İnsan, ihsan ettiği ölçüde ihsanlara mazhar olacaktır.
İnsan, sahip olduğu nimetleri hemcinsleri ile paylaştığı müddetçe "gök sofrasından" (Maide: 114) nasiplenecek ve payına düşeni alacaktır.
Paylaştıkça pay alacak, paylaşmaktan kaçındığı oranda payına düşenler azalacaktır.
Algısını, doğru ve isabetli algısını paylaşacak, alın terinin mahsulü olan helal kazancını paylaşacak, bilgisini ve basiretini paylaşacak, muhatabını doğruya ve hayra yönelten duygusunu paylaşacak, emeğini paylaşacak, varsa feyzini muhabbetini paylaşacak, sahip olduğu hasletlerini paylaşacak, iğnesini-ipliğini ve eğer varsa ilmini paylaşacak, kazancını paylaşacak, libasını ve lisanının paylaşacak, malını-mülkünü, parasını-pulunu paylaşacak?
İnsan paylaştığı nispette yarın pay sahibi olacak ve ihsan edilen nimetlerden pay alacaktır.
Her neyi paylaşmışsa bilecek ve kesin inanacak ki paylaştığı o şeyde asla azalma olmayacak tam aksine paylaştıkça artacaktır.
Tebessümü paylaştıkça daha mütebessim olacak, ilmini paylaştıkça daha alim olacak, malını paylaştıkça kat kat fazlasının yerine geldiğini görecek.
"De ki: Şüphesiz ki Rabbim, kullarından dilediğine rızkı bolca da verir, kısar da. Siz hayır için ne harcarsanız, Allah onun yerini doldurur. O, rızk verenlerin en hayırlısıdır." (Sebe: 39).
"Mallarını Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfu geniştir, O her şeyi bilendir." (Bakara: 261).
Her gün onlarca defa hem de namazın içinde iken; "Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru" (Bakara: 201) diyerek Yüce yaratıcıya yalvaran insan, etrafında her çeşit iyiliğin de mümessili olmak durumundadır.
İnsanlık, ihsan etme, ikram etme kültürünü, sahip olduğu imkanları yoksullarla paylaşma huyunu ve hasletini terk ettiği ve kaybettiği için "gök sofrasından" payına düşeni alamıyor ve dolayısıyla aç gözlülüğünün bir sonucu olarak dünyayı cehenneme çeviriyor.
"Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız. Hakikaten Allah çok bağışlayandır, pek esirgeyendir." (Nahl: 18).
İnsan, saymaya dahi güç yetiremeyeceği sonsuzluktaki nimetler, kısacık ömrü süresince tükenir endişesi ile etrafındakileri itip-kakarak ne kendi rahat ediyor ne de başkalarına rahat veriyor.
Sahip olduğu servetten ötürü şımaran, böbürlenen Karun'a, kavminin ilim ve basiret sahibi olanları ne demişlerdi:
"Kârûn, Mûsâ'nın kavminden idi. Onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki anahtarlarını güçlü, kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: "Şımarma! Bil ki Allah şımaranları sevmez. Ve Allah'ın sana bu vergisi içinde sen Âhıret evini ara ve Dünyadan nasîbini unutma da Allah'ın sana ihsan ettiği gibi ihsan et ve Yeryüzünde fesad arama, çünkü Allah müfsidleri sevmez." (Kasas: 76-77).
Sözünde sadık, vadinden asla dönmeyen Yüce Yaratıcın değişmez kanunlarına göre, ihsan eden ihsan görecektir.
"Allah'ın emirlerine karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar. Şüphesiz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı."
"Onlar gecenin pek az bir kısmında uyurlardı, Seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dilerlerdi."
"Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı." (Zariyat: 15-19).
İnsan, sahip olduğu nimetleri hemcinsleri ile paylaştığı müddetçe "gök sofrasından" (Maide: 114) nasiplenecek ve payına düşeni alacaktır.
Paylaştıkça pay alacak, paylaşmaktan kaçındığı oranda payına düşenler azalacaktır.
Algısını, doğru ve isabetli algısını paylaşacak, alın terinin mahsulü olan helal kazancını paylaşacak, bilgisini ve basiretini paylaşacak, muhatabını doğruya ve hayra yönelten duygusunu paylaşacak, emeğini paylaşacak, varsa feyzini muhabbetini paylaşacak, sahip olduğu hasletlerini paylaşacak, iğnesini-ipliğini ve eğer varsa ilmini paylaşacak, kazancını paylaşacak, libasını ve lisanının paylaşacak, malını-mülkünü, parasını-pulunu paylaşacak?
İnsan paylaştığı nispette yarın pay sahibi olacak ve ihsan edilen nimetlerden pay alacaktır.
Her neyi paylaşmışsa bilecek ve kesin inanacak ki paylaştığı o şeyde asla azalma olmayacak tam aksine paylaştıkça artacaktır.
Tebessümü paylaştıkça daha mütebessim olacak, ilmini paylaştıkça daha alim olacak, malını paylaştıkça kat kat fazlasının yerine geldiğini görecek.
"De ki: Şüphesiz ki Rabbim, kullarından dilediğine rızkı bolca da verir, kısar da. Siz hayır için ne harcarsanız, Allah onun yerini doldurur. O, rızk verenlerin en hayırlısıdır." (Sebe: 39).
"Mallarını Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfu geniştir, O her şeyi bilendir." (Bakara: 261).
Her gün onlarca defa hem de namazın içinde iken; "Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru" (Bakara: 201) diyerek Yüce yaratıcıya yalvaran insan, etrafında her çeşit iyiliğin de mümessili olmak durumundadır.
İnsanlık, ihsan etme, ikram etme kültürünü, sahip olduğu imkanları yoksullarla paylaşma huyunu ve hasletini terk ettiği ve kaybettiği için "gök sofrasından" payına düşeni alamıyor ve dolayısıyla aç gözlülüğünün bir sonucu olarak dünyayı cehenneme çeviriyor.
"Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız. Hakikaten Allah çok bağışlayandır, pek esirgeyendir." (Nahl: 18).
İnsan, saymaya dahi güç yetiremeyeceği sonsuzluktaki nimetler, kısacık ömrü süresince tükenir endişesi ile etrafındakileri itip-kakarak ne kendi rahat ediyor ne de başkalarına rahat veriyor.
Sahip olduğu servetten ötürü şımaran, böbürlenen Karun'a, kavminin ilim ve basiret sahibi olanları ne demişlerdi:
"Kârûn, Mûsâ'nın kavminden idi. Onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki anahtarlarını güçlü, kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: "Şımarma! Bil ki Allah şımaranları sevmez. Ve Allah'ın sana bu vergisi içinde sen Âhıret evini ara ve Dünyadan nasîbini unutma da Allah'ın sana ihsan ettiği gibi ihsan et ve Yeryüzünde fesad arama, çünkü Allah müfsidleri sevmez." (Kasas: 76-77).
Sözünde sadık, vadinden asla dönmeyen Yüce Yaratıcın değişmez kanunlarına göre, ihsan eden ihsan görecektir.
"Allah'ın emirlerine karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar. Şüphesiz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı."
"Onlar gecenin pek az bir kısmında uyurlardı, Seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dilerlerdi."
"Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı." (Zariyat: 15-19).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024