İdrak etme seferberliği

Bugün çok farklı bir gün, anlayabilene.Bugün rahmetin, bereketin sağanak sağanak indiği bir gün, hissedebilene.Bugün cennet kokularının eşsiz bir şekilde hissedildiği bir gün, alabilene.Bugün meleklerin yeryüzünü kuşattığı bir gün, görebilene.Bugün Receb ayının en güzel günlerinden biri, bilene.Bugün Regaib Kandili, idrak edebilene.Evet, Allah her an bir oluş, bir tecelli halindedir. O isimleriyle, fiilleriyle, sıfatlarıyla ve Zâtıyla her an tecelli eder. Bu değişmez bir kanundur. Bu tecellileriyle Allah, seçtiği zamanı, mekanı veya varlığı emsallerinden farklı kılar. Yani Allah ayette buyrulduğu üzere "Dilediğini yaratır ve seçer."Tecelliye mazhar olmak seçilmişliğin en önemli göstergesidir.Dünya Rabbimizin yarattığı ve seçtiği mekandır. Ama dünyada bir mekan vardır ki; Rabbimizin tecellisiyle birlikte bütün mekanların gıpta ettiği bir mertebeye yükselmiştir.Hepinizin bildiği gibi o mekan Mekke'dir.Neden böyledir?Çünkü; insanların arasında da Rabbimizin en çok severek seçtiği, kendisine sevgili kıldığı, Alemlere Rahmet olarak gönderilen biricik Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) orada doğmuştur. Seçilenler ve sevilenlerin buluştuğu nokta; sevilen şehirde, en çok sevilen insan.Dikkat edin; Allah'ın yapılar içinde en çok sevdiği 'Kabe' de Mekke'dedir. Aslında dört duvardan oluşan ve dünyanın en basit yapılarından biri olan 'Kabe', Rabbimizin tecellisiyle 'Beytullah' olmuştur.Zamandan ve mekandan münezzeh olan Rabbimiz, insanı zamanla ve mekanla kayıtlı yaratmıştır. Ve bizim için, 'Sevdiğim insanı seveceksiniz, ona uyacaksınız. Sevdiğim mekanı seveceksiniz, ona koşacaksınız. Sevdiğim zamanları sevecek, kadrini bileceksiniz" özetiyle anlatabileceğimiz bir hayat rotası belirlemiştir.Yazımızın başına dönersek; demek ki Allah'ın seçtiği zaman dilimlerini bilmek ve idrak seviyesiyle onları değerlendirmek, seçilmiş varlık olan biz insanlar için bir 'hayat vazgeçilmezidir.'İşte gün bugündür.Fırsat ayağımıza gelmiştir.Allah'ın seçtiği ve özel tecellileriyle ziynetlendirdiği 'kurtuluş' zamanları gelip çatmıştır.Recep'le başlayıp, Şaban'la kıvam kazanacak ve Ramazan'la taçlanacak rahmet iklimi buram buram esmeye başlamıştır.Farkında mıyız?İşte hayatımızın en önemli sorusu.İnsan farkında olmak zorunda olan tek varlıktır. Onu üstün ve seçilmiş kılan da bu yönüdür. Ve insanlar arasındaki derece farkları da bu yönünün tezahürleriyle oluşur.O zaman yapılacak iş ortadadır.Bir an evvel 'farkında olma' seferberliği başlatmak zorundayız. İçinde bulunduğumuz Recep ayı bunun ilk adımı olabilir.Gündüzlerini oruçla, gecelerini tefekkür ve zikirle geçirdiğimiz her Recep günü 'farkında olmanın' yani 'idrak etmenin' bir adımı olacaktır.Bu adımlar Şaban'da da sürecek ve bir kıvam kazanacaktır.Ve Ramazan?Recep'te ve Şaban'da tutulan nafile oruçlar, 'oruç ayı' olan Ramazan'da çok anlam kazanacak. Recep ve Şaban'da oruç tutanlar, Ramazan'da kalplerine oruç tutturacaklar. Yani; idrak etme seferberliği zirveyi yaşayacak, taçlanacak.Ne diyelim; Allah bu seferberlikte hepimizin yardımcısı olsun.