Hz. Zeyneb’in iffeti
Hz. Zeyneb, Resûlullah’ın kabrinin yanındaki Mescid-i Nebevî’ye gitmek istediğinde Hz. Ali gece gitmesini emretmiş, Hasan ve Hüseyin’den de kız kardeşleriyle beraber gitmesini istemiştir
17.08.2024 18:24:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Zeyneb'in evliliğini incelemeden önce, O'nun iffetine kısa da olsa temas edelim.
Hz. Zeyneb, Resûlullah'ın kabrinin yanındaki Mescid-i Nebevî'ye gitmek istediğinde Hz. Ali gece gitmesini emretmiş, Hasan ve Hüseyin'den de kız kardeşleriyle beraber gitmesini istemiştir.
İmam Hasan önde, Hz. Zeyneb ortada, İmam Hüseyin de arkada olmak üzere hareket etmekteydiler. Namahreme görünmemek düşüncesiyle Hz. Resûlullah'ın kabr-i şeriflerinde ışık yakmamaya memurlardı.
Yahya Mazenî şöyle der: "Ben, Medine'de uzun bir zaman Hz. Ali'nin komşusu idim. Allah'a yemin ederim ki, bu süre zarfında Hz. Zeyneb'i ne gördüm, ne de sesini duydum."
Hz. Zeyneb'in evlenmesi
Eş'as b. Kays (ki bu zat münafık bir kimseydi) Hz. Ali'nin kızı Zeyneb'e talip oldu.
Hz. Ali, bu teklife çok öfkelendi ve şöyle buyurdu: "Sen bu cüreti nereden buldun ki, Benden Zeyneb'i istiyorsun? Zeyneb, Hz. Hatice'ye benzer. O ismet kucağında büyümüş, ismet kucağından süt emmiştir. Sen O'na layık değilsin. Ali'nin canı elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bir daha bu sözü tekrarlarsan bu sefer kılıçla karşılık veririm."
Hz. Zeyneb evlilik çağına geldiğinde, O'nu isteyenler arasında amcasının oğlu Abdullah b. Ca'fer b. Ebu Tâlib de vardı.
Hz. Ali, kızlarının amcalarının oğulları ile evlenmelerini isterdi. Bunun nedeni büyük ihtimalle, Resûlullah'ın, Hz. Ali ve Hz. Ca'fer'in çocuklarına bakarak, "Kızlarımız oğullarımız, oğullarımız da kızlarımız içindir" buyurmasından dolayıdır.
Abdullah b. Ca'fer, cömertliği ve misafirperverliğiyle tanınmış bir kimseydi. Neticede Hz. Zeyneb ile Abdullah Hicret'in 17. senesinde evlenmişlerdir.
Rivâyet edilir ki: Hz. Zeyneb, evlenmeden önce nikâh akdinde İmam Hüseyin'den ayrı kalmaya dayanamadığı için O nerede olursa kendisinin de O'nunla olması gerektiğine dair Abdullah'a bir şart koşmuş, o da bu şartı kabul ettikten sonra onunla evlenmişti.
Hz. Zeyneb, kardeşleri İmam Hasan ve İmam Hüseyin'e inanılmaz derecede muhabbet ve sevgi besliyordu. Evlendikten sonra da her gün Onları ziyarete gider, sohbet ederdi.
Hz. Zeyneb'in çocukları
Neseb bilginlerinin ve tarihçilerin ifadelerine göre; Hz. Zeyneb'in sekiz çocuğu olmuştur.
Ali: Künyesi Ebu'l-Hasan'dır. Ali ez-Zeynebî adıyla tanınmıştır. Efendi ve cömert bir kişiliği vardı.
Avn: Dayısına yardım için gittiği Kerbela'da şehit olmuştur. Avn'ül-Ekber olarak tanınır.
Ayrıca Muhammed, Ca'fer, Abbas, Ümmü Gülsüm, Rukiye ve Abdullah isminde çocukları da bulunmaktadır. Abdullah, Hz. Zeyneb'in son çocuğudur.
Hz. Zeyneb'in kızı Ümmü Gülsüm'ü Yezid'e istemeleri
Ümeyyeoğulları, Yezid'e Ümmü Gülsüm'ü istemek cüretinde bulunmuşlardır.
