İmam Muhammed Bakır’ın (a.s.) kardeşleri
Takvası ve ilmi ile en meşhur olan kardeşi Zeyd b. Ali’dir (a.s.)
10.09.2023 18:38:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Takvası ve ilmi ile en meşhur olan kardeşi Zeyd b. Ali'dir (a.s.).
Şehit edilecek olan oğlu Zeyd, Emevi hükümdarlarının yanlışlarına karşı ciddi mücadeleler vermiştir. İmam Seccad (a.s.), hayatta iken, onun nasıl öleceğini haber vermiştir.
Zeyd bin Ali'nin (a.s.) faziletlerinden bazıları şöyledir: Şeyh Müfid şöyle der:
"Zeyd, İmam Seccad'ın (a.s.), İmam Bâkır (a.s.) dışındaki bütün evlatlarından üstün ve ileridedir. Son derece dindar, takvalı, âbid, fakih, bağışlayıcı ve cesurdu. İnsanları iyiliğe çağırır, kötülükten men ederdi."
Hasan b. Muhammed, Ebi'l-Cârud'dan rivayet etmektedir:
"Medine'ye geldiğinde rastladığım her kime Zeyd b. Ali'nin nasıl bir insan olduğunu sorduysam; 'O daima Kur'an ile birlikte olan ve O'ndan hiç ayrılmayan bir insandır' dediler."
Hişam b. Hişam diyor ki:
"Hâlid b. Safvan bana hep Zeyd b. Ali'den hadis naklederdi. Ona Zeyd'i nerede gördüğünü sordum. 'Şam yakınlarında Resafe adında bir köyde gördüm' dedi.
'Peki, nasıl bir insandı?' diye sordum. 'Tanıdığım gibi bir insandı, Allah korkusundan o kadar çok ağlardı ki, gözünün suyu burnunun suyuna karışırdı' dedi."
Zeyd b. Ali, zamanın halifesine karşı gösterdiği kahramanca kıyamı nedeniyle ceddi İmam Hüseyin'e (a.s.) benzetilmiş ve hakkında imamet iddiasında bulunanlar olmuştur.
Şeyh Müfid şöyle rivayet etmektedir:
"Ehl-i Beyt sevenlerinden bir grup onun imam olduğuna inanıyorlardı. Bunun sebebi ise Zeyd'in kılıç çekerek kıyam edip, Müslümanları, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) oğullarından layık bir insanı izlemeye davet etmesi idi.
Müslümanlar bu insanın imam olduğunu zannediyorlardı. Oysa ki o Zeyd, kardeşi Muhammed Bâkır'ın (a.s.) imam olduğuna inanıyor ve onun vefatı sırasında vasiyet ederken oğlu Câfer Sâdık'ı (a.s.) imam olarak vasiyet ettiğini biliyor ve onun imam olduğuna inanıyordu."
Zeyd b. Ali (a.s.), ceddi İmam Hüseyin'in (a.s.) intikamını almak için kıyam etmiştir. Ancak, kıyamın bir diğer nedeni de, Hişam'ın ona karşı olan tavrıdır.
"Zeyd, Şam'a halife Hişam b. Abdülmelik ile görüşmeye gitti. Hişam, Zeyd'in gelmesi onuruna Şam halkının ileri gelenlerini meclisinde topladı. Ama Zeyd'in kendisine yakın oturmaması için halkın çok sıkı oturmalarını emretti.
Bu mecliste Zeyd, Hişam'a dedi ki: 'Allah, kulları arasında Allah'tan çekinmeyi öğütleyenden daha üstün ve Allah'tan çekinmeyi öğütlemeyenden daha alçak bir kimse bulunamaz. Ve ben sana, ey mü'minlerin emiri, Allah'tan korkup O'ndan sakınmayı öğütlerim, Allah'tan kork' dedi.
Hişam: 'Sen, kendini halife olmaya daha layık görüyorsun ve onu arzuluyorsun, sen bir cariye çocuğundan başka bir şey değilsin.'
Zeyd: 'Ben, Allah'ın indinde bir Peygamberden daha üstün birini tanımıyorum. O da bir cariye oğlu idi. Eğer cariye oğlu olmak bir eksiklik ise o peygamber olamazdı. Maksadım İbrahim (a.s.) oğlu İsmail'dir (a.s.).
Ey Hişam, Allah indinde peygamberlik mi daha üstündür yoksa halifelik mi? Ayrıca dedesi Resûlullah (s.a.v.) ve Ali b. Tâlib (a.s.) olan bir kimse nasıl küçümsenebilir?'
Hişam, mahcub olarak kalkıp meclisten ayrılırken, özel müşavirine, 'Bu adam bir gece bile Şam'da kalmamalı' diye talimat verdi.
Zeyd de meclisten ayrılırken, 'Kılıçtan korkan alçakça yaşamaya mahkum olmalıdır' diyordu.
Zeyd, Şam'dan ayrılarak Kûfe'ye gitti. Kûfeliler, etrafında toplanıp savaşmak için kendisine biat ettiler. Kıyam etti, ama Kûfeliler daha önce yaptıkları gibi kalleşlik ederek kendisini yalnız bıraktılar.
