Hz. Fatıma’nın Hz. Ali ile evlenmesi
Hz. Fâtıma evlilik yaşına geldiğinde sahabenin önde gelenlerinden ve Kureyş’in zenginlerinden pek çok tâlibi oldu
20.06.2023 20:16:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Fâtıma evlilik yaşına geldiğinde sahabenin önde gelenlerinden ve Kureyş'in zenginlerinden pek çok tâlibi oldu.
Hz. Fâtıma hem iyi bir aileden geliyordu hem de bizzat Resulullah'ın terbiyesinde yetişmişti. Hz. Peygamber sahabenin içinde dahi O'nun üstün faziletlerini övmekten kaçınmazdı.
Bunların yanı sıra, bulunduğu toplumda güzelliği ile de dikkat çekiyordu.
Büreyde El-Eslemî anlatıyor: "Hz. Fâtıma'yı (önce) Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer istedi.
Allah'ın Resulü (s.a.v.), 'O daha küçük' buyurdu. Daha sonra Ali (a.s.) isteyince hemen O'nunla evlendirdi."
Ashabdan Hz. Ebu Bekir ilk girişimde bulunanlardandı. Hz. Ebu Bekir Resulullah'a gelerek, Fâtıma ile evlenmek istediğini söylediğinde, Hz. Peygamber cevaben, "Ben, Allah'ın emrini bekliyorum" demiştir.
Başka bir seferinde Hz. Ömer Fâtıma ile evlenme niyetini Resulullah'a ilettiğinde, O'na da, "Fâtıma henüz küçüktür ve kocasının tayini Allah'ın emrine bağlıdır" buyurmuşlardır.
Dikkat edilirse, Hz. Fâtıma'nın doğumu, evlenmesi, tüm hayatı Cenab-ı Hakk'ın direk emri istikametinde şekillenmektedir.
Resulullah'ın soyunu devam ettirecek olan bu büyük kadın her an Allah'ın nazarı ile saklanmıştır.
Öyle ki, ashabın zenginlerinden Abdurrahman ibn-i Avf ve Osman ibn-i Affan da görücülük maksadıyla Resulullah'ın huzuruna vardılar ise de onlara da olumlu cevap verilmedi.
Resulullah, Fâtıma'yı kendisi ile nikahlaması karşılığında kendisine yüzlerce deve ve yüklü miktarda mihir vermeye hazır Abdurrahman ibn-i Avf'a, "Sen Benim para ve servete taptığımı mı sandın. Bana servetinle mi iftihar ve mubahat ediyorsun, Bana paranla evlenmeyi mi tahmil etmek istiyorsun?" diyerek sinirlenmiştir.
Hz. Ali'nin evlenme niyetini açıklaması
Bu bazı kitaplarda yer alan bir konudur. Bazı eserlerde ise Peygamberin (s.a.v.) aldığı ilahi bir emirle Ali'yi (a.s.) yanına çağırarak Kendisinin bu nikah akdini hemen gerçekleştirdiği yer almaktadır.
Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir evlenme tekliflerini birkaç kez tekrarlamalarına rağmen olumlu cevap alamadıklarından Resûlullah'ın teklif yapması için beklediği biri olduğunu düşündüler.
Hz. Ali'nin Hz. Fâtıma'ya tâlib olması farklı şekillerde rivayet edilmiştir.
Bunlardan biri, Selman-ı Farisi'nin rivayetidir: Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir ve Sa'd ibn-i Meaz Hz. Ali ile konuşmak maksadıyla Ali (a.s.)'ı aramaya başladılar. Ama Ali'yi evinde bulamadılar. Ensar'dan birinin hurmalığında su çıkardığını öğrenince derhal yanına gittiler.
Hz. Ali (a.s.)'a Hz. Fâtıma için hepsinin görücü olarak gitmelerine rağmen Resulullah'ın hiçbirinin teklifini kabul etmediğini anlattılar.
Hz. Ali (a.s.)'a, Allah'ın Fâtıma'yı Kendisi için kabul etmiş olduğuna inandıklarını anlattılar.
Hz Ali, bu konuşmadan sonra Fâtıma ile evlenmesine fakirliğini engel gördüğünü anlattı.
