Başbakan ve bakanlar, açlığa mahkum edilmiş milletimizin sıkışan gazını almak için 2003'te "IMF'den 2004'te, 2004'un sonuna doğru kurtulacağız" derlerdi. Başbakan'ın, bakanları Ali Babacan'ın, Ali Coşkun'un, Kemal Unakıtan'ın ve hatta Anadolu'ya yolu düşen AKP vekillerinin "IMF'den kurtulma tarihine ilişkin vaatleri"ni hatırlamaya çalışın.
Gün günü kovalayıp takvimler 2004'ü göstermeye başlayınca, yarım ağız "2005'te kurtulacağız" demeye çalışıyorlar. Lakin IMF, artık AKP kurmaylarının bu kabil söylemleri kullanmalarına dahi müsaade etmiyor.
Önceki hafta Başbakan Tayyip Erdoğan'ın AB'ye üyelik hayali için "Alman Şansölyesi'nden sponsorluk dilendiği" Köln'deki TATSO'nun (Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası) açılışında 2005 yılı sonu itibariyle IMF ile yürütülen programa gerek kalmayacağını, dolayısıyla artık IMF'yle devam etmeyeceklerini konuşuyordu.
Bu konuşmasının üzerinden iki gün geçmeden IMF şefleri, Bakan Ali Babacan'ın kulağından tuttular. Başbakan Erdoğan'ı anında yalanlattılar. Babacan, 3 Şubat 2005'ten sonra da IMF ile devam edeceğiz diye kartel medyasında manşetlere çıkmak durumunda kaldı.
IMF bununla da yetinmedi; bizzat Başbakan'ın ağzından "IMF'ye bağımlılık taahhüdünün yinelenmesi"ni istedi. Siz buna "IMF'ye biat tazelemesi" da diyebilirsiniz.
Derken birkaç gün sonra, bu hafta başında iş gerçekleşti.
İzmir 4. Türkiye İktisat Kongresi'nde Başbakan Erdoğan, "'IMF ile çalışmayız' söylemi, gerçekçi bir söylem değil. IMF'yle çalışmam tartışması yanlıştır. Dünya gerçekleri dışında yaşayamazsınız. IMF'yi bir kenara atamazsınız" diye gürledi.
At sahibine göre kişner, derler atalarımız hani? Bu kabil bir ekonomik gürleme.
Hatırlarsanız Erdoğan, MÜSİAD'ın Genel Kurulu'nda da "Biz geldiğimizde faizi kaldıracağız diyen anlayışlar gördük. O zaman buna biz de aldanıyorduk. Ama şimdi böyle düşünmek mümkün değil? Böyle düşünmüyoruz" diye eski dostlarına akıl vermişti.
IMF konusunda işin dahası var?
Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti bir sırrı ifşa etti İktisat Kongresi'nde; AB'den tarih alınmazsa her halükarda IMF ile devam etmek zorundayız, diyor. Demek ki IMF'nin sadece Amerikancı politikayla ilintisi yokmuş, aynı zamanda AB'ci politikanın da bir parçası IMF'e bağımlı olmak...
Meğer IMF, AB'nin de bir parçası? Bunu biz söylerdik, onlar gizlerlerdi. Artık hiçbir şeyi gizlemeye ihtiyaç duymadıkları için bunu da itiraf ediyorlar.
Milletimizin mağduriyeti, tarımın yok olması, sanayinin stoplaması, fabrikaların dumanlarını tütmemesi, dolayısıyla 10-15 milyon insanın, aile bireyleriyle birlikte 40-45 milyon insanımızın işsizliği ve açlığı umurunda mı IMF'nin, umurunda mı IMF bağımlısı hükümetin!..
AKP'nin bu gidişatı, milletimizin tüm yeraltı kaynaklarını yabancılara peşkeş çekmeye kadar vardırmak istiyor.
Kıbrıs, Irak, Ege, AB paketleri, İHL katsayısı filan? derken IMF ve yerli yandaşları milletimizin malını götürüyor.
Önceki IMF'ci koalisyondan ne farkı var bu IMF'ci AKP'nin? Hiçbir farkı yok. Öncekilere sabretmeyip alaşağı eden aziz milletimiz bunlara da sabretmez, sabredemez.
