Amerikan derin devleti, Büyük Ortadoğu Projesi ve vahşi küresel sömürge planı ekseninde İslam coğrafyasında Gordionvari birçok fitne düğümleri attı. Bölgede Suud gibi Muaviye saltanatçılarının omurgasız ve muhteris vaziyetlerini fırsata çevirdi.
Yemen'deki Suud-Amerikan ortaklığında sürdürülen vahşet ve insanlık soykırımı ne kadar önemli, İran yaptırımları ne nispette ciddi, Türkiye ekonomisine yönelik Dolar operasyonu ne derece hayati ise; Suriye'deki fesad ve İdlib düğümü da o kadar hayatidir, ciddidir.
Amerika'nın sömürge ruhu neocanların - Evangelistlerin ve İsrail din devletinin çelik çekirdeğinin Tanrı'yı kıyamete zorlamak olarak ifade ettikleri asıl Gordion düğümü ise Armageddon kıyamet savaşıdır.
Bölgemizdeki fitnelerini buna göre dizayn ediyorlar? FETÖ bu bağlamda Haçlının Mesih'ini çağırıyor, aymaz ve ahmak Müslümanları diyalog numaralarıyla Mesih'in-Vatikan'ın kapısına demirletiyordu.
Hepsinin telaşları ve derin endişeleri, dün Gordion düğümünü kesen Büyük İskender gibi, bugün de Şii-Sünni tüm İslam kaynaklarında haber verilen İmam Zaman Hz. Mehdi (a.s.) ve seçilmiş kadrosunun zuhur edip Armageddon düğümünü kökten çözmesidir. Vahşi ve kirli savaşlarla işte bu korkularını bastırıyorlar.
İdlib kavşağı, belki de Suriye'deki 7 yıllık savaş ve Haçlı fitnesindeki son düğümdür. İdlib düğümünün çözülmesi, Amerika ve yandaşlarının kirli oyununa vurulacak en ağır darbelerdendir.
Suriye'nin İdlib şehri, en çok da Halep'ten göç edenlerle 4 milyona ulaşmıştır. Şehir, yüzde 60 oranında el-Nusra ve IŞİD'in kontrolündedir.
IŞİD, el-Nusra gibi Suriye fitnesinde kullanılan Suud'dan Belçika'ya geniş yelpazedeki eli silahlı güruh, bazı kaynakların 70 bin, bazılarının ise 100 binin üzerindedir. Söz konusu haydut güruh ABD, Suudi Arabistan, BAE ve İsrail tarafından örgütlenerek Suriye'yi parçalamak üzere görevlendirilmişler.
Son günlerde İdlib'deki bir kısım silahlı haydutları Yemen'e aktarıp çoluk-çocuk masum Yemen Müslümanlarını katlettiriyorlar.
Suriye'deki fitne ateşinin yakıldığı günden beri Türkiye ile temas halinde olan bazı isyancı gruplar da orada kümelenmişler.
İdlib konusunun suhuletle ve savaşsız halledilmesi, Türk ekonomisine yönelik Dolar operasyonunun savuşturulması kadar hayatidir.
Türkiye'nin toparlanması İdlib'den başlamaktadır.
İdlib'de Amerikan fitnesine teslim olmuş bir Türkiye asla iflah olmaz.
İdlib düğümünün suhuletle ve savaşsız halledilmesi Rusya ve Çin önemli inisiyatif de üstlenmişlerdir.
Amerika'yı çatlatan ve adeta madaraya eden Rusya, İran ve Türkiye'nin oluşturduğu Astana duruşuna, İdlib düğümünün hallinde acilen Suriye ve Çin de eklenmelidir. Bu noktada Türkiye net ve sağlam durmalıdır.
O güne kadar şayet bir provokasyon yaşanmazsa; İdlib konusu, 7 Eylül'de yapılacak Türk, Rus, Fransız, Alman ortak zirvesinde de ele alınacaktır...
Ancak İdlib'de barışçıl çözüm yerine cehennem ateşinin yeniden yakılması için Amerika, İsrail, İngiltere ve Fransa, kimyasal saldırı mizanseni dahil her türlü provokasyonun içindedir.
İdlib'deki Türk askerleri ve masum siviller, Astana tablosunu ve barış sürecini yıkarak bölgemizi tekrar cehenneme çevirmek isteyen Amerikancı provokasyon ekibinin açık hedefi halindedir.