İmam Ali şöyle buyurdu: "Bugüne kadar hiç düşünmediğim bir şeyi Bana hatırlattınız. Pekala, isterim fakat sizi reddeylediği gibi Beni de reddederse artık Peygamberin yüzüne nasıl bakarım."
"Hz. Ebu Bekir şöyle dedi: "Ya Ali, bu sözü buyurmayınız. Çünkü dünya ve dünya malının Allah ve Resulü'nün yanında hiçbir değeri yoktur. Ben çok çabuk teşebbüste bulunmanızı ve Fâtıma'yı istemekte acele etmenizi uygun görüyorum."
Bu rivayete göre Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir ve diğerlerinin desteğiyle, Fâtıma'yı istemek için Resulullah'ın yanına gitmiştir.
Bir diğer rivayette ise, bir Cuma gecesi Resulullah Fâtıma'nın artık evlenme yaşına geldiğini düşündüğü bir sırada, Allah-u Teala Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil (a.s.) ve diğer büyük melekleri huzuruna davet ederek, Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.), kızları Hz. Fâtıma'yı kullarından en çok sevdiklerinden Hz. Ali b. Ebi Tâlib'e nikahladığını ve Cebrail ve bir bölük melekle de bu hususu Hz. Peygambere emir ve tebliğ ederek nikahlarının kıyılmasını istedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e de tebliğ olununca O (s.a.v.) Hz. Ali'ye Hz. Fâtıma'yı istemesi için davet edip haber gönderdi.
Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in desteğiyle, Resulullah ile görüşmek için geldiğinde Hz. Peygamber Ümmü Seleme'nin evinde idi. Kapıyı çaldığında Resûlullah, Ümmü Seleme'ye hitaben: "Kapıyı aç, O Allah ve Resulü'nü seven ve Allah ve Resulü'nün de Kendisini sevdiği bir kimsedir" buyurdu.
Hz. Ali utancından Resulullah'ın yanında konuyu açamadı. Başını yerden dahi kaldıramadı.
Resulullah İmam-ı Ali'nin ne maksatla geldiğini elbette ki biliyordu.
Hz. Ali, Hz. Peygamberin huzurunda şöyle konuştu: "Anam babam Sana kurban olsun. Ben daha bir çocukken, Beni, amcan Ebu Tâlib'den ve Fâtıma bint-i Esed'den aldın.
Yediğinin aynısını Bana da yedirdin, Beni Kendi edebinle edeplendirdin. İyilik ve şefkat bakımından, Benim için Ebu Tâlib'den ve Fâtıma bint-i Esed'den daha iyiydin.
Allah Senin aracılığınla ve Senin elinle Beni doğru yola iletti. Allah'a yemin ederim ki, Sen ya Resulullah, dünya ve ahiret hazinem ve zahiremsin. Allah'ın Benim pazumu Seninle güçlendirmesinin yanında, bir evimin kendisiyle huzur bulacağım bir eşimin olmasını istedim. Sana kızını istemek için geldim. Kızın Fatıma'yı Senden istiyorum. Beni Fâtıma ile evlendirir misin ya Resulullah?"
Resulullah'ın (s.a.v.) yüzü sevinçten ve memnuniyetten parladı. Fâtıma'nın yanına gitti ve şöyle dedi: "Ali Seni istiyor. Sen O'nu tanıyorsun."
Hz. Fâtıma sustu. Peygamberimiz (s.a.v.), "Allahuekber! Susması kabul etmesi anlamına gelir" dedi. Dışarı çıktı ve Fâtıma'yı Ali ile evlendirdi."
İmam-ı Ali (a.s.) buyurdu ki: "Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, Fâtıma'yı istediler, onlara vermedi. Sonra Fâtıma'yı Bana verdi. Fâtıma'nın bundan haberi olunca ağladı, Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'ya şöyle buyurdu:
"Ey Fâtıma neden ağlıyorsun? Allah'a yemin olsun ki, Seni ashabımın içinde en fazla bilgiye sahip olanıyla; en faziletli hamiliyle ve ilk İslam olanıyla nikahladım."
Hz. Ali Resulullah'ın bu kararı karşısında bir kenara çekilerek şükür secdesi yapmıştır.
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben Seni yeryüzünde Fâtıma ile evlendirmeden önce, Allah gökte Seni O'nunla evlendirdi.
