İmam Rıza’ya sorular ve cevapları
İmam Rıza’ya (a.s.) dedim ki: ‘Ey Resulullah’ın oğlu! Allah-u Teala yaratıkların hepsini bir şekilde değil de neden çeşitli şekillerde yaratmıştır?
04.03.2024 18:33:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Muhammed bin İbrahim-i Talikanî Ali bin Fazzal'dan, o da babasından şöyle naklediyor:
"İmam Rıza'ya (a.s.) dedim ki: 'Ey Resulullah'ın oğlu! Allah-u Teala yaratıkların hepsini bir şekilde değil de neden çeşitli şekillerde yaratmıştır?'
İmam (a.s.), cevaben şöyle buyurdular: Allah'ın güçsüz olduğunun düşünülmemesi, inkârcının aklına gelebilecek herhangi bir varlığın şeklinde Allah'ın bir mahluk yaratmış olduğunun bilinmesi ve hiç kimsenin, 'Acaba Allah-u Teala şu veya bu şekilde bir varlık yaratmaya kadir midir?' diyememesi ve yaratıkları arasında onun bir benzerini görebilmesi ve Allah'ın yaratmış olduğu her çeşit mahlûklarına bakmasıyla onun her şeye kadir olduğunun bilinmesi içindir."
Ahmed bin Ziyad-i Hemedanî, metindeki senetle Abdusselam bin Sâlih-i Herevî'den şöyle naklediyor: "İmam Rıza'ya (a.s.) dedim ki; 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Allah, Hz. Nuh (a.s.) zamanında dünyanın tamamını neden sularla kapladı; oysa onların içerisinde çocuk ve günahsız insanlar da vardı?'
İmam Rıza (a.s.) cevaben şöyle buyurdular: Onların içerisinde çocuk yoktu. Çünkü Allah-u Teala, kırk yıl Nuh kavminin erkeklerinin sulbünü, kadınlarının ise rahimlerini kısır etti ve böylece nesilleri kesildi.
Daha sonra içlerinde çocuk olmadığı bir halde suda boğularak helak oldular. Allah suçsuz olanı, suçlunun suçundan dolayı helak etmez. Nuh'un (a.s.) kavminden bâki kalan diğer kimselere gelince; onların bir kısmı Allah nebisini yalanladıklarından dolayı, diğer kısmı ise onların yaptıklarına râzı olduklarından dolayı boğularak helak oldular. Bir işi yapmadığı halde o işin yapılmasına rızayet gösteren kimse, o işi yapmış gibidir."
Babam (r.a.) metindeki senetle Hasan bin Ali el-Veşşâ'dan, o da İmam Rıza'dan (a.s.), o da babası İmam Mûsa Kâzım'dan (a.s.), o da babası İmam Sâdık'tan (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Allah-u Teala Nuh'a şöyle buyurdu: 'Ey Nuh! O senin ailenden değildir.' Çünkü Hz. Nuh'un oğlu ona muhalif idi. Allah-u Teala Nuh'a (a.s.) uyan herkesi onun ailesinden saymıştır."
Râvi şöyle diyor: "İmam Rıza (a.s.), benden, 'Muhalifler, Nuh'un oğlu hakkında inen bu ayeti nasıl okuyorlar?' diye sordu. Ben de cevaben şöyle dedim: 'Halk onu iki şekilde okuyor; İnnehu amelun gayr-u sâlihin ve İnnehu amelu gayr-i sâlihin.'
İmam şöyle buyurdu: Yalan söylüyorlar! O, Nuh'un oğlu idi ancak Allah-u Teala onu, babasıyla muhalefet edince ehlinden dışladı."
Ahmed bin Ziyad el-Hemedanî, metinde zikredilmiş senetle İmam Rıza'dan (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Babamın, babasından şöyle bir hadis naklettiğini duydum: Allah-u Teala İbrahim'i (a.s.) Kendine halil (dost) olarak seçti. Çünkü o, hiç kimsenin ihtiyacını karşılamadan geri çevirmez, Allah'tan başka da hiç kimseden bir şey istemezdi."