İmam Hüseyin mescidde onlara mükemmel bir cevap vermiştir.
Yezid hiçbir şekilde, Ümmü Gülsüm'e denk olmadığı gibi, Ümeyyeoğulları da malum olduğu üzere Peygamber sülalesine denk değillerdi.
Muaviye'nin ninelerinden Hamame, Mekke'nin tanınmış fahişelerindendi. Evine bayrak asardı. Bu hareket o dönemde genelev alametiydi.
Muaviye, Mervan b. Hakem'e bir mektup yazarak, Hz. Zeyneb'in kızı Ümmü Gülsüm'ü Yezid'e istemesini emretti.
Mervan, Hz. Zeyneb'in eşi Abdullah b. Ca'fer'in yanına giderek bu talebi iletti.
Abdullah, Mervan'a şöyle dedi: "Kızın velayeti bana değil, büyüğümüz ve aşiretimizin reisi olan dayısı İmam Hüseyin'e aittir."
Adından Abdullah b. Ca'fer durumu İmam Hüseyin'e iletti.
İmam Hüseyin, "Allah'tan hayrı talep ediyorum. Allah'ım, şu kızcağız için Âl-i Muhamed'den râzı olacağın kimseyi hazırla" buyurdu.
İnsanların Resûlullah'ın mescidinde toplandıkları bir sırada, Mervan mescide gelerek İmam Hüseyin'in yanına oturdu. Üzerinde oldukça alımlı bir kıyafet vardı.
İmam'a şunları söyledi: "Muaviye dedi ki; kızın mihri babasına bağlıdır. Ne kadar isterse vermeye hazırım. Bu evlilik Ümeyyeoğulları ile Hâşimoğulları arasındaki barışa da yardımcı olacaktır. Babasının borcunu da ödeyeceğiz. Ben biliyorum ki Yezid'de gıpta ile bakılacak hususlar, Yezid'in size gıpta ile bakmasına sebep olacak şeylerden fazladır.
Şaşılacak şey şudur ki; eşi ve benzeri bulunmayan Yezid gibi bir kimseden nasıl mihir talep edilir? O kendisi vesilesiyle yağmur talep edilendir. Ey Ebu Abdullah! Hayırlı cevap ver."
İmam Hüseyin şöyle cevap verdi: "Bizi, kendisi için seçen, dini için Bizden razı olan ve kullarına Bizi seçkin ve seçilmiş kılan Allah'a hamd olsun.
Ey Mervan! Söyleyeceklerini söyledin, biz de işittik. 'Kızın mihri babasına bağlıdır. Ne kadar isterse vermeye hazırım' diyorsun. Ömrüme kasem olsun ki, eğer biz bunu uygulamak istesek kızları hanımları ve Ehl-i Beyt'i hakkında Allah Resûlü'nün sünnetini aşmayız.
O'nun sünneti 12 ukiyyedir. Ayrıca ne zamandan beri kadınlarımız borçlarımızı öder oldu?
İki aile arasındaki barışa gelince… Biz öyle bir kavimiz ki sadece Allah için düşmanlık ederiz. Sizinle dünya için barışmayız. Nesebin çözemediği bir şeyi sebep nasıl çözer ki?"
Hz. Hüseyin şöyle devam etti:
"Ey Mervan! 'Yezid gibi bir kimseden nasıl mihir istenir' sözüne gelince… Yezid'den, babasından ve dedesinden daha hayırlı olan kimselerden de mihir istenmiştir.
Senin,'dengi ve eşi bulunmayan Yezid gibi bir kimse' sözlerine gelince… Bugüne kadar ona denk olan kimse bugün de onun dengidir. Onun idareci oluşu denklik noktasında kendisine bir şey katmış değildir.
Yöneticilik Yezid'de hiçbir değişiklik meydana getirmemiştir. O hâlâ münafıkların lideri Ebu Süfyan ile ciğer yiyen Hind'in torunudur.
Bayraklı Hamame'nin semeresi ve Kur'an'da zikredilen mel'un ağacın bir dalı olan Muaviye ve Meysun Nasranî'nin oğludur.
