sonuçlar ve gelecek perspektifi
Ursula von der Leyen'i devirmeye yönelik bu girişimler, parlamentonun yürütmeye karşı şantaj kapasitesini test ediyor. Ancak pratikte bunlar "görünür protesto" kanalları olarak kalma eğiliminde. Gensoruların devrimsel bir değişim yaratma gücü zayıf; ama siyasi atmosferi sarsma ve koalisyon dengelerini yeniden kurma niyetli.
Risk ve sonuçlara dikkat çekmek gerek:
Bu tür hareketler, kurumlar arası güveni zedeleyebilir; sürekli bir "gensoru tehdidi", yürütmenin istikrarlı karar almasını zorlaştırabilir.
Orta çizgi partiler, von der Leyen'e bağlılıklarını gözden geçirebilir; bazı sosyal demokrat ve liberal gruplar, desteklerini şartlara bağlayabilir.
Medya ve kamuoyu baskısıyla birlikte, von der Leyen'in daha fazla "hesap verebilirlik" temelli adımlar atması beklenebilir.
Bu süreç, Parlamento'nun rolünü sembolik bir denetim kurumuna indirgeyen bir anlayışla yürütme arasındaki imtiyazlı pozisyon çatışmasını yeniden su yüzüne çıkarıyor.
Sonuç olarak, Avrupa Parlamentosu'ndaki von der Leyen'i "devirmek isteyenler" yalnızca tek bir figüre dönüş saldırganlığı değil; demokratik denetim, kurumsal sınırlar, ideolojik mücadele ve sembolik siyaset alanlarının birleşiminden doğan bir refleksin parçası. Bu girişim ne kadar gerçekçi olursa olsun, Avrupa siyasetinde kurulan dengelerin nasıl değiştiğini anlamak açısından gayet öğretici.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Pasifik'in nabzı: Su, çip ve güç – Tayvan'ın görünmez stratejik haritası / 25.11.2025
- Trump'ın barış planına AB'nin temkinli duruşu / 24.11.2025
- Zelenskiy'nin iki ateş arasında kaldığı an: 'Onur mu, ortak mı?' / 23.11.2025
- Karayipler'de ABD ile Venezuela arasında ne dönüyor? / 22.11.2025
- Orta Doğu'da yeni savunma dinamikleri / 21.11.2025
- Epstein dosyaları üzerinden küresel şeffaflık dersi / 20.11.2025
- Almanya'nın savunmadaki yeni dönemi: Avrupa için ne anlama geliyor? / 19.11.2025
- Japonya'nın stratejik dengesi ve Ankara mukayesesi / 18.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Trump'ın barış planına AB'nin temkinli duruşu / 24.11.2025
- Zelenskiy'nin iki ateş arasında kaldığı an: 'Onur mu, ortak mı?' / 23.11.2025
- Karayipler'de ABD ile Venezuela arasında ne dönüyor? / 22.11.2025
- Orta Doğu'da yeni savunma dinamikleri / 21.11.2025
- Epstein dosyaları üzerinden küresel şeffaflık dersi / 20.11.2025
- Almanya'nın savunmadaki yeni dönemi: Avrupa için ne anlama geliyor? / 19.11.2025
- Japonya'nın stratejik dengesi ve Ankara mukayesesi / 18.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025




















































































