İmam Ali (a.s.), Ebu Tâlib ile Fâtıma bint-i Esed' in evlatlarındandır. O Ehl-i Beyt' tendir ve ilk imamdır. Onun vasıflarını saymakla bitiremeyiz. O, putlara yüzünü hiç dönmediği için adı anıldığında "kerremallahü veche" deriz. Peygamberimizin (s.a.a.) "kardeşim" dediği bu sevilmiş ve seçilmiş insanın doğumu da mucizevî bir şekilde olmuştur.İbn-i Ga'neb bu olayı şöyle anlatıyor: "Abdulmuttalib' in oğlu Abbas ve diğer birkaç kişiyle Kâbe'nin tam karşısında sohbet ediyorduk. Esed kızı Fatıma'nın Kâbe'ye doğru geldiğini gördük. Kâbe'nin karşısında durup şöyle dedi: 'Ya Rabbi! Sana, peygamberlerine ve onların kitaplarına inanıyorum. Ceddim İbrahim'in hak ve söylediklerinin de doğru olduğuna şahadet ederim. Bu evi Senin emrinle inşa etti. O'nun ve karnımda taşıdığım şu bebeğin aşkına. Şu doğumu bana kolaylaştır!" Bu sırada hepimizi hayretler içinde bırakan bir şey oldu. Hepimizin gözleri önünde Kâbe'nin duvarı yıkıldı. Ve o değerli kadın adımını atıp içeri girdi. Sonra da duvar bitişip eski haline geldi. Gözlerimize inanamıyorduk. İlk şaşkınlığımızı atlatınca, hepimiz telaşla yerimizden fırlayıp Kâbe'nin kapısına koştuk ama kapı bir türlü açılmıyordu. İşin içinde Kâbe'nin Rabbinin bir hikmeti olduğunu anladık. Dört gün sonra o yüce hanım, kucağında gururla tuttuğu nur topu gibi bir bebekle Kâbe' den çıktı? 'Gaipten gelen bir ses bu bebeğin adını Ali koymamı istedi' dedi." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s. 184-185). İşte velayetin şahı İmam Ali böyle mucizevî bir şekilde dünyaya gelmiştir. Doğumundan son nefesine dek Cenab-ı Hakk'ın koruması altında olan İmam Ali (k.v.) Efendimize, tıpkı kendisi gibi tertemiz olan Peygamber kızı Fatımatü'z-Zehra Annemiz eş olmuştur. Resûllullah'ın (s.a.a.) soyunu devam ettirecek olan işte bu iki kutlu insandır.Esasen Hz. Fâtıma Annemizin doğumu da mucizelerle doludur. Hz. Hatice doğumu yaklaştığında komşularını ve Hâşimoğullarının kadınlarını yardıma çağırsa da onlar bu çağrıya kulak asmamıştır. Fakat Cenab-ı Hakk, Habibullah'ın (s..a.a) biricik eşi olan Hz. Hatice'yi yalnız bırakmamıştır. "Ey Hatice! Üzülme, biz Rabbin tarafından sana gönderilmiş elçileriz. Biz senin kardeşleriniz. Ben Sare, bu da Mezahim kızı Asiye'dir. O senin cennetteki arkadaşındır. Bu da İmran kızı Meryem'dir. Bu ise, Musa b. İmran'ın (a.s.) kızkardeşi Gülsüm'dür. Senin doğum esnasında çekeceğin zorlukları hafifletmek için Allah bizi sana gönderdi." Böylece Hz. Hatice'nin biri sağında, biri solunda, biri önünde, biri de arkasında oturdu. Derken temiz ve pak olarak cennet gülü Hz. Fâtıma doğdu.Hatice diyor ki: "Böylece Fâtıma dünyaya geldi ve secde halinde yere düştü ama parmağını göğe doğru kaldırmıştı." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fâtıma, s.33-34).Ayrıca Hz. Fâtıma'nın, şahadet getirdiği ve yukarıda bahsi geçen dört büyük kadını selamladığı da rivayet ediliyor.İşte iki kutlu insan ve işte iki mucizevî doğum! Rabbim şefaatlerinden ayırmasın?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Merve Aydın / diğer yazıları
- Ağlanacak olana ağlayalım / 25.10.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015