Yıllardır kapitalist ekonomi anlayışlarıyla işçi-işveren, üretici-tüketici, emekli-işçi ekseninde sınıflar çatıştırıldı. Bu çatışma insanlığa kan, gözyaşı, açlık ve sefaletten başka hiçbir şey getirmedi. Dünyanın en zengin %20 ile en fakir %20 arasındaki uçurum 1960'ta 1/20 iken bu oran GATT toplantıları, kapitalizmin hakimiyet alanını genişletmesi ile 2000'li yıllarda 1/75'e kadar tırmandı. Sınırlı kaynaklar, sınırsız ihtiyaçlar anlayışı dünya nüfusunun yüzde 45'inin günde 2 doların altında bir gelirle yaşamasına sebep oldu. Küresel sermaye ekosistemi tahrip etti, ozon tabakasını deldi. Bu vahşetin adına demokrasi dediler, insan hakları dediler. Oysa ortalıkta ne insan, ne de hak vardı.
Bu sistemde var olan sadece mutlu bir azınlığın doyumsuz ihtiraslarıydı Dün böylesine, bu anlattıklarımıza çok benzeyen karamsar bir tablodan, 7 düvelin işgal ettiği, onlarca savaştan çıkmış, bitap düşmüş bir Anadolu halkından güneş batmayan sömürü imparatorluğunu yıkan, Ehl-i Beyt soyundan bir kahraman çıkmıştı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk çıkmıştı.
Bütün çaresizlere umut ışığı olmuştu.
Ne hoş bir tevafuk ki, Allah bu millete, Atatürk'ün mağlup ettiği emperyalizmi hortlatan global güçleri bir kez daha darmadağın eden bir büyük lider daha gönderdi. Prof. Dr. Haydar Baş'ı gönderdi. Önce piyasaların kendi kendine dengeye geleceğini, arz ile talebin kendi kendine dengeleneceğini vaaz ederek var olan emek ve üretimi birkaç küçük mutlu azınlığa faiz sistemiyle aktaran "invisible hand"e yani "görünmez el"e görünür okkalı bir tokat vurdu. Piyasaların kendi kendine dengeye oturamayacağını kanıtladı.
Parayı maliyetli hale getirerek serbest dolaşımını engellemekle beraber sosyo-ekonomik sistemi adeta bir kast sistemine çevirenlerin, sadece ailesi zengin olanların kredi alabildiği bir krallık sistemini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anlayışı ve inancıyla, paranın özgürlüğünün ve sosyal adaletin sağlandığı müthiş bir denge sistemine dönüştürdü, feodal sistemden kapitalist sisteme evrilen monarşi diyebileceğimiz kapitalist ekonomiyi yıktı, attı.
Paraya getirdiği iki yeni tanımla yani paranın emek ve üretimin karşılığı olması ve paranın tahrik unsuru olması tanımıyla her insanın atıl kapasitesinin açığa çıkarılmasını sağlayarak her doğan insanın dünya nüfusu için bir tehdit değil, umut ışığı olduğunu gösterdi. Paranın birim zamanda oluşturduğu tüketim hızıyla üretim hızının nasıl dengeleneceğini, piyasada dolaşımda olması gereken para miktarını göstererek sürekli büyümenin ve tam istihdamın nasıl sağlanacağını açıkladı.
Kapitalizmin homo economicus'una karşı "insan gönüldür" tezini inşa ederek "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" diyen liberal sisteme ve onun biyolojik temeli olan güçlü olanın hayatta kaldığı doğal seleksiyona karşı, "Bir tek vatandaşının dahi burnunun kanamasına razı olmayan" gerçek özgürlüklerin yaşandığı insan için devlet anlayışını hayata geçiren Sosyal Devlet, Milli Devlet'i inşa etti.
Sonuç olarak bütün bunlarla insanların can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini doya doya yaşayabileceği bir sistemi yeryüzüne indiren, bireylerin ve toplumların başka birey ve toplumlara, namerdin merhametine muhtaç olmadan yaşayabileceği bir hayatı yeryüzüne indiren, karanlığı yırtıp insanlığı aydınlığa çıkaran bir tezi, Milli Ekonomi Modeli'ni dünya insanlığına armağan etti. 4 milyar nüfusun temsilcisi, BRICS ülkeleri İş Geliştirme Başkan Vekili'nin dediği gibi; "Türk milleti dünya halklarının emperyalizmi topraklarından kovmasını sağlayan iki büyük dâhisiyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Prof. Dr. Haydar Baş'la gurur duymalıdır."
- ‘Baş’ınız sağ olsun’ diyenlere… / 23.04.2020
- Uzay savaşları ve MEM / 30.12.2019
- İki büyük dâhiyle gurur duymalıyız / 13.12.2019
- Kocatepe’den Malazgirt’e / 30.08.2019
- Seçimin matematiksel bağıntılarını açıklıyorum / 30.03.2019
- Ehl-i Beyt’e tuzak kurmaya çalışan zavallılar / 17.01.2019
- Ey Türk gençliği var mısınız? / 06.01.2019
- Sahi niye soruyoruz ki… / 19.11.2018
- Peygamberimiz (s.a.v), teknik ve sosyal bilimler / 28.10.2018