Sen Bana gelmeden önce, gökten bir melek şuracıkta Bana geldi ve şöyle dedi: 'Ey Muhammed! Yüce Allah yeryüzüne nazar etti. Mahlukatı içinde Seni seçerek elçi olarak gönderdi. Sonra ikinci kez yeryüzüne nazar etti. Orada Senin için bir kardeş, bir vezir, bir arkadaş ve bir damat seçti. Kızın Fâtıma'yı O'nunla evlendirdi. Gökteki melekler bu olayı kutladılar.
Ey Muhammed, Allah, Bana Ali'yi yeryüzünde Fâtıma ile evlendirmeni söylememi ve onları tertemiz, seçkin, arınmış, hayırlı, dünyada ve ahirette erdem sahibi iki oğulla müjdelemeni emretti.'
Ey Ali! Allah'a yemin ederim, daha melek gökyüzüne yükselmemişti ki, Sen kapıyı çaldın."
Bu hadise Tirmizi'nin "Nazm-ı Darü's-Sıbteyn" adlı eserinde Malik oğlu Enes'den şöyle rivayet edilmektedir:
"Bir gün Resûlullah (s.a.v.)'in yanındaydım. Mübarek yüzünün derisinde vahiy eserleri göründü ve parladı. O zaman:
'Ey Enes' diye buyurdu. 'Cebrail geldi Bana şu haberi getirdi: Allah, Fâtıma ile Ali'nin karı-koca olmasını emrediyor. Şimdi Muhacir ve Ensar'ın ileri gelenlerini topla.
Ben de mübarek emirleri gereğince Kureyş'in ileri gelenlerini topladıktan sonra Resûlullah belagatli bir hutbe okudu ve dedi ki:
'Ey kavm! Rabbimin emri ve hükmü şöyle oldu ki, Fâtımatü'z- Zehra'yı Ali Murteza'ya sizin şahitliğiniz önünde nikahlayacağım.'
Hemen Ali Murteza'yı çağırdılar. Ona dedi ki: 'Ya Ali, Fâtıma'yı Sana verdim, dört yüz miskal altın ve gümüş¬le nikah akçesi ile kabul ettin mi?'
Hz. Ali (a.s.): 'Ya Resulullah, razı oldum ve kabul ettim' dedi." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Hz. Fâtıma hem iyi bir aileden geliyordu hem de bizzat Resulullah'ın terbiyesinde yetişmişti. Hz. Peygamber sahabenin içinde dahi O'nun üstün faziletlerini övmekten kaçınmazdı.
Bunların yanı sıra, bulunduğu toplumda güzelliği ile de dikkat çekiyordu.
Büreyde El-Eslemî anlatıyor: "Hz. Fâtıma'yı (önce) Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer istedi.
Allah'ın Resulü (s.a.v.), 'O daha küçük' buyurdu. Daha sonra Ali (a.s.) isteyince hemen O'nunla evlendirdi."
Ashabdan Hz. Ebu Bekir ilk girişimde bulunanlardandı. Hz. Ebu Bekir Resulullah'a gelerek, Fâtıma ile evlenmek istediğini söylediğinde, Hz. Peygamber cevaben, "Ben, Allah'ın emrini bekliyorum" demiştir.
Başka bir seferinde Hz. Ömer Fâtıma ile evlenme niyetini Resulullah'a ilettiğinde, O'na da, "Fâtıma henüz küçüktür ve kocasının tayini Allah'ın emrine bağlıdır" buyurmuşlardır.
Dikkat edilirse, Hz. Fâtıma'nın doğumu, evlenmesi, tüm hayatı Cenab-ı Hakk'ın direk emri istikametinde şekillenmektedir.
Resulullah'ın soyunu devam ettirecek olan bu büyük kadın her an Allah'ın nazarı ile saklanmıştır.
Öyle ki, ashabın zenginlerinden Abdurrahman ibn-i Avf ve Osman ibn-i Affan da görücülük maksadıyla Resulullah'ın huzuruna vardılar ise de onlara da olumlu cevap verilmedi.
