İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatları, istinaf aşamasındaki dosyaya yeni bir mütalaa sundu
Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında hapis cezası verilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatları, istinaf aşamasındaki dosyaya yeni bir mütalaa sundu
10.09.2024 16:27:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, 4 Kasım 2019 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiası ile açılan davada, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, 14 Aralık 2022'de İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı vermişti. İmamoğlu'nun avukatları tarafından istinaf aşamasındaki dava dosyasına "Türk Ceza Kanunu'nun 125. Maddesinde Kamu Görevlilerine Hakaret Suçu için Öngörülen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Anayasadaki İfade ve Siyasal Özgürlüklerle Normlara Aykırı Olduğu Hakkında" başlıklı bir mütalaa sunuldu. İmamoğlu'nun avukatları bu mütalaaya istinaden istinaf mahkemesinden İmamoğlu'nun mahkum olduğu TCK'nın 125 3-a maddesinin anayasaya aykırılığını ileri sürererek, bu hükmün iptali istemiyle AYM'ye götürülmesini istedi. İstinaf mahkemesi söz konusu anayasaya aykırılık iddiasını ''ciddi'' bulursa, söz konusu maddeyi itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne iptal istemiyle götürebilecek. Bu durumda dava dosyası, AYM'den gelecek karara kadar bekletilmek zorunda.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Adem Sözüer ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Tolga Şirin tarafından hazırlanan bilimsel mütalaada, Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi'nin, "yetkili bir mahkeme" olarak gördüğü davada, TCK md. 125/3-a ve fıkra 5 hükmü ''davada uygulanacak norm'' niteliğine haiz olduğu ve bu normun anayasaya aykırılığı taraflarca ileri sürüldüğünde mahkemenin görevinin, hükmün anayasaya aykırı olup olmadığına dönük kanaat oluşturmak değil; bu iddianın ''ciddi'' olup olmadığını değerlendirmek olduğuna dikkat çekildi. Söz konusu davanın Anayasa Mahkemesi'nce incelenmesi gerektiği kaydedilen mütalaada, buna gerekçe olarak Türkiye'nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi kaynaklarının, TCK md. 125/3-1 hükmünün değiştirilmesi ve/veya tamamen kaldırılması yönünde görüşü olduğu ve uluslararası hukuka uymamanın da anayasaya da aykırı olacağı vurgulandı. TCK md. 125/3-1 hükmünün benzerlerinin bulunduğu ülke sayısının azınlıkta kaldığı belirtilen mütalaada, Türkiye ile ortak kültürel ve tarihsel bağları olan Avrupa devletlerinin içinde böyle bir hükme neredeyse hiç rastlanmadığı ifade edildi. Rastlananlarda ise konunun anayasa mahkemelerine taşınarak iptal edildiği kaydedildi.
Mütalaada, sonuç olarak şu tespit yapıldı: "Sonuç itibarıyla ciddilik iddiası tutarlı bir mantıki argümantasyonun yanı sıra atıf yapılan kaynakların ciddiliğine dayanılarak sınanabilir. İşbu raporda uluslararası kaynaklar, karşılaştırmalı hukuk verileri, AYM içtihatları ve bunlardan hareketle akademik bir kaynak olarak kişisel kanaatimiz TCK md. 125/3-a ve fıkra 5 hükümlerinin anayasaya aykırı olduğuna ilişkin iddianın 'ciddi' olduğu yönündedir. Böylesi bir durumda yapılması gereken şey, dosyayı AYM'ye göndermek ve AYM'nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakmaktır."
Mahkemeye görev hatırlatması
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Adem Sözüer ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Tolga Şirin tarafından hazırlanan bilimsel mütalaada, Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi'nin, "yetkili bir mahkeme" olarak gördüğü davada, TCK md. 125/3-a ve fıkra 5 hükmü ''davada uygulanacak norm'' niteliğine haiz olduğu ve bu normun anayasaya aykırılığı taraflarca ileri sürüldüğünde mahkemenin görevinin, hükmün anayasaya aykırı olup olmadığına dönük kanaat oluşturmak değil; bu iddianın ''ciddi'' olup olmadığını değerlendirmek olduğuna dikkat çekildi. Söz konusu davanın Anayasa Mahkemesi'nce incelenmesi gerektiği kaydedilen mütalaada, buna gerekçe olarak Türkiye'nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi kaynaklarının, TCK md. 125/3-1 hükmünün değiştirilmesi ve/veya tamamen kaldırılması yönünde görüşü olduğu ve uluslararası hukuka uymamanın da anayasaya da aykırı olacağı vurgulandı. TCK md. 125/3-1 hükmünün benzerlerinin bulunduğu ülke sayısının azınlıkta kaldığı belirtilen mütalaada, Türkiye ile ortak kültürel ve tarihsel bağları olan Avrupa devletlerinin içinde böyle bir hükme neredeyse hiç rastlanmadığı ifade edildi. Rastlananlarda ise konunun anayasa mahkemelerine taşınarak iptal edildiği kaydedildi.
Dosya AYM'ye gönderilmeli
Mütalaada, sonuç olarak şu tespit yapıldı: "Sonuç itibarıyla ciddilik iddiası tutarlı bir mantıki argümantasyonun yanı sıra atıf yapılan kaynakların ciddiliğine dayanılarak sınanabilir. İşbu raporda uluslararası kaynaklar, karşılaştırmalı hukuk verileri, AYM içtihatları ve bunlardan hareketle akademik bir kaynak olarak kişisel kanaatimiz TCK md. 125/3-a ve fıkra 5 hükümlerinin anayasaya aykırı olduğuna ilişkin iddianın 'ciddi' olduğu yönündedir. Böylesi bir durumda yapılması gereken şey, dosyayı AYM'ye göndermek ve AYM'nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakmaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.