Muzaffer bin Câfer metindeki senetle Hasan bin Ali el-Veşşâ'dan, o da İmam Rıza'dan (a.s.) şöyle dediğini naklediyor:
"İsrailoğulları dönemindeki hükümet kuralına göre; eğer bir kimse hırsızlık yapmış olsaydı o şahıs, mal sahibine köle olarak verilirdi.
Yûsuf (a.s.) halasının yanında idi; kendisi de henüz küçüktü. Halası onu çok severdi. İshak'ın (a.s.) bir kuşağı vardı, onu oğlu Yâkub'a vermişti. Kuşak ise İshak'ın (a.s.) kızı olan Yûsuf'un halasının yanında idi.
Yâkub (a.s.), Yûsuf'u halasının yanından almak istiyordu. Halası ise bu duruma çok üzülmüştü. Bunun üzerine şöyle dedi: 'Şimdi bırak benim yanımda kalsın, sonra onu kendim sana gönderirim.'
Daha sonra Yûsuf'u, kuşağı elbisesinin altından onun beline bağlıyarak babasının yanına gönderdi. Yûsuf (a.s.), babasının yanına vardığında halası gelerek kuşağın çalındığını söyledi.
Yûsuf'un (a.s.) üzerini arayarak belinde buldu. İşte bu yüzden Yûsuf'un (a.s.) kardeşleri, Yûsuf (a.s.) su tasını kardeşi Bünyamin'in yükünün içerisinde sakladığında şöyle demişlerdi: 'Eğer (bu) çalmışsa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı.'
Yûsuf (a.s.) onlara: 'Yükünde bulunanın cezası nedir?' diye sordu. Dediler ki: 'Bunun cezası, onun kendisidir (malını çaldığı adama köle olmasıdır).'
Nitekim onlar arasında süregelen gelenek böyle idi. 'Böylece (Yûsuf) kardeşinin kabından önce onların kaplarını (yoklamaya) başladı, sonra da onu kardeşinin kabından çıkardı.' İşte bundan dolayıdır ki, kardeşleri şöyle dediler: 'Bu hırsızlık ettiyse, daha önce kardeşi de hırsızlık etmiştir.' Amaçları kuşaktı. Yûsuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve onlara açıklamadı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
"İmam Rıza'ya (a.s.) dedim ki: 'Ey Resulullah'ın oğlu! Allah-u Teala yaratıkların hepsini bir şekilde değil de neden çeşitli şekillerde yaratmıştır?'
İmam (a.s.), cevaben şöyle buyurdular: Allah'ın güçsüz olduğunun düşünülmemesi, inkârcının aklına gelebilecek herhangi bir varlığın şeklinde Allah'ın bir mahluk yaratmış olduğunun bilinmesi ve hiç kimsenin, 'Acaba Allah-u Teala şu veya bu şekilde bir varlık yaratmaya kadir midir?' diyememesi ve yaratıkları arasında onun bir benzerini görebilmesi ve Allah'ın yaratmış olduğu her çeşit mahlûklarına bakmasıyla onun her şeye kadir olduğunun bilinmesi içindir."
Ahmed bin Ziyad-i Hemedanî, metindeki senetle Abdusselam bin Sâlih-i Herevî'den şöyle naklediyor: "İmam Rıza'ya (a.s.) dedim ki; 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Allah, Hz. Nuh (a.s.) zamanında dünyanın tamamını neden sularla kapladı; oysa onların içerisinde çocuk ve günahsız insanlar da vardı?'
İmam Rıza (a.s.) cevaben şöyle buyurdular: Onların içerisinde çocuk yoktu. Çünkü Allah-u Teala, kırk yıl Nuh kavminin erkeklerinin sulbünü, kadınlarının ise rahimlerini kısır etti ve böylece nesilleri kesildi.
Daha sonra içlerinde çocuk olmadığı bir halde suda boğularak helak oldular. Allah suçsuz olanı, suçlunun suçundan dolayı helak etmez. Nuh'un (a.s.) kavminden bâki kalan diğer kimselere gelince; onların bir kısmı Allah nebisini yalanladıklarından dolayı, diğer kısmı ise onların yaptıklarına râzı olduklarından dolayı boğularak helak oldular. Bir işi yapmadığı halde o işin yapılmasına rızayet gösteren kimse, o işi yapmış gibidir."
