İlk yazım olarak Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu için hazırladığım "Hz. Fatıma" konulu tebliği yayınlamaktan gurur duyuyorum. Bu Sempozyumun Sünni ve Şia alemi için birlik ve beraberliğe vesile olmasını diliyorum. Hz. Fatıma'nın (AS) hayatını incelediğimizde, Onun pek çok vasfı olmasına rağmen en dikkat çekeni doruk noktadaki kulluğudur. Bu vasıf, Onu Resulullah'ın (SAV) terbiyesinde yetişen büyük bir İslam önderi de yapmıştır. Ona ilk terbiyesi Hz. Muhammed (SAV) tarafından verilmiş, evlilik hayatında da eşi Hz. Ali (AS) ve yine Hz. Peygamber (SAV) tarafından bu eğitim devam etmiştir. Onun kulluğu ile ilgili olarak Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: "Allah kızım Fatıma'nın kalbini ve azalarını öyle imanla doldurmuştur ki, Allah, itaati için kendisini bütün meşguliyetlerden uzak tutmaktadır."( Bihar'ül Envar, c. 43, sayfa 46) Hadislerde mübarek babası onun için "O insan suretinde bir huridir" demiştir. Evet, Hz. Fatıma (AS) bedeni bu dünyada dolaşan ama ruhu Allah ile beraber olan, Allah aşkı ile beslenen ve yaşam bulan bir huridir. "Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kızım Fatıma (AS), Hz.Adem soyundan bir huridir; ne hayız olur ve ne de nifas. Onun Fatıma diye adlandırılması, Allah'ın Onu ve sevenlerini ateşten kestiği, ayırdığı içindir." (Tarih-i Bağdadi, C. 12, Sayfa, 331) Son ve en büyük peygamberin kızı ve soyunu devam ettiren insandır. Hz. Fatıma (AS) Ehl-i Beyt neslini devam ettiren müminedir. Ve gerçek hikmetini Cenab-ı Hak bilir ancak bize göre o, bu pak nesli dünyaya getirmek ve yetiştirmek için var edilmiş bir kadındır. Sünni Buhari de şöyle rivayet edilmiştir: "Resulullah S(av) bir gün, Hz. Ali (AS), Hz. Fatıma (AS), Hz. Hasan (AS) ve Hz. Hüseyin (AS) ile oturduğu bir sırada buyurmuştur ki: Allahım! Bunlar benim Ehl-i Beytimdir. Allahım! Onlarla düşman olana düşman ol, dost olana dost ol!"( Buhari, Tarih'ul Kebir, C. 2, sayfa 166-167) Ümmü Seleme'den rivayet etmiştir: "Ben Resulullah'ın (SAV) şöyle buyurduğunu duydum: Mehdi, Fatıma'nın (SAV) evlatlarından olan benim itretimdendir." (Sünen-i Ebu Davud, C.4, s. 151) O ve ailesi, yetiştirdiği imamlar, peygamber şahsında canlanan Kur'an örneğinin yaşayan numuneleri olmuşlardır. Onda bir insanda görülebilecek ahlaki üstünlük hallerinin tamamı zuhur etmiş ve varlık alemine bir daha gelmeyecek bir mümine timsali ortaya çıkmıştır. Hz.Fatıma (AS), dünya kadınlarının efendisidir. "Beş vakit namazlarını kılan, Ramazan ayında oruç tutan, Allah'ın evini ziyaret eden, malının zekatını veren, kocasına itaat eden ve Ali'yi (AS) seven her kadın, Fatıma'nın (AS) şefaati ile cennete girecektir. Hz. Fatıma (AS) dünya kadınlarının en üstünüdür. "Ya Resulullah (SAV Fatıma (AS) sadece kendi asrının mı en üstünüdür?" dediklerinde Hazreti Peygamber şöyle buyurdular: "Kendi asrının üstünü olan Meryem'dir. Kızım Fatıma (AS) geçmiş ve gelecekteki bütün kadınların en üstünüdür." (Bihar'ül Envar, cilt 43, sayfa 24) O Hazreti Peygamberin parçası, temizliğine Cenab-ı Hakk'ın şahitlik ettiği müminedir. Cahiliye adetlerine göre bir kadının, satın alınan bir maldan farkı olmadığı bir dönemde İslam'ın kadına verdiği değerin canlı örneği olmuştur. Öyle ki Hz. Fatıma (AS) İslam'ı asıl kaynağından vahiy yolundan öğrenmiş ve adeta bu öğrendiklerini diğer mümine kadınlara da aktarmak, Ehl-i Beyt mantığını yaşatmak için yetiştirilmiştir. Toplumun genelinin okuma yazma bilmediği bir dönemde O kendini yetiştirmiş ve babasının rıhletinden sonra yaşanan olaylarda gördüğümüz gibi, inandığı hakikatler ile ilgili olarak ümmeti ayıktıracak heyecanlı hutbeler irad edecek kadar bilgi sahibidir. Babasının sağlığında kendisine verdiği Fedek arazisi, Hz. Peygamberin rıhletinden sonra 1. Halife tarafından elinden alınmıştır. Ve yine Peygamberimizin (SAV) Gadrihum Günü halife ilan ettiği kocası Hz. Ali'nin (AS) hilafeti ümmet tarafından kabul görmemiştir. Bu iki olay karşısında büyük bir savunma yapan Hz. Fatıma hilafet konusu hakkında Medine Mescidinde irad ettiği hutbede şunları buyurmuştu: "Başkasının devesini damgaladınız (Sizin malınız olmayan hilafeti gasp ettiniz). Onu sizin olmayan bir çeşmenin başına getirdiniz. Ahdinizden (Gadrihumdaki biatinizden ) uzun bir zaman geçmemişti." Ve hasta yatağında ise ziyaretine gelen kadınlara şunları buyurmuştu: "Yazıklar olsun onlara! Onu (hilafeti) risalet kökünden (merkezinden) nübüvvet ve delalet temelinden, Ruh'ul Emin'in (Cebrail) indiği evden, din ve dünya işlerinde alim olanın elinden çıkardılar. Bilin ki bu apaçık bir hüsrandır." Fedek hurmalığı ile ilgili olarak şunları buyurmuştur: "Mesele yağmalamaksa, öyleyse bunu da (Fedek) alın, onu hilafet devesinin arkasına yükleyip götürün. Fakat şunu bilin ki, onun sırtı ağır olacak, ayakları aşınacak, kusuru kalacak (ve sizin için yüz karası olacaktır)."( Şerh'u Nehc'ül Belağa, İbne bil Hadid, c.16, sayfa 492) Devamı yarın
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012