Ebu Bâsir, İmam Sâdık (a.s.)'dan sahih bir hadisle şöyle nakletmektedir:
İmam-ı Sâdık (a.s.) şöyle buyurmuştur: "(Allah, yalnız siz Ehl-i Beyt'ten…) ayeti indiği zaman Ali, eşi ve çocukları Ümmü Seleme'nin evinde idiler. Peygamber (s.a.v.) onları bir parçanın altına alarak arz etti: 'Allah'ım! Her peygamberin nübüvvetinin terazisi olan seçkin zümreden özel yakınları vardır. Bu terazi Benim nübüvvetimin içinde bu seçkin Ehl-i Beyt'imin dışında hiç kimse değildir.' Ümmü Seleme (a.s.) dedi ki: 'Ey Allah'ın elçisi, yalnızca bu birkaç kişi mi? Yoksa Ben Senin Ehl-i Beyt'inden değil miyim?' şöyle buyurdu: 'Benim Ehl-i Beyt'im ve nübüvvetimin terazisi Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'dir."
Ancak; Emirü'l-Mü'minînin, "Onların tutumu neticesinde, biz tamamen halkın hafızasından silindik" (İbn-i Ebi'l-Hadid, Nehcü'l-Belağa Şerhi, c.9, s.28-29) ifadesinde kastettiği gibi, Resûlullah'ın (s.a.v.) rıhletinden hemen sonra yaşanan gelişmeler göstermiştir ki; Ehl-i Beyt kavramının içi farklı şekillerde doldurulmak istenmiştir.
Bu ayet-i kerime Allah Resulü'nün eşleri ile ilgili ayetlerin içinde yer aldığı için "Ehl-i Beyt" kavramının içine Resûlullah'ın (s.a.v.) eşlerinin de girdiğini kabul edenler vardır. Nişaburi, Mukatil, Suyûti bunlardandır. Mukatil, İmam Ali (a.s.)'a karşı şahsi kinini ve düşmanlığını açıkça dile getiren bir kişi idi. Allah'ı insan şekline benzeten bir itikadı vardı. Mukatil ile ilgili olarak İbn-i Hallikan'ın Vefayatî'den naklen, Ebu Hatem b. Hayyan-i Bestî'nin şu ifadeleri vardır: "Mukatil, Kur'an tefsiri hususundaki ilmini yahudilerden ve hıristiyanlardan almıştır. Zira onun, Allah'ın sıfatları hakkındaki görüşleri tıpkı yahudilerin inancına benzemektedir. Allah'ın zatının tıpkı mahlukat gibi olduğuna inanmaktadır. Bununla birlikte hadis nakli hususunda daha çok yalancı biridir." (Allame Şerefuddin, Kur'an ve Sünnet Işığında Hz. Fâtıma, Kevser yay., s. 11).
Abdullah b. Abbas (a.s.) ve İkrime gibiler ise Ehl-i Beyt'ten maksadın sadece Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin mübarek eşleri olduğunu iddia etmektedirler. Haricilerden olan İkrime bunu iddia etmiştir. Kendisi açıkça İmam Ali'nin (a.s.) büyük düşmanlarından idi. Bütün Müslümanların kafir olduğuna ve gerçek Müslümanların yalnızca Hariciler olduğuna inanıyordu. İkrime hakkında İbn-i Tavus şöyle demektedir: "Eğer İkrime, takvalı biri olsaydı ve uydurma hadisler nakletmeseydi halk ona yönelir ve ondan da hadisler naklederlerdi." (a.g.e).
Bu ayetin Peygamberin (s.a.v.) hanımları ile ilgili olduğu konusunda söylenenlerle ilgili Ehl-i Beyt ve Sünni âlimlerin görüşlerini Allame Abdul Hüseyin Şerefuddin'in eserinden verelim (s.12-14):
"Sünni âlimler, 'Önceki ayetler Peygamberin (s.a.v.) eşleri hakkındadır. O halde bu ayet de önceki ayetler gibi Peygamberin (s.a.v.) eşleri hususundadır. Zira ayetlerin akışı ve zuhuru bunu gerektirmektedir' diye iddia etmektedirler. Ehl-i Beyt âlimleri buna cevap olarak, 'bu nas karşısında içtihat etmek demektir' diyorlar. Zira içtihat sahih nasların olmadığı zaman söz konusu olur. Ama bu hususta mütevatir hadisler ile sarih naslar mevcuttur. O halde içtihat etmek doğru değildir. Ehl-i Beyt âlimleri bu konuda şunu da söylemektedirler: Eğer bu ayet de önceki ayetler gibi Peygamberin (s.a.v.) eşleri hakkında olsaydı cümleler arasında teniz zamirine riayet edilmesi gerekirdi. Yani 'ankum ve yutahhirukum' kelimesi yerine 'ankunne ve yutahhirukunne' denilmesi gerekirdi. Nitekim Peygamberin (s.a.v.) hanımları hakkında olan önceki ayetlerde müennes kipi kullanılmıştır. O halde hitap kiplerinin müzekker lafzı sûretinde kullanılması bu inancın bâtıl olduğunun delilidir."
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020