Bu IMF'ci gidişat nereye kadar, derseniz; bunu bilmeyen kalmadı, Türkiye'nin B planı BTP'nin Milli Ekonomi Model tek başına iktidar oluncaya kadar tabii ki?
Gün günü kovalayıp takvimler 2004'ü göstermeye başlayınca, yarım ağız "2005'te kurtulacağız" demeye çalışıyorlar. Lakin IMF, artık AKP kurmaylarının bu kabil söylemleri kullanmalarına dahi müsaade etmiyor.
Önceki hafta Başbakan Tayyip Erdoğan'ın AB'ye üyelik hayali için "Alman Şansölyesi'nden sponsorluk dilendiği" Köln'deki TATSO'nun (Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası) açılışında 2005 yılı sonu itibariyle IMF ile yürütülen programa gerek kalmayacağını, dolayısıyla artık IMF'yle devam etmeyeceklerini konuşuyordu.
Bu konuşmasının üzerinden iki gün geçmeden IMF şefleri, Bakan Ali Babacan'ın kulağından tuttular. Başbakan Erdoğan'ı anında yalanlattılar. Babacan, 3 Şubat 2005'ten sonra da IMF ile devam edeceğiz diye kartel medyasında manşetlere çıkmak durumunda kaldı.
IMF bununla da yetinmedi; bizzat Başbakan'ın ağzından "IMF'ye bağımlılık taahhüdünün yinelenmesi"ni istedi. Siz buna "IMF'ye biat tazelemesi" da diyebilirsiniz.
Derken birkaç gün sonra, bu hafta başında iş gerçekleşti.
İzmir 4. Türkiye İktisat Kongresi'nde Başbakan Erdoğan, "'IMF ile çalışmayız' söylemi, gerçekçi bir söylem değil. IMF'yle çalışmam tartışması yanlıştır. Dünya gerçekleri dışında yaşayamazsınız. IMF'yi bir kenara atamazsınız" diye gürledi.
At sahibine göre kişner, derler atalarımız hani? Bu kabil bir ekonomik gürleme.
Hatırlarsanız Erdoğan, MÜSİAD'ın Genel Kurulu'nda da "Biz geldiğimizde faizi kaldıracağız diyen anlayışlar gördük. O zaman buna biz de aldanıyorduk. Ama şimdi böyle düşünmek mümkün değil? Böyle düşünmüyoruz" diye eski dostlarına akıl vermişti.
IMF konusunda işin dahası var?
Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti bir sırrı ifşa etti İktisat Kongresi'nde; AB'den tarih alınmazsa her halükarda IMF ile devam etmek zorundayız, diyor. Demek ki IMF'nin sadece Amerikancı politikayla ilintisi yokmuş, aynı zamanda AB'ci politikanın da bir parçası IMF'e bağımlı olmak...
Meğer IMF, AB'nin de bir parçası? Bunu biz söylerdik, onlar gizlerlerdi. Artık hiçbir şeyi gizlemeye ihtiyaç duymadıkları için bunu da itiraf ediyorlar.
Milletimizin mağduriyeti, tarımın yok olması, sanayinin stoplaması, fabrikaların dumanlarını tütmemesi, dolayısıyla 10-15 milyon insanın, aile bireyleriyle birlikte 40-45 milyon insanımızın işsizliği ve açlığı umurunda mı IMF'nin, umurunda mı IMF bağımlısı hükümetin!..
AKP'nin bu gidişatı, milletimizin tüm yeraltı kaynaklarını yabancılara peşkeş çekmeye kadar vardırmak istiyor.
Kıbrıs, Irak, Ege, AB paketleri, İHL katsayısı filan? derken IMF ve yerli yandaşları milletimizin malını götürüyor.
Önceki IMF'ci koalisyondan ne farkı var bu IMF'ci AKP'nin? Hiçbir farkı yok. Öncekilere sabretmeyip alaşağı eden aziz milletimiz bunlara da sabretmez, sabredemez.
Bu IMF'ci gidişat nereye kadar, derseniz; bunu bilmeyen kalmadı, Türkiye'nin B planı BTP'nin Milli Ekonomi Model tek başına iktidar oluncaya kadar tabii ki?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019