Babam (r.a.) metindeki senetle Hasan bin Ali el-Veşşâ'dan, o da İmam Rıza'dan (a.s.), o da babası İmam Mûsa Kâzım'dan (a.s.), o da babası İmam Sâdık'tan (a.s.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Allah-u Teala Nuh'a şöyle buyurdu: 'Ey Nuh! O senin ailenden değildir.' Çünkü Hz. Nuh'un oğlu ona muhalif idi. Allah-u Teala Nuh'a (a.s.) uyan herkesi onun ailesinden saymıştır."
Râvi şöyle diyor: "İmam Rıza (a.s.), benden, 'Muhalifler, Nuh'un oğlu hakkında inen bu ayeti nasıl okuyorlar?' diye sordu. Ben de cevaben şöyle dedim: 'Halk onu iki şekilde okuyor; İnnehu amelun gayr-u sâlihin ve İnnehu amelu gayr-i sâlihin.'
İmam şöyle buyurdu: Yalan söylüyorlar! O, Nuh'un oğlu idi ancak Allah-u Teala onu, babasıyla muhalefet edince ehlinden dışladı."
Ahmed bin Ziyad el-Hemedanî, metinde zikredilmiş senetle İmam Rıza'dan (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Babamın, babasından şöyle bir hadis naklettiğini duydum: Allah-u Teala İbrahim'i (a.s.) Kendine halil (dost) olarak seçti. Çünkü o, hiç kimsenin ihtiyacını karşılamadan geri çevirmez, Allah'tan başka da hiç kimseden bir şey istemezdi."
Muzaffer bin Câfer metindeki senetle Hasan bin Ali el-Veşşâ'dan, o da İmam Rıza'dan (a.s.) şöyle dediğini naklediyor:
"İsrailoğulları dönemindeki hükümet kuralına göre; eğer bir kimse hırsızlık yapmış olsaydı o şahıs, mal sahibine köle olarak verilirdi.
Yûsuf (a.s.) halasının yanında idi; kendisi de henüz küçüktü. Halası onu çok severdi. İshak'ın (a.s.) bir kuşağı vardı, onu oğlu Yâkub'a vermişti. Kuşak ise İshak'ın (a.s.) kızı olan Yûsuf'un halasının yanında idi.
Yâkub (a.s.), Yûsuf'u halasının yanından almak istiyordu. Halası ise bu duruma çok üzülmüştü. Bunun üzerine şöyle dedi: 'Şimdi bırak benim yanımda kalsın, sonra onu kendim sana gönderirim.'
Daha sonra Yûsuf'u, kuşağı elbisesinin altından onun beline bağlıyarak babasının yanına gönderdi. Yûsuf (a.s.), babasının yanına vardığında halası gelerek kuşağın çalındığını söyledi.
Yûsuf'un (a.s.) üzerini arayarak belinde buldu. İşte bu yüzden Yûsuf'un (a.s.) kardeşleri, Yûsuf (a.s.) su tasını kardeşi Bünyamin'in yükünün içerisinde sakladığında şöyle demişlerdi: 'Eğer (bu) çalmışsa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı.'
Yûsuf (a.s.) onlara: 'Yükünde bulunanın cezası nedir?' diye sordu. Dediler ki: 'Bunun cezası, onun kendisidir (malını çaldığı adama köle olmasıdır).'
Nitekim onlar arasında süregelen gelenek böyle idi. 'Böylece (Yûsuf) kardeşinin kabından önce onların kaplarını (yoklamaya) başladı, sonra da onu kardeşinin kabından çıkardı.' İşte bundan dolayıdır ki, kardeşleri şöyle dediler: 'Bu hırsızlık ettiyse, daha önce kardeşi de hırsızlık etmiştir.' Amaçları kuşaktı. Yûsuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve onlara açıklamadı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.