Zeyd b. Ali (a.s.) yakalanarak darağacına asıldı. Onu tek kişi bile savunmadı, ne kılıcı ile ne de dili ile..."
İmam Bâkır'ın (a.s.) diğer kardeşleri Abdullah b. Ali b. Hüseyin (a.s.), Ömer b. Ali b. Hüseyin (a.s.), Hüseyin b. Ali'dir.
Abdullah b. Ali b. Hüseyin (a.s.), Resûlullah (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.) hakkında ayrı ayrı verilen sadakaların ve yardımların mütevellisi idi.
İbrahim b. Muhammed, Abdullah b. Ali'den şu hadisi nakleder:
"Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Cimri Benim adım anıldığında Bana salavât göndermeyendir."
İmam Bâkır'ın (a.s.) bir diğer kardeşi ise Ömer b. Ali'dir. O da Resûlullah (s.a.v.) ve İmam Ali adına verilen sadaka ve hayratın mütevellisi idi.
Harb Tahan, Hasan b. Sâlih'in koruması olan Said'den rivayet etmektedir:
"Hasan b. Sâlih'in takvasını görünce dünyada bu adamdan çok Allah'tan korkan birisinin olabileceğini düşünmüyordum.
Ama Sâlih ile Medine'ye geldiğimizde Hüseyin b. Ali b. Hüseyin'i tanıdım. Baktım ki, bu adam Allah'tan daha çok korkuyor. Sanki ateşe atılmış ve ateşten yeni çıkmış gibi korkuyordu.
Yahya b. Süleyman, Hüseyin b. Ali b. Hüseyin'den şu rivayeti nakletmektedir:
"İbrahim b. Hişam Mahzumî, Medine'de, Ben-i Ümeyye valisi idi. Her gün minbere çıkarak Ali b. Tâlib'e küfrederdi. Çok kalabalık olan bir Cuma günü minberin dibinde zorla bir yer buldum kendime.
Minbere yaslanıp dururken, uyuyakalmışım. Rüyamda Resûlullah'ın (s.a.v.) mezar-ı şerifi açılarak içinden beyaz giysiler içinde bir adam çıkageldi. Bana, "Ey Ebâ Abdullah! Bu adamın sözleri seni rahatsız etmiyor mu?' dedi.
'Hem de çok rahatsız oluyorum' dedim. 'O zaman gözlerini aç da bu adamın başına gelenleri gör' dedi.
O anda uykudan uyandım. İbrahim her zamanki gibi İmam Ali'nin (a.s.) adını anarak küfretmeye başlayınca, minberin üstünden tepe üstü aşağıya düştü ve hemen oracıkta öldü." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
Şehit edilecek olan oğlu Zeyd, Emevi hükümdarlarının yanlışlarına karşı ciddi mücadeleler vermiştir. İmam Seccad (a.s.), hayatta iken, onun nasıl öleceğini haber vermiştir.
Zeyd bin Ali'nin (a.s.) faziletlerinden bazıları şöyledir: Şeyh Müfid şöyle der:
"Zeyd, İmam Seccad'ın (a.s.), İmam Bâkır (a.s.) dışındaki bütün evlatlarından üstün ve ileridedir. Son derece dindar, takvalı, âbid, fakih, bağışlayıcı ve cesurdu. İnsanları iyiliğe çağırır, kötülükten men ederdi."
Hasan b. Muhammed, Ebi'l-Cârud'dan rivayet etmektedir:
"Medine'ye geldiğinde rastladığım her kime Zeyd b. Ali'nin nasıl bir insan olduğunu sorduysam; 'O daima Kur'an ile birlikte olan ve O'ndan hiç ayrılmayan bir insandır' dediler."
Hişam b. Hişam diyor ki:
"Hâlid b. Safvan bana hep Zeyd b. Ali'den hadis naklederdi. Ona Zeyd'i nerede gördüğünü sordum. 'Şam yakınlarında Resafe adında bir köyde gördüm' dedi.
'Peki, nasıl bir insandı?' diye sordum. 'Tanıdığım gibi bir insandı, Allah korkusundan o kadar çok ağlardı ki, gözünün suyu burnunun suyuna karışırdı' dedi."
Zeyd b. Ali, zamanın halifesine karşı gösterdiği kahramanca kıyamı nedeniyle ceddi İmam Hüseyin'e (a.s.) benzetilmiş ve hakkında imamet iddiasında bulunanlar olmuştur.
Şeyh Müfid şöyle rivayet etmektedir:
"Ehl-i Beyt sevenlerinden bir grup onun imam olduğuna inanıyorlardı. Bunun sebebi ise Zeyd'in kılıç çekerek kıyam edip, Müslümanları, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) oğullarından layık bir insanı izlemeye davet etmesi idi.
Müslümanlar bu insanın imam olduğunu zannediyorlardı. Oysa ki o Zeyd, kardeşi Muhammed Bâkır'ın (a.s.) imam olduğuna inanıyor ve onun vefatı sırasında vasiyet ederken oğlu Câfer Sâdık'ı (a.s.) imam olarak vasiyet ettiğini biliyor ve onun imam olduğuna inanıyordu."
