(dünden devam…)
İnsan yaşantısı boyunca bu üç halden başka bir halde olamayacağına göre, buradaki nükte hayatımızın her anını zikirle geçirmemizin gerekliliğidir.
Ruhu'l-Beyan tefsiri bu gerçeği şöyle ifade eder: "Allah-ü Teâlâ'nın zikrine devam ediniz, murakabesini muhafaza ediniz ve her halde dua ve münacaatta bulununuz. Hatta kılınç çalarken ve düşmanla çarpışırken de. Nitekim diğer âyet-i kerime'de Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Düşmanla karşılaştığınızda onu durdurunuz, yakalayınız ve Allah'ı çok zikrediniz ki felah bulasınız." (Ruhu'l-Beyan, c.12, s.486).
Netice olarak, anlaşılan şudur ki; zikrin belli bir şekli yoktur. Her zaman, her halde ve her şart altında yapılabilir. Bu yalnız zikrullah ibadetine mahsus bir haldir. Kur'an-ı Kerim zikrin miktarını 'kesira-çok çok' ifadesiyle anlatıyor. Bu ifade bize zikrullaha bir sınır konulamayacağını göstermektedir.
Kul, takati, gücü kuvveti elverdiği kadar zikretmelidir. Çünkü her ibadete bir sınır konduğu halde, zikre hiçbir sınır çizilmemiştir. Zikir için ne belli bir zaman, ne de belli bir mekan kaydı yoktur. Her zaman ve her yerde zikir yapılabilir. Hiçbir şart zikre engel teşkil edemez. Çünkü her zaman ve her yerde hazır, nazır olan, Cenab-ı Hak'tır. O her yerdedir. O'na ne bir zaman, ne de bir mekan tayin edilebilir. O halde zamanın zamanı, mekanın mekanı olan Cenab-ı Hakk'ı zikretmenin de yeri, zamanı olmaz. Her yerde ve her halde yapılabilir.
Zikrullah, yüce mertebesi, insan üzerindeki müsbet tesiri, Allah katındaki değeriyle bütün ibadetlerin üzerinde bir yere sahiptir. Zaman ve mekanla kayıtlanamayan kulun Allah'la her an murakabe halinde olmasını temin eden bu büyük nimet, Cenab-ı Hakk'ın kullarına bir lütfudur.
Allah'ı zikir, taatlerin efdalidir. Çünkü zikrin sevabı Allah'ın kulunu zikretmesidir. Nitekim bunun delili, "Siz Beni zikrediniz ki, Ben de sizi zikredeyim" (Bakara: 2/152) âyetidir. Diğer bir delili de şu hadis-i kudsîdir: "Kulum Beni zikrettikçe, Ben onunla beraberim." (Buhari: K. Tevhid, B: 15; Müslim: K. Zikr, B: 21; Ibn-i Mace: K. Edeb. B: 53).
Sabit-i Benani, "Rabbimin beni ne zaman zikrettiğini ben bilirim" dedi. Halk başına toplandı ve "Bunu nasıl bilebilirsin?" dediler. O, "Kolay bir şeydir. Ne zaman ben Rabbimi zikredersem, Rabbim de beni zikreder" dedi. (İhya, c.1, s.485).
Kurtubi, bu âyetin tefsirinde, "Zikir unutmanın zıddıdır. Cenab-ı Hak Beni İsrail'e âyet-i kerimesiyle, 'Size verdiğim nimetleri yâd edin' (Bakara: 2/47) buyurduğu halde, Ümmet-i Muhammed ise nimeti veren Zat-ı Bâkî'yi zikre davet etmekle şereflendirmiştir" demektedir. (Kurtubi Tefsiri, c.1, s.331).
Rabbü'l-Âlemin'in kulunu zikretmesi, kul için bir af ve mağfiret sebebidir ki, bu en büyük şeref ve fazilettir. İnsanın iç âlemine zikir kadar tesir eden hiçbir şeyin olamayacağı fıtrî bir hakikattir. İnsan zikrullaha devam ettiği müddetçe şeytanî ve nefsanî vesveselerden uzak olur, huzur ve sükun bulur. Böyle bir kimselerin yanında Allah anıldığında kalbi korkuyla ve heybetle titrer. "Gerçek müminler o kimselerdir ki, Allah (cc) zikredildiği zaman kalpleri korkarak ürperir, onlara âyetleri okundugu zaman imanlarını arttırır. Ve onlar yalnız Rablerine tevekkül ederler." (Enfâl: 8/2)."
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020