İmam Seccad neden kıyam etmedi?
İmam Zeynelabidin'in (a.s.) çağında, halifeye karşı silahlı bir mücadelenin yapılması için uygun bir zemin oluşmamıştır. Halk bilinçsiz ve dindeki sapmaları idrak edecek bir seviyede değildi. Aleni bir isyan ile halifeye karşı ayaklanacak İmam'a (a.s.) sahip çıkmaları neredeyse imkânsızdı
19.10.2025 10:40:00 / Güncelleme: 19.10.2025 10:48:40
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Zeynelabidin (a.s.), halkın imamı yalnız bırakmasını, babası İmam Hüseyin'in (a.s.) açık kıyamında da görmüştür. Bundan ders alarak o önce irşad ve ikaz ile halkı belli bir İs- lamî olgunluğa taşımak zorundaydı.
İmam Zeynelabidin (a.s.), siyasî iktidarın bidatlerine ve tahriflerine karşılık, öncelikle bunları görecek cemaati oluşturma yolunu seçmiştir. Ki ancak bundan sonra mevcut siyasî iktidara karşı bir direnç ortaya koyulabilsin.
Ehl-i Beyt'i canı ile müdafaa edebilecek bir cemaat ve kadro yetiştirmiştir.
Açıkça kıyam edememenin, silahlı bir mücadeleye girişilememe- sinin bir sebebi olarak da, Emevi ajanlarının İmam (a.s.) ve kadrosu üzerindeki baskısını gösterebiliriz.
Ajanlar onun aile mahremiyeti ni bile rapor etmekte, onu ve kadrosunu an be an kontrol altında tutmakta idiler. Böyle şartlar altında, zaten İmam Seccad'ın (a.s.) yapmak istediğini tam anlayacak noktada olmayan bir topluluk ile aleni kıyama kalkışmak İmam'ı ve ilmini yok edecekti.
Önce eğitim ve irşad
İmam Zeynelabidin (a.s.) "önce eğitim ve irşad" demiştir. Ancak Emevi zulmünün had safhada olduğu bir ortamda, ümmeti ikaz ve irşad dahi alenen yapılamamıştır. Burada da İmam'ın (a.s.) dua kalıpları önemli bir görevi yerine getirerek, dualar ile ümmet eğitilmiştir.
Mesudî, İmam Zeynelabidin'in (a.s.) imamete geçtiği dönemle ilgili olarak şu bilgileri vermiştir:
"Hüseyin oğlu Ali (a.s.), imameti gizlice, aşırı baskının olduğu takiyye içinde ve çok çetin bir zamanda üstlendi." (Mesudî, İsbatu'l-Vesiyye, 4. baskı, s. 167).
Mısır ileri gelenlerinden Sehl b. Şuayb şöyle rivayet etmektedir:
"Bir gün Hüseyin oğlu Ali'nin (a.s.) huzuruna müşerref oldum.
"Durumunuz nasıldır?" diye sordum.
İmam buyurdu ki:
"Senin gibi Mısırlı bir şahsiyetin bizim ne durumda olduğumuzu bilemeyeceğini sanmıyordum. Şimdi durumumuzu bilmediğine göre söyleyeyim: Bizim, milletimiz içindeki durumumuz, Ben-i İsrail'in Firavunlar arasındaki durumu gibidir ki; erkek çocuklarını öldürüp, kız çocuklarını yaşatıyorlardı. Bugün biz öyle bir çetin durumdayız ki, insanlar bizim büyüğümüze, efendimize minberlerde küfredip, layıksız şeyler söyleyerek düşmanlarımıza yakınlaşmaya çalışıyorlar." (İbn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, c.5, s.220)
Açıktan cihadı neden terk etti?
Açıktan cihadı neden terk ettiğini kendisi şu şekilde ifade etmektedir: "Bir gün, Mekke yolunda hacca giderken kervandakilerden biri İmam'a (a.s.) dönerek şöyle bir itirazda bulundu ve şöyle dedi:
"Cihadı zorluğundan dolayı terk ettin de kolay bir ibadet olan haccı mı seçtin?"