Türkiye, Rusya ve Suriye ile iletişim içinde acilen bu hususta tedbir almalı, gerekirse Türk askerlerini oradan çekmelidir.
İdlib düğümü, Türkiye için kördüğüm olmamalıdır.
İdlib'de tezgahlanacak bir provokasyon, IŞİD ve benzeri eli silahlı yüz binlerce haydudu Türkiye sınırına yığacaktır.
Sadece Suriye'nin değil, Türkiye'nin ve bölgemizin de artık yeni bir Amerikan-İngiliz yapımı provokasyonu kaldırma takati yoktur.
Amerika, 54 Cruise füzesi taşıyan savaş gemisini Basra Körfezi'ne, B-1B savaş uçağını Katar'daki üsse konuşlandırdı.
İngiliz Askeri Şirketi Olive tarafından eğitilen bazı teröristlerin İdlib'e 'kimyasal saldırı' tezgâhı düzenlemek üzere gönderildiği açıklandı. Teröristlerin, Batılı mahfillerce kullanılan Ak Miğferler'in (Beyaz Kasklılar) kıyafetleriyle kimyasal saldırı mizanseni yapacakları duyuruldu.
Geçen Nisan ayında benzer kimyasal tertip Suriye'nin Duma kentinde İngilizlerin maharetiyle tezgâhlanmıştı.
Bu günlere hep iktidar sahiplerinin yağlı lokmalarıyla gelmiş ve "Afrin'de 50 küsur şehit verdik ama kazancımız da var; oradaki ihalelerde büyük pastayı Türk müteahhitler alacak" diyen her devrin adamı İlnur Çevik gibilerin Amerikancı küsurat aklıyla İdlib düğümü çözülemez.
Çözüm ve barış için, dünden bugüne tüm gelişmeleri Gazi M. Kemal Atatürk gibi devlet aklıyla okumak, ekonomimize yönelik tüm taarruzları göğüsleyip Türkiye'yi şahlandıracak bir Milli Ekonomi Modeline ve Sosyal Devlet siyasetine sahip olmak gerekir. Bu bakımdan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip olması, Türkiye'nin şansıdır.
Aksi takdirde Amerika ile stratejik ortaklık şeklindeki Türkiye'nin anasını ağlatan klasik söylem ve vaziyetle, sadece İdlib değil, tüm bölge ve ülkemiz yeniden cehenneme dönecektir.
Yemen'deki Suud-Amerikan ortaklığında sürdürülen vahşet ve insanlık soykırımı ne kadar önemli, İran yaptırımları ne nispette ciddi, Türkiye ekonomisine yönelik Dolar operasyonu ne derece hayati ise; Suriye'deki fesad ve İdlib düğümü da o kadar hayatidir, ciddidir.
Amerika'nın sömürge ruhu neocanların - Evangelistlerin ve İsrail din devletinin çelik çekirdeğinin Tanrı'yı kıyamete zorlamak olarak ifade ettikleri asıl Gordion düğümü ise Armageddon kıyamet savaşıdır.
Bölgemizdeki fitnelerini buna göre dizayn ediyorlar? FETÖ bu bağlamda Haçlının Mesih'ini çağırıyor, aymaz ve ahmak Müslümanları diyalog numaralarıyla Mesih'in-Vatikan'ın kapısına demirletiyordu.
Hepsinin telaşları ve derin endişeleri, dün Gordion düğümünü kesen Büyük İskender gibi, bugün de Şii-Sünni tüm İslam kaynaklarında haber verilen İmam Zaman Hz. Mehdi (a.s.) ve seçilmiş kadrosunun zuhur edip Armageddon düğümünü kökten çözmesidir. Vahşi ve kirli savaşlarla işte bu korkularını bastırıyorlar.
İdlib kavşağı, belki de Suriye'deki 7 yıllık savaş ve Haçlı fitnesindeki son düğümdür. İdlib düğümünün çözülmesi, Amerika ve yandaşlarının kirli oyununa vurulacak en ağır darbelerdendir.
Suriye'nin İdlib şehri, en çok da Halep'ten göç edenlerle 4 milyona ulaşmıştır. Şehir, yüzde 60 oranında el-Nusra ve IŞİD'in kontrolündedir.