Resulullah, Fâtıma'yı kendisi ile nikahlaması karşılığında kendisine yüzlerce deve ve yüklü miktarda mihir vermeye hazır Abdurrahman ibn-i Avf'a, "Sen Benim para ve servete taptığımı mı sandın. Bana servetinle mi iftihar ve mubahat ediyorsun, Bana paranla evlenmeyi mi tahmil etmek istiyorsun?" diyerek sinirlenmiştir.
Hz. Ali'nin evlenme niyetini açıklaması
Bu bazı kitaplarda yer alan bir konudur. Bazı eserlerde ise Peygamberin (s.a.v.) aldığı ilahi bir emirle Ali'yi (a.s.) yanına çağırarak Kendisinin bu nikah akdini hemen gerçekleştirdiği yer almaktadır.
Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir evlenme tekliflerini birkaç kez tekrarlamalarına rağmen olumlu cevap alamadıklarından Resûlullah'ın teklif yapması için beklediği biri olduğunu düşündüler.
Hz. Ali'nin Hz. Fâtıma'ya tâlib olması farklı şekillerde rivayet edilmiştir.
Bunlardan biri, Selman-ı Farisi'nin rivayetidir: Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir ve Sa'd ibn-i Meaz Hz. Ali ile konuşmak maksadıyla Ali (a.s.)'ı aramaya başladılar. Ama Ali'yi evinde bulamadılar. Ensar'dan birinin hurmalığında su çıkardığını öğrenince derhal yanına gittiler.
Hz. Ali (a.s.)'a Hz. Fâtıma için hepsinin görücü olarak gitmelerine rağmen Resulullah'ın hiçbirinin teklifini kabul etmediğini anlattılar.
Hz. Ali (a.s.)'a, Allah'ın Fâtıma'yı Kendisi için kabul etmiş olduğuna inandıklarını anlattılar.
Hz Ali, bu konuşmadan sonra Fâtıma ile evlenmesine fakirliğini engel gördüğünü anlattı.
İmam Ali şöyle buyurdu: "Bugüne kadar hiç düşünmediğim bir şeyi Bana hatırlattınız. Pekala, isterim fakat sizi reddeylediği gibi Beni de reddederse artık Peygamberin yüzüne nasıl bakarım."
"Hz. Ebu Bekir şöyle dedi: "Ya Ali, bu sözü buyurmayınız. Çünkü dünya ve dünya malının Allah ve Resulü'nün yanında hiçbir değeri yoktur. Ben çok çabuk teşebbüste bulunmanızı ve Fâtıma'yı istemekte acele etmenizi uygun görüyorum."
Bu rivayete göre Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir ve diğerlerinin desteğiyle, Fâtıma'yı istemek için Resulullah'ın yanına gitmiştir.
Bir diğer rivayette ise, bir Cuma gecesi Resulullah Fâtıma'nın artık evlenme yaşına geldiğini düşündüğü bir sırada, Allah-u Teala Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil (a.s.) ve diğer büyük melekleri huzuruna davet ederek, Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.), kızları Hz. Fâtıma'yı kullarından en çok sevdiklerinden Hz. Ali b. Ebi Tâlib'e nikahladığını ve Cebrail ve bir bölük melekle de bu hususu Hz. Peygambere emir ve tebliğ ederek nikahlarının kıyılmasını istedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e de tebliğ olununca O (s.a.v.) Hz. Ali'ye Hz. Fâtıma'yı istemesi için davet edip haber gönderdi.
Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in desteğiyle, Resulullah ile görüşmek için geldiğinde Hz. Peygamber Ümmü Seleme'nin evinde idi. Kapıyı çaldığında Resûlullah, Ümmü Seleme'ye hitaben: "Kapıyı aç, O Allah ve Resulü'nü seven ve Allah ve Resulü'nün de Kendisini sevdiği bir kimsedir" buyurdu.
Hz. Ali utancından Resulullah'ın yanında konuyu açamadı. Başını yerden dahi kaldıramadı.
Resulullah İmam-ı Ali'nin ne maksatla geldiğini elbette ki biliyordu.
Hz. Ali, Hz. Peygamberin huzurunda şöyle konuştu: "Anam babam Sana kurban olsun. Ben daha bir çocukken, Beni, amcan Ebu Tâlib'den ve Fâtıma bint-i Esed'den aldın.