Yönetime geçmeden önce kim ona denk idiyse, bugünde öyle kimseler ona denktir. Gasp edilen hükümet onun kötülüğünü arttırmaktan başka bir şeye yaramamıştır.
'O kendisiyle yağmur talep edilendir' sözüne gelince… Yağmur ancak Resûlullah'ın yüzüsuyu hürmetine talep edilir.
'Yezid'de gıpta ile bakılacak hususlar, onun size gıpta ile bakmasına sebep olacak hususlardan fazladır' diyorsun. Cahiller bizim Yezid'e gıpta edeceğimizi düşünürken, akıllı kimseler bize gıpta eder."
Bunun üzerine Mervan söze girdi ve şöyle dedi: "Kızının Yezid tarafından istenilmesini dileyenler, sizin tarafınızdan istenilmesini dileyenlerden fazladır."
İmam Hüseyin şöyle buyurdu: "İnsanî erdemlerle, dinî mefhumları bilmeyenler kızlarının Yezid tarafından istenilmesini talep ederler. Çünkü böyle kişiler Yezid'in yararlanmış olduğu dünya malına, refaha ve bolluğa bakarlar.
İnsanî erdemleri ve dinî mefhumları bilenler ise, kızlarının bizim tarafımızdan istenilmesini temenni ederler. Çünkü bizler şânın, şerefin ve faziletlerin zirvesindeyiz."
İmam Hüseyin devamla şöyle söyledi: "Şu an burada hazır bulunan topluluk şahit olsun ki, ben Abdullah b. Ca'fer'in kızı Ümmü Gülsüm'ü, amcasının oğlu Kâsım b. Muhammed b. Ca'fer ile dört yüz dirhem karşılığında nikâhlıyorum.
Yıllık geliri sekiz bin dirhem olan Medine yakınlarındaki (Akik'deki) arazimi de Ümmü Gülsüm'e hediye ediyorum. İnşaallah bu arazi onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek genişliktedir."
Bu sözleri işiten Mervan'ın yüzü aniden değişti. Şöyle dedi: "Ey Hâşimoğulları! Hile ha!!! Sizler ancak düşmanlık güdersiniz."
Hz. Hüseyin ise şöyle buyurdu: "Bu işte hile nerededir ey Mervan?" (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Hz. Zeyneb, Resûlullah'ın kabrinin yanındaki Mescid-i Nebevî'ye gitmek istediğinde Hz. Ali gece gitmesini emretmiş, Hasan ve Hüseyin'den de kız kardeşleriyle beraber gitmesini istemiştir.
İmam Hasan önde, Hz. Zeyneb ortada, İmam Hüseyin de arkada olmak üzere hareket etmekteydiler. Namahreme görünmemek düşüncesiyle Hz. Resûlullah'ın kabr-i şeriflerinde ışık yakmamaya memurlardı.
Yahya Mazenî şöyle der: "Ben, Medine'de uzun bir zaman Hz. Ali'nin komşusu idim. Allah'a yemin ederim ki, bu süre zarfında Hz. Zeyneb'i ne gördüm, ne de sesini duydum."
Hz. Zeyneb'in evlenmesi
Eş'as b. Kays (ki bu zat münafık bir kimseydi) Hz. Ali'nin kızı Zeyneb'e talip oldu.
Hz. Ali, bu teklife çok öfkelendi ve şöyle buyurdu: "Sen bu cüreti nereden buldun ki, Benden Zeyneb'i istiyorsun? Zeyneb, Hz. Hatice'ye benzer. O ismet kucağında büyümüş, ismet kucağından süt emmiştir. Sen O'na layık değilsin. Ali'nin canı elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bir daha bu sözü tekrarlarsan bu sefer kılıçla karşılık veririm."
Hz. Zeyneb evlilik çağına geldiğinde, O'nu isteyenler arasında amcasının oğlu Abdullah b. Ca'fer b. Ebu Tâlib de vardı.
Hz. Ali, kızlarının amcalarının oğulları ile evlenmelerini isterdi. Bunun nedeni büyük ihtimalle, Resûlullah'ın, Hz. Ali ve Hz. Ca'fer'in çocuklarına bakarak, "Kızlarımız oğullarımız, oğullarımız da kızlarımız içindir" buyurmasından dolayıdır.
