Türkiye ile Rusya İdlib krizinin çözüm yollarını bulmak için önce Ankara'da ardından da Moskova'da aynı masanın etrafında 4 defa toplandı. Moskova'daki dünkü son toplantı, 2 saat kadar sürdü ve sonra Türk heyeti hiçbir açıklama yapmadan Ankara'ya döndü.
Bu görüşmelerden sonra değişen tek şey, gerilim tırmanınca Türk tarafından askıya alınan ve Rusya'nın devam ettirdiği, Türk askerleriyle Rus askerlerinin Suriye'nin kuzeydoğusunda ortaklaşa gerçekleştirdikleri devriyenin yeniden başlaması oldu.
Gerilimin dozundaki yumuşamanın bir göstergesi olan bu değişim bile çözüm adına umutlarımızı artırdı.
Zira İdlib bölgesine 2 binden fazla askeri araç, 7 bine yakın asker yığmış Türkiye, terörle mücadeleye değil de nizami bir orduyla savaşa gitmiş gibi...
İnşallah umutlarımızı yeşerten gelişmelerin devamı gelir de İdlib'de en kötü senaryo hiçbir zaman gerçekleşmez.
İdlib kimin için vazgeçilmez?
Suriye ve dolayısıyla Rusya için İdlib çok çok önemli olmasa Türkiye'nin ısrarları karşısında bu kadar ayak diremezlerdi.
Türkiye de İdlip konusundaki planlarından kolayca vazgeçebilecek olsa krizin bu kadar tırmanmasına izin vermezdi. Yani İdlib, hem Suriye ve Rusya için hem de Türkiye için çok önemli, bu bir gerçek.
Ancak şu soru önemli:
İzaha muhtaç bir şekilde orada olan Türkiye mi, yoksa bir kurtuluş savaşı veren Suriye mi, İdlib'e sahip olmak için her şeyi göze alır?
Rusya, Suriye ordusunun İdlib'in tamamına hâkim olmasını istiyorsa -ki istiyor- o zaman bunun Türkiye'ye bedeli ağır olacak demektir.
İdlib inatlaşmasında kazanan taraf olmak için Türkiye'nin bütün enerjisini var gücüyle buraya odaklaması gerekiyor.
Ancak karşınızdaki meşru Suriye hükümetinin destekçisinin Rusya olduğu düşünüldüğünde var gücünüzle abandığınız zaman bile kazanacağınızın hiçbir garantisi yok.
Türkiye bütün gücünü, enerjisini İdlib'e harcarken acaba gözümüzden kaçan şeyler var mı, sorusu da çok önemli.
Mesela Fırat'ın doğusunda neler oluyor? İdlib'le yatıp İdlib'le kalkıyoruz günlerdir. Fırat'ın doğusunda ABD'nin atmaya devam ettiği adımlar konusunda en son kaç gün önce bir haber okudunuz?
Hiç görmediniz ya da belki bir kaç küçük haber sadece...
Önemli bir yol ayrımındayız
Suriye coğrafyasında çok cephelerde birden mücadele edip hepsini kazanamayacağımıza göre Türkiye olarak bir tercih yapmak zorunda olduğumuz bir noktadayız.
Zira İdlib'deki inatlaşmaya harcadığımız enerji Fırat'ın doğusunda geri adım atmamıza ya da gerekli adımları atacak takati kendimizde bulamamamıza neden olabilir.
Biz Barış Pınarı Harekâtı'nı neden yaptık? Fırat'ın batısında terör koridoru kurmalarına engel olduğumuz PKK/YPG unsurlarının Fırat'ın doğusunda da Türkiye sınırı boyunca uzanan hatta hâkim olmalarının önüne geçmek için. Burası aynı zamanda Irak'ın kuzeyinde kurulan Barzani devletinin Suriye'deki uzantısı olması için de planlanan bir bölge.
Bu bağlamda Türkiye'nin hem Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekâtlarıyla kontrol altına aldığımız bölgelerde ve İdlib'de, hem de Fırat'ın doğusunda istediklerini yapabilmesi için çok büyük askeri güce ve elbette parasal imkânlara ihtiyacı olacaktır. Aynı zamanda bu mücadele çok uzun bir de zaman alacaktır.
Bu bağlamda bana göre İdlib'e yoğunlaşmış bir Türkiye, Fırat'ın doğusundaki daha büyük tehditlerle mücadelede yetersiz kalacak ve PKK/YPG ve ABD planları hedefine hızla ulaşmış olacaktır.
Kendimize soralım;
Bunu mu istiyoruz?
Türkiye için İdlib mi daha büyük bir tehlikedir, yoksa Fırat'ın doğusundaki ABD'nin inşa ettiği yapılanma mı daha büyük bir tehlikedir?
İdlib'de Türkiye'nin Rusya ile giriştiği bilek güreşinde ABD'nin Türkiye'nin sırtını sıvazlaması ve cesaretlendirmeye çalışması, Fırat'ın doğusunda istediği gibi at koşturabilmek için olduğundan şüpheniz olmasın.
İdlib krizine masada hızlıca bir çözüm bulmak Türkiye için asıl tehdit olan PKK/YPG terör koridorunu engellemek için Türkiye'nin önündeki akıllıca tek seçenektir.
Aksi durumda ne İdlib'de istediklerimizi alabileceğiz, ne de Fırat'ın doğusunda bizim aleyhimize gelişen tehditlere dur diyebileceğiz. Günün sonunda elimizde, avucumuzda hiçbir şey kalmasın istemiyorsak o zaman bizim için asıl ve gerçek tehdit olan ABD'nin Fırat'ın doğusunda PKK/YPG piyonuyla yaptıklarına odaklanmamız gerekiyor.
Bunun için de Ankara'nın İdlib takıntısından ve inadından bir an önce vazgeçmesi, gerçek tehditlerle mücadele etmekte kararlılık göstermesi gerekiyor.
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023