Yediğinin aynısını Bana da yedirdin, Beni Kendi edebinle edeplendirdin. İyilik ve şefkat bakımından, Benim için Ebu Tâlib'den ve Fâtıma bint-i Esed'den daha iyiydin.
Allah Senin aracılığınla ve Senin elinle Beni doğru yola iletti. Allah'a yemin ederim ki, Sen ya Resulullah, dünya ve ahiret hazinem ve zahiremsin. Allah'ın Benim pazumu Seninle güçlendirmesinin yanında, bir evimin kendisiyle huzur bulacağım bir eşimin olmasını istedim. Sana kızını istemek için geldim. Kızın Fatıma'yı Senden istiyorum. Beni Fâtıma ile evlendirir misin ya Resulullah?"
Resulullah'ın (s.a.v.) yüzü sevinçten ve memnuniyetten parladı. Fâtıma'nın yanına gitti ve şöyle dedi: "Ali Seni istiyor. Sen O'nu tanıyorsun."
Hz. Fâtıma sustu. Peygamberimiz (s.a.v.), "Allahuekber! Susması kabul etmesi anlamına gelir" dedi. Dışarı çıktı ve Fâtıma'yı Ali ile evlendirdi."
İmam-ı Ali (a.s.) buyurdu ki: "Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, Fâtıma'yı istediler, onlara vermedi. Sonra Fâtıma'yı Bana verdi. Fâtıma'nın bundan haberi olunca ağladı, Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'ya şöyle buyurdu:
"Ey Fâtıma neden ağlıyorsun? Allah'a yemin olsun ki, Seni ashabımın içinde en fazla bilgiye sahip olanıyla; en faziletli hamiliyle ve ilk İslam olanıyla nikahladım."
Hz. Ali Resulullah'ın bu kararı karşısında bir kenara çekilerek şükür secdesi yapmıştır.
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben Seni yeryüzünde Fâtıma ile evlendirmeden önce, Allah gökte Seni O'nunla evlendirdi.
Sen Bana gelmeden önce, gökten bir melek şuracıkta Bana geldi ve şöyle dedi: 'Ey Muhammed! Yüce Allah yeryüzüne nazar etti. Mahlukatı içinde Seni seçerek elçi olarak gönderdi. Sonra ikinci kez yeryüzüne nazar etti. Orada Senin için bir kardeş, bir vezir, bir arkadaş ve bir damat seçti. Kızın Fâtıma'yı O'nunla evlendirdi. Gökteki melekler bu olayı kutladılar.
Ey Muhammed, Allah, Bana Ali'yi yeryüzünde Fâtıma ile evlendirmeni söylememi ve onları tertemiz, seçkin, arınmış, hayırlı, dünyada ve ahirette erdem sahibi iki oğulla müjdelemeni emretti.'
Ey Ali! Allah'a yemin ederim, daha melek gökyüzüne yükselmemişti ki, Sen kapıyı çaldın."
Bu hadise Tirmizi'nin "Nazm-ı Darü's-Sıbteyn" adlı eserinde Malik oğlu Enes'den şöyle rivayet edilmektedir:
"Bir gün Resûlullah (s.a.v.)'in yanındaydım. Mübarek yüzünün derisinde vahiy eserleri göründü ve parladı. O zaman:
'Ey Enes' diye buyurdu. 'Cebrail geldi Bana şu haberi getirdi: Allah, Fâtıma ile Ali'nin karı-koca olmasını emrediyor. Şimdi Muhacir ve Ensar'ın ileri gelenlerini topla.
Ben de mübarek emirleri gereğince Kureyş'in ileri gelenlerini topladıktan sonra Resûlullah belagatli bir hutbe okudu ve dedi ki:
'Ey kavm! Rabbimin emri ve hükmü şöyle oldu ki, Fâtımatü'z- Zehra'yı Ali Murteza'ya sizin şahitliğiniz önünde nikahlayacağım.'
Hemen Ali Murteza'yı çağırdılar. Ona dedi ki: 'Ya Ali, Fâtıma'yı Sana verdim, dört yüz miskal altın ve gümüş¬le nikah akçesi ile kabul ettin mi?'
Hz. Ali (a.s.): 'Ya Resulullah, razı oldum ve kabul ettim' dedi." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.