Abdullah b. Ca'fer, cömertliği ve misafirperverliğiyle tanınmış bir kimseydi. Neticede Hz. Zeyneb ile Abdullah Hicret'in 17. senesinde evlenmişlerdir.
Rivâyet edilir ki: Hz. Zeyneb, evlenmeden önce nikâh akdinde İmam Hüseyin'den ayrı kalmaya dayanamadığı için O nerede olursa kendisinin de O'nunla olması gerektiğine dair Abdullah'a bir şart koşmuş, o da bu şartı kabul ettikten sonra onunla evlenmişti.
Hz. Zeyneb, kardeşleri İmam Hasan ve İmam Hüseyin'e inanılmaz derecede muhabbet ve sevgi besliyordu. Evlendikten sonra da her gün Onları ziyarete gider, sohbet ederdi.
Hz. Zeyneb'in çocukları
Neseb bilginlerinin ve tarihçilerin ifadelerine göre; Hz. Zeyneb'in sekiz çocuğu olmuştur.
Ali: Künyesi Ebu'l-Hasan'dır. Ali ez-Zeynebî adıyla tanınmıştır. Efendi ve cömert bir kişiliği vardı.
Avn: Dayısına yardım için gittiği Kerbela'da şehit olmuştur. Avn'ül-Ekber olarak tanınır.
Ayrıca Muhammed, Ca'fer, Abbas, Ümmü Gülsüm, Rukiye ve Abdullah isminde çocukları da bulunmaktadır. Abdullah, Hz. Zeyneb'in son çocuğudur.
Hz. Zeyneb'in kızı Ümmü Gülsüm'ü Yezid'e istemeleri
Ümeyyeoğulları, Yezid'e Ümmü Gülsüm'ü istemek cüretinde bulunmuşlardır.
İmam Hüseyin mescidde onlara mükemmel bir cevap vermiştir.
Yezid hiçbir şekilde, Ümmü Gülsüm'e denk olmadığı gibi, Ümeyyeoğulları da malum olduğu üzere Peygamber sülalesine denk değillerdi.
Muaviye'nin ninelerinden Hamame, Mekke'nin tanınmış fahişelerindendi. Evine bayrak asardı. Bu hareket o dönemde genelev alametiydi.
Muaviye, Mervan b. Hakem'e bir mektup yazarak, Hz. Zeyneb'in kızı Ümmü Gülsüm'ü Yezid'e istemesini emretti.
Mervan, Hz. Zeyneb'in eşi Abdullah b. Ca'fer'in yanına giderek bu talebi iletti.
Abdullah, Mervan'a şöyle dedi: "Kızın velayeti bana değil, büyüğümüz ve aşiretimizin reisi olan dayısı İmam Hüseyin'e aittir."
Adından Abdullah b. Ca'fer durumu İmam Hüseyin'e iletti.
İmam Hüseyin, "Allah'tan hayrı talep ediyorum. Allah'ım, şu kızcağız için Âl-i Muhamed'den râzı olacağın kimseyi hazırla" buyurdu.
İnsanların Resûlullah'ın mescidinde toplandıkları bir sırada, Mervan mescide gelerek İmam Hüseyin'in yanına oturdu. Üzerinde oldukça alımlı bir kıyafet vardı.
İmam'a şunları söyledi: "Muaviye dedi ki; kızın mihri babasına bağlıdır. Ne kadar isterse vermeye hazırım. Bu evlilik Ümeyyeoğulları ile Hâşimoğulları arasındaki barışa da yardımcı olacaktır. Babasının borcunu da ödeyeceğiz. Ben biliyorum ki Yezid'de gıpta ile bakılacak hususlar, Yezid'in size gıpta ile bakmasına sebep olacak şeylerden fazladır.
Şaşılacak şey şudur ki; eşi ve benzeri bulunmayan Yezid gibi bir kimseden nasıl mihir talep edilir? O kendisi vesilesiyle yağmur talep edilendir. Ey Ebu Abdullah! Hayırlı cevap ver."