Zeyd b. Ali (a.s.), ceddi İmam Hüseyin'in (a.s.) intikamını almak için kıyam etmiştir. Ancak, kıyamın bir diğer nedeni de, Hişam'ın ona karşı olan tavrıdır.
"Zeyd, Şam'a halife Hişam b. Abdülmelik ile görüşmeye gitti. Hişam, Zeyd'in gelmesi onuruna Şam halkının ileri gelenlerini meclisinde topladı. Ama Zeyd'in kendisine yakın oturmaması için halkın çok sıkı oturmalarını emretti.
Bu mecliste Zeyd, Hişam'a dedi ki: 'Allah, kulları arasında Allah'tan çekinmeyi öğütleyenden daha üstün ve Allah'tan çekinmeyi öğütlemeyenden daha alçak bir kimse bulunamaz. Ve ben sana, ey mü'minlerin emiri, Allah'tan korkup O'ndan sakınmayı öğütlerim, Allah'tan kork' dedi.
Hişam: 'Sen, kendini halife olmaya daha layık görüyorsun ve onu arzuluyorsun, sen bir cariye çocuğundan başka bir şey değilsin.'
Zeyd: 'Ben, Allah'ın indinde bir Peygamberden daha üstün birini tanımıyorum. O da bir cariye oğlu idi. Eğer cariye oğlu olmak bir eksiklik ise o peygamber olamazdı. Maksadım İbrahim (a.s.) oğlu İsmail'dir (a.s.).
Ey Hişam, Allah indinde peygamberlik mi daha üstündür yoksa halifelik mi? Ayrıca dedesi Resûlullah (s.a.v.) ve Ali b. Tâlib (a.s.) olan bir kimse nasıl küçümsenebilir?'
Hişam, mahcub olarak kalkıp meclisten ayrılırken, özel müşavirine, 'Bu adam bir gece bile Şam'da kalmamalı' diye talimat verdi.
Zeyd de meclisten ayrılırken, 'Kılıçtan korkan alçakça yaşamaya mahkum olmalıdır' diyordu.
Zeyd, Şam'dan ayrılarak Kûfe'ye gitti. Kûfeliler, etrafında toplanıp savaşmak için kendisine biat ettiler. Kıyam etti, ama Kûfeliler daha önce yaptıkları gibi kalleşlik ederek kendisini yalnız bıraktılar.
Zeyd b. Ali (a.s.) yakalanarak darağacına asıldı. Onu tek kişi bile savunmadı, ne kılıcı ile ne de dili ile..."
İmam Bâkır'ın (a.s.) diğer kardeşleri Abdullah b. Ali b. Hüseyin (a.s.), Ömer b. Ali b. Hüseyin (a.s.), Hüseyin b. Ali'dir.
Abdullah b. Ali b. Hüseyin (a.s.), Resûlullah (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.) hakkında ayrı ayrı verilen sadakaların ve yardımların mütevellisi idi.
İbrahim b. Muhammed, Abdullah b. Ali'den şu hadisi nakleder:
"Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Cimri Benim adım anıldığında Bana salavât göndermeyendir."
İmam Bâkır'ın (a.s.) bir diğer kardeşi ise Ömer b. Ali'dir. O da Resûlullah (s.a.v.) ve İmam Ali adına verilen sadaka ve hayratın mütevellisi idi.
Harb Tahan, Hasan b. Sâlih'in koruması olan Said'den rivayet etmektedir:
"Hasan b. Sâlih'in takvasını görünce dünyada bu adamdan çok Allah'tan korkan birisinin olabileceğini düşünmüyordum.
Ama Sâlih ile Medine'ye geldiğimizde Hüseyin b. Ali b. Hüseyin'i tanıdım. Baktım ki, bu adam Allah'tan daha çok korkuyor. Sanki ateşe atılmış ve ateşten yeni çıkmış gibi korkuyordu.
Yahya b. Süleyman, Hüseyin b. Ali b. Hüseyin'den şu rivayeti nakletmektedir:
"İbrahim b. Hişam Mahzumî, Medine'de, Ben-i Ümeyye valisi idi. Her gün minbere çıkarak Ali b. Tâlib'e küfrederdi. Çok kalabalık olan bir Cuma günü minberin dibinde zorla bir yer buldum kendime.
Minbere yaslanıp dururken, uyuyakalmışım. Rüyamda Resûlullah'ın (s.a.v.) mezar-ı şerifi açılarak içinden beyaz giysiler içinde bir adam çıkageldi. Bana, "Ey Ebâ Abdullah! Bu adamın sözleri seni rahatsız etmiyor mu?' dedi.
'Hem de çok rahatsız oluyorum' dedim. 'O zaman gözlerini aç da bu adamın başına gelenleri gör' dedi.
O anda uykudan uyandım. İbrahim her zamanki gibi İmam Ali'nin (a.s.) adını anarak küfretmeye başlayınca, minberin üstünden tepe üstü aşağıya düştü ve hemen oracıkta öldü." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.