IŞİD, el-Nusra gibi Suriye fitnesinde kullanılan Suud'dan Belçika'ya geniş yelpazedeki eli silahlı güruh, bazı kaynakların 70 bin, bazılarının ise 100 binin üzerindedir. Söz konusu haydut güruh ABD, Suudi Arabistan, BAE ve İsrail tarafından örgütlenerek Suriye'yi parçalamak üzere görevlendirilmişler.
Son günlerde İdlib'deki bir kısım silahlı haydutları Yemen'e aktarıp çoluk-çocuk masum Yemen Müslümanlarını katlettiriyorlar.
Suriye'deki fitne ateşinin yakıldığı günden beri Türkiye ile temas halinde olan bazı isyancı gruplar da orada kümelenmişler.
İdlib konusunun suhuletle ve savaşsız halledilmesi, Türk ekonomisine yönelik Dolar operasyonunun savuşturulması kadar hayatidir.
Türkiye'nin toparlanması İdlib'den başlamaktadır.
İdlib'de Amerikan fitnesine teslim olmuş bir Türkiye asla iflah olmaz.
İdlib düğümünün suhuletle ve savaşsız halledilmesi Rusya ve Çin önemli inisiyatif de üstlenmişlerdir.
Amerika'yı çatlatan ve adeta madaraya eden Rusya, İran ve Türkiye'nin oluşturduğu Astana duruşuna, İdlib düğümünün hallinde acilen Suriye ve Çin de eklenmelidir. Bu noktada Türkiye net ve sağlam durmalıdır.
O güne kadar şayet bir provokasyon yaşanmazsa; İdlib konusu, 7 Eylül'de yapılacak Türk, Rus, Fransız, Alman ortak zirvesinde de ele alınacaktır...
Ancak İdlib'de barışçıl çözüm yerine cehennem ateşinin yeniden yakılması için Amerika, İsrail, İngiltere ve Fransa, kimyasal saldırı mizanseni dahil her türlü provokasyonun içindedir.
İdlib'deki Türk askerleri ve masum siviller, Astana tablosunu ve barış sürecini yıkarak bölgemizi tekrar cehenneme çevirmek isteyen Amerikancı provokasyon ekibinin açık hedefi halindedir.
Türkiye, Rusya ve Suriye ile iletişim içinde acilen bu hususta tedbir almalı, gerekirse Türk askerlerini oradan çekmelidir.
İdlib düğümü, Türkiye için kördüğüm olmamalıdır.
İdlib'de tezgahlanacak bir provokasyon, IŞİD ve benzeri eli silahlı yüz binlerce haydudu Türkiye sınırına yığacaktır.
Sadece Suriye'nin değil, Türkiye'nin ve bölgemizin de artık yeni bir Amerikan-İngiliz yapımı provokasyonu kaldırma takati yoktur.
Amerika, 54 Cruise füzesi taşıyan savaş gemisini Basra Körfezi'ne, B-1B savaş uçağını Katar'daki üsse konuşlandırdı.
İngiliz Askeri Şirketi Olive tarafından eğitilen bazı teröristlerin İdlib'e 'kimyasal saldırı' tezgâhı düzenlemek üzere gönderildiği açıklandı. Teröristlerin, Batılı mahfillerce kullanılan Ak Miğferler'in (Beyaz Kasklılar) kıyafetleriyle kimyasal saldırı mizanseni yapacakları duyuruldu.
Geçen Nisan ayında benzer kimyasal tertip Suriye'nin Duma kentinde İngilizlerin maharetiyle tezgâhlanmıştı.
Bu günlere hep iktidar sahiplerinin yağlı lokmalarıyla gelmiş ve "Afrin'de 50 küsur şehit verdik ama kazancımız da var; oradaki ihalelerde büyük pastayı Türk müteahhitler alacak" diyen her devrin adamı İlnur Çevik gibilerin Amerikancı küsurat aklıyla İdlib düğümü çözülemez.
Çözüm ve barış için, dünden bugüne tüm gelişmeleri Gazi M. Kemal Atatürk gibi devlet aklıyla okumak, ekonomimize yönelik tüm taarruzları göğüsleyip Türkiye'yi şahlandıracak bir Milli Ekonomi Modeline ve Sosyal Devlet siyasetine sahip olmak gerekir. Bu bakımdan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip olması, Türkiye'nin şansıdır.
Aksi takdirde Amerika ile stratejik ortaklık şeklindeki Türkiye'nin anasını ağlatan klasik söylem ve vaziyetle, sadece İdlib değil, tüm bölge ve ülkemiz yeniden cehenneme dönecektir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019