İmam Hüseyin şöyle cevap verdi: "Bizi, kendisi için seçen, dini için Bizden razı olan ve kullarına Bizi seçkin ve seçilmiş kılan Allah'a hamd olsun.
Ey Mervan! Söyleyeceklerini söyledin, biz de işittik. 'Kızın mihri babasına bağlıdır. Ne kadar isterse vermeye hazırım' diyorsun. Ömrüme kasem olsun ki, eğer biz bunu uygulamak istesek kızları hanımları ve Ehl-i Beyt'i hakkında Allah Resûlü'nün sünnetini aşmayız.
O'nun sünneti 12 ukiyyedir. Ayrıca ne zamandan beri kadınlarımız borçlarımızı öder oldu?
İki aile arasındaki barışa gelince… Biz öyle bir kavimiz ki sadece Allah için düşmanlık ederiz. Sizinle dünya için barışmayız. Nesebin çözemediği bir şeyi sebep nasıl çözer ki?"
Hz. Hüseyin şöyle devam etti:
"Ey Mervan! 'Yezid gibi bir kimseden nasıl mihir istenir' sözüne gelince… Yezid'den, babasından ve dedesinden daha hayırlı olan kimselerden de mihir istenmiştir.
Senin,'dengi ve eşi bulunmayan Yezid gibi bir kimse' sözlerine gelince… Bugüne kadar ona denk olan kimse bugün de onun dengidir. Onun idareci oluşu denklik noktasında kendisine bir şey katmış değildir.
Yöneticilik Yezid'de hiçbir değişiklik meydana getirmemiştir. O hâlâ münafıkların lideri Ebu Süfyan ile ciğer yiyen Hind'in torunudur.
Bayraklı Hamame'nin semeresi ve Kur'an'da zikredilen mel'un ağacın bir dalı olan Muaviye ve Meysun Nasranî'nin oğludur.
Yönetime geçmeden önce kim ona denk idiyse, bugünde öyle kimseler ona denktir. Gasp edilen hükümet onun kötülüğünü arttırmaktan başka bir şeye yaramamıştır.
'O kendisiyle yağmur talep edilendir' sözüne gelince… Yağmur ancak Resûlullah'ın yüzüsuyu hürmetine talep edilir.
'Yezid'de gıpta ile bakılacak hususlar, onun size gıpta ile bakmasına sebep olacak hususlardan fazladır' diyorsun. Cahiller bizim Yezid'e gıpta edeceğimizi düşünürken, akıllı kimseler bize gıpta eder."
Bunun üzerine Mervan söze girdi ve şöyle dedi: "Kızının Yezid tarafından istenilmesini dileyenler, sizin tarafınızdan istenilmesini dileyenlerden fazladır."
İmam Hüseyin şöyle buyurdu: "İnsanî erdemlerle, dinî mefhumları bilmeyenler kızlarının Yezid tarafından istenilmesini talep ederler. Çünkü böyle kişiler Yezid'in yararlanmış olduğu dünya malına, refaha ve bolluğa bakarlar.
İnsanî erdemleri ve dinî mefhumları bilenler ise, kızlarının bizim tarafımızdan istenilmesini temenni ederler. Çünkü bizler şânın, şerefin ve faziletlerin zirvesindeyiz."
İmam Hüseyin devamla şöyle söyledi: "Şu an burada hazır bulunan topluluk şahit olsun ki, ben Abdullah b. Ca'fer'in kızı Ümmü Gülsüm'ü, amcasının oğlu Kâsım b. Muhammed b. Ca'fer ile dört yüz dirhem karşılığında nikâhlıyorum.
Yıllık geliri sekiz bin dirhem olan Medine yakınlarındaki (Akik'deki) arazimi de Ümmü Gülsüm'e hediye ediyorum. İnşaallah bu arazi onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek genişliktedir."
Bu sözleri işiten Mervan'ın yüzü aniden değişti. Şöyle dedi: "Ey Hâşimoğulları! Hile ha!!! Sizler ancak düşmanlık güdersiniz."
Hz. Hüseyin ise şöyle buyurdu: "Bu işte hile nerededir ey Mervan?" (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.