İmam (a.s.) o şahsa hitaben şöyle buyurdu:
"Eğer etrafımda imanlı ve fedakâr insanlar bulsaydım, cihadı ve mücadeleyi hacca tercih ederdim." (el-İhticac, Tabersî, s.171)
İmam Zeynelabidin (a.s.), siyasî iktidarın bidatlerine ve tahriflerine karşılık, öncelikle bunları görecek cemaati oluşturma yolunu seçmiştir. Ki ancak bundan sonra mevcut siyasî iktidara karşı bir direnç ortaya koyulabilsin.
Ehl-i Beyt'i canı ile müdafaa edebilecek bir cemaat ve kadro yetiştirmiştir.
Açıkça kıyam edememenin, silahlı bir mücadeleye girişilememe- sinin bir sebebi olarak da, Emevi ajanlarının İmam (a.s.) ve kadrosu üzerindeki baskısını gösterebiliriz.
Ajanlar onun aile mahremiyeti ni bile rapor etmekte, onu ve kadrosunu an be an kontrol altında tutmakta idiler. Böyle şartlar altında, zaten İmam Seccad'ın (a.s.) yapmak istediğini tam anlayacak noktada olmayan bir topluluk ile aleni kıyama kalkışmak İmam'ı ve ilmini yok edecekti.
Önce eğitim ve irşad
İmam Zeynelabidin (a.s.) "önce eğitim ve irşad" demiştir. Ancak Emevi zulmünün had safhada olduğu bir ortamda, ümmeti ikaz ve irşad dahi alenen yapılamamıştır. Burada da İmam'ın (a.s.) dua kalıpları önemli bir görevi yerine getirerek, dualar ile ümmet eğitilmiştir.
Mesudî, İmam Zeynelabidin'in (a.s.) imamete geçtiği dönemle ilgili olarak şu bilgileri vermiştir:
"Hüseyin oğlu Ali (a.s.), imameti gizlice, aşırı baskının olduğu takiyye içinde ve çok çetin bir zamanda üstlendi." (Mesudî, İsbatu'l-Vesiyye, 4. baskı, s. 167).
Mısır ileri gelenlerinden Sehl b. Şuayb şöyle rivayet etmektedir:
"Bir gün Hüseyin oğlu Ali'nin (a.s.) huzuruna müşerref oldum.
"Durumunuz nasıldır?" diye sordum.
İmam buyurdu ki:
"Senin gibi Mısırlı bir şahsiyetin bizim ne durumda olduğumuzu bilemeyeceğini sanmıyordum. Şimdi durumumuzu bilmediğine göre söyleyeyim: Bizim, milletimiz içindeki durumumuz, Ben-i İsrail'in Firavunlar arasındaki durumu gibidir ki; erkek çocuklarını öldürüp, kız çocuklarını yaşatıyorlardı. Bugün biz öyle bir çetin durumdayız ki, insanlar bizim büyüğümüze, efendimize minberlerde küfredip, layıksız şeyler söyleyerek düşmanlarımıza yakınlaşmaya çalışıyorlar." (İbn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, c.5, s.220)
Açıktan cihadı neden terk etti?
Açıktan cihadı neden terk ettiğini kendisi şu şekilde ifade etmektedir: "Bir gün, Mekke yolunda hacca giderken kervandakilerden biri İmam'a (a.s.) dönerek şöyle bir itirazda bulundu ve şöyle dedi:
"Cihadı zorluğundan dolayı terk ettin de kolay bir ibadet olan haccı mı seçtin?"
İmam (a.s.) o şahsa hitaben şöyle buyurdu:
"Eğer etrafımda imanlı ve fedakâr insanlar bulsaydım, cihadı ve mücadeleyi hacca tercih ederdim." (el-İhticac, Tabersî, s.171)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.