Doğduğumuz günden beri izinde peşinde olduğum babam İsmet Demir'den (Terzi Baba) aldığımız terbiye ve istikamet neticesinde 1979 yılı Hacı Mustafa Hayri baba Hazretlerinin vefatından sonra çok muhterem merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın izi izimiz, yolu yolumuz oldu.
Hiç unutamam 7/8 yaşlarında idim. 1979 yılıydı. Trabzon'dan babam İsmet Demir ve arkadaşlarıyla kırmızı Ford minibüs ile Akçaabat'a tevhit okuyarak geldik. Ak Cami'de Hayri Baba Hazretlerinin cenaze namazı kılındı sonra Şehitlik tepesine defnedildi. 1980 ihtilalinden sonra 1981/1982 arası İstanbul Sultanbeyli'ye taşındık. Sultanbeyli köy eski Ankara asfaltı üzerinde futbol oynardık yollar bomboş çok nadir otomobil geçerdi. Babamın terzihanesine 'İcmal' dergisi gelirdi. Arada bir İlahiyatçı abimiz Haydar Bektaş gelirdi. Ben 11 yaşlarında vardım.
Hocam, Baki Bektaş hocam, Haydar Bektaş ve beraberlerinde birkaç kişi ile babamı ziyaret ettiler. Aydos dağına çıktık ve çok muhabbetli sohbetler yaptık. Daha sonraları küçük beyaz renkte Makalat kitabı geldi bize.
Yıllar sonra ben Azerbaycan'a gittim. Osman Baş ve M. Hayri Baş ile beraber Azerbaycan'da beraber okuduk. Benim Bakü'deki düğünümden sonra Hocamla babam Bakü'de görüştüler. Hocamla o zaman yakınlaştık. Biz o gün bugündür hocamın yolundan asla bir milim dahi oynamadık. Gerçi az oynaklara, dansözlere rastlamadık değil.
Bakü devlet üniversitesinde hocam ders verdiğinde başka fakültelerden öğrenciler hatta başka üniversitelerden insanlar hocamın dersine girerlerdi. Azerbaycanlılar Hocamı çok sevdiler. Kendilerinden bildiler. Hocamın vefatı ile Azerbaycan'ın civar şehirlerinde dahi camiler Ehl-i Beytin büyük hizmetkârı Haydar Baş hoca vefat etti onun niçin vahşet namazı kılın diye anonslar yapıldı. Hocamda Azerbaycanı çok severdi ben de Azerbaycan Türk'üyüm derdi.
Hocam çok merhametli, çok vefalı ve dost canlısı bir insandı. İnsanlara yardım etmeyi, düşene sahip çıkarak ayağa kaldırmayı severdi. İnsanlar hocamın yanında istediği kadar yanıltıcı, aldatıcı sözler konuşsalar da hocam onları idare ederdi. Hocam derdi ki: 'Benim gönlümde her evladımın bir koltuğu var ben dövsem de kovsam da o koltuk oradan gitmez ta ki imandan ayrılana kadar.' Herkesi kucaklardı. O kimsenin yoldan çıkmasını istemezdi. İnsanlarla uğraşmak çok zordur. İdare etmek çok zordur.
Haydar Hoca koskoca bir çınardı. O çınarın altında yüzbinlerce fidan yatar, korunur ve serinlenirdi. Haydar Hoca gitti şimdi o fidanlar yüzbinlerce çınar oldular. Türk ve İslam dünyasına gölge, sığınak olacaklar.
Hocamız, hayatı boyunca milletini ve İslam âlemini irşad ve ikaz etti. Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün, milli bütünlüğümüz de dini bütünlüğümüzün teminatıdır dedi ve kitabını da yazdı. Birlik ve beraberliği Türk-Kürt kardeştir, Şii-Sünni-Alevi hepimiz Müslümanız, kardeşiz ve bu milletin sağı da solu da birdir, kardeştir diyerek her fırsat milletine aşılamaya gayret etti. FETÖ tehlikesini Türkiye'de ilk gören ve devleti ve milleti uyaran oydu. Vatanımızı bölmek isteyen zümrelere karşı memleketin her köşesinde 'Atatürk Vatandır' sempozyumları düzenledi ve "Hoş Geldin Atatürk" eseri ile adeta Atamızı yeniden keşfetti.
Küresel esareti sonsuza kadar ortadan kaldıracak olan Sosyal Devlet Milli Devlet tezini ortaya koydu. İktisadi esareti bitiren Milli Para ve Milli Paralarla Ticaret projelerini ortaya koydu. Adeta Milli Ekonomi Modeli ile çağı değiştirdi. Onu tanıyan herkes ben Müslümanım Türk'üm derdi. Nitekim Moskova'da Duma'da Türk düşmanlığı ile bilinen LDP genel başkanı Jirinovski hocamı tanıdıktan sonra "Ne mutlu Türk'üm diyene" dedi. Buna Moskova'da bizzat şahit oldum… Ehl-i Beyt Külliyatı ile yüz yıllardır birbirlerine kalplerini kapatan Şii ve Sünni dünyasının gönlünü gözünü açarak herkesi kardeş yaptı. Yazdığı sayısız eserlerini Türk-İslam âlemine eşsiz bir kılavuz ve emanet bıraktı.
Hocamız gençleri çok severdi, onlarla istişare eder, dinler ve önlerini açardı. O gençlerden biri de Hocamızın evladı Hüseyin Baş Bey'dir. Partimizin telekonferans yoluyla online gerçekleştirilen MYK toplantısında yapılan oylamada BTP'nin yeni genel başkanı Hukukçu Hüseyin Baş Bey olmuştur. Kendisi tebrik eder ve bu kutulu vazifede başarılar dilerim. Her daim onun yanında ve emrinde mücadelemize devam ederek, Allah'ın izniyle bu kutlu davayı son menzile kadar taşıyacağız.
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020