‘İmam ses işitir ama rüyasında görmez’
İmam Bâkır (a.s.) buyurdu ki: “Nebi, rüyasında gören, sesi duyan ve melekle bizzat karşılaşmayan kimseye denir. Resul sesi işiten, rüyasında gören ve melekle karşılaşandır. İmam ses işitir ama rüyasında görmez ve melekle bizzat karşılaşmaz”
13.06.2024 11:41:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Zurare şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'a Allah Azze ve Celle'nin "O bir resul, nebi idi" (Meryem, 54) ayetiyle ilgili olarak bir soru yönelttim ve dedim ki: "Resul nedir, nebi nedir?"
Buyurdu ki: "Nebi, rüyasında gören, sesi duyan ve melekle bizzat karşılaşmayan kimseye denir. Resul ise sesi işiten, rüyasında gören ve bizzat melekle karşılaşan kimseye denir."
Dedim ki: "Peki, imamın bu bağlamdaki mertebesi nedir?"
Buyurdu ki: "İmam ses işitir ama rüyasında görmez ve melekle bizzat karşılaşmaz."
İsmail b. Merrar şöyle rivayet etmiştir:
Hasan b. Abbas el-Marufî İmam Rıza (Ali b. Musa aleyhisselâm)'a şöyle yazdı: "Sana kurban olayım! Bana resul, nebi ve imam arasındaki farkı haber ver."
İmam şöyle yazdı veya söyledi: "Resul, nebi ve imam arasındaki farka gelince... Resul, kendisine Cebrail adlı melek inen kimsedir. O, Cebrail'i görür, sözlerini işitir. Cebrail ona vahiy indirir. Bazen onu rüyasında da görür. İbrahim (aleyhisselâm)'ın gördüğü rüya gibi. Nebi ise ses işitir (meleğin şahsını görmez). Bazen de meleğin şahsını görür fakat sesini işitmez. İmam ise sözleri işitir ama meleğin şahsını görmez."
Ahvel şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'a resul, nebi ve muhaddes'in mahiyetini sordum. Buyurdu ki:
"Resul, Cebrail adlı meleğin önden gelip göründüğü, kendisiyle konuştuğu kimseye denir. Böyle kimseler, resul olarak isimlendirilirler.
Nebi ise (İbrahim aleyhisselâm)'ın gördüğü rüyaya benzer rüyalar gören ve Resûlullah'ın vahiy almadan önce, Cebrail kendisine gelinceye kadar rüyasında gördüğü peygamberlik alametlerini gören kimseye denir. Nihayet Cebrail ona Rabbi katından ilâhî risâleti getirmişti.
Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)'ye nübüvvet verilip Allah katından risâlet de gönderilince, artık Cebrail O'na geliyor ve bizzat karşısına çıkıp onunla konuşuyordu. Bazı nebiler nübüvvetin özelliklerini üzerlerinde toplamış, peygamberlik alâmetlerini rüyalarında görmüş, sonra "Ruh" onlara gelmiş, konuşmuş ve kelâm etmiştir. Ama meleği uyanıkken görmemişlerdir. Muhaddes ise kendisiyle konuşulan, sesi işiten, meleği bizzat görmediği gibi rüyasında da görmeyendir."
Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'a Allah Azze ve Celle'nin "O bir resul, nebi idi" (Meryem, 54) ayetiyle ilgili olarak bir soru yönelttim ve dedim ki: "Resul nedir, nebi nedir?"
Buyurdu ki: "Nebi, rüyasında gören, sesi duyan ve melekle bizzat karşılaşmayan kimseye denir. Resul ise sesi işiten, rüyasında gören ve bizzat melekle karşılaşan kimseye denir."
Dedim ki: "Peki, imamın bu bağlamdaki mertebesi nedir?"
Buyurdu ki: "İmam ses işitir ama rüyasında görmez ve melekle bizzat karşılaşmaz."
İsmail b. Merrar şöyle rivayet etmiştir:
Hasan b. Abbas el-Marufî İmam Rıza (Ali b. Musa aleyhisselâm)'a şöyle yazdı: "Sana kurban olayım! Bana resul, nebi ve imam arasındaki farkı haber ver."
İmam şöyle yazdı veya söyledi: "Resul, nebi ve imam arasındaki farka gelince... Resul, kendisine Cebrail adlı melek inen kimsedir. O, Cebrail'i görür, sözlerini işitir. Cebrail ona vahiy indirir. Bazen onu rüyasında da görür. İbrahim (aleyhisselâm)'ın gördüğü rüya gibi. Nebi ise ses işitir (meleğin şahsını görmez). Bazen de meleğin şahsını görür fakat sesini işitmez. İmam ise sözleri işitir ama meleğin şahsını görmez."
Ahvel şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'a resul, nebi ve muhaddes'in mahiyetini sordum. Buyurdu ki:
"Resul, Cebrail adlı meleğin önden gelip göründüğü, kendisiyle konuştuğu kimseye denir. Böyle kimseler, resul olarak isimlendirilirler.
Nebi ise (İbrahim aleyhisselâm)'ın gördüğü rüyaya benzer rüyalar gören ve Resûlullah'ın vahiy almadan önce, Cebrail kendisine gelinceye kadar rüyasında gördüğü peygamberlik alametlerini gören kimseye denir. Nihayet Cebrail ona Rabbi katından ilâhî risâleti getirmişti.
Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)'ye nübüvvet verilip Allah katından risâlet de gönderilince, artık Cebrail O'na geliyor ve bizzat karşısına çıkıp onunla konuşuyordu. Bazı nebiler nübüvvetin özelliklerini üzerlerinde toplamış, peygamberlik alâmetlerini rüyalarında görmüş, sonra "Ruh" onlara gelmiş, konuşmuş ve kelâm etmiştir. Ama meleği uyanıkken görmemişlerdir. Muhaddes ise kendisiyle konuşulan, sesi işiten, meleği bizzat görmediği gibi rüyasında da görmeyendir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.