logo
27 EKİM 2025


İnanabilmek...

26.04.2004 00:00:00
"Bir Ruh Hekiminin Başından Geçenler" isimli kitabında Dr. Faruk Bayülkem, karnında kurbağa olduğunu iddia eden bir ruh hastasından bahseder. 15 yıl boyunca kurbağanın bağırsaklarında yaşadığına inanan bu kişiyi muayene etme görevi doktora verilince önceleri ilaçla tedaviyi düşünür. Amaç; hastanın kurt ve bağırsak solucanlarının ilaçla temizlenmesi gibi tedavi edildiğini sanarak bu saplantısından kurtulmasıdır. Fakat konu açılınca hasta; hele dur bakalım doktor der. Önce kurbağama sor bakalım, o çıkmak isteyecek mi? Rahatı yerinde, dışarıda olsa bu rahatı bulur mu? Bırak, ne onun ne de benim rahatımı kaçırma, diyerek adeta onu azarlar.

Problemli kişi hiçbir şekilde müdahaleye razı olmamasına rağmen sonunda ameliyatla karnından kurbağanın alınmasını kabul eder. Hasta narkoz veriliyormuş gibi, yalandan eterle uyutulur, karın cildine bir, iki çizgi çekilir, sargı sarılır ve ayılması beklenir. Daha sonra kendisine önceden hazırlanmış kavanozdaki kurbağa gösterilerek yıllardan beri karnında dolaşan bu mahluktan kurtulduğu müjdelenir. Hasta canlı kurbağayı eline alır, dikkatle izler, öpüp bağrına basar ve ağlamaya başlar. Arkasından sıcak su ve sabun isteyerek zavallı kurbağayı yıkar temizler. Ve o gün öylece geçer. Durumdan memnun doktor ertesi gün ziyarete gidince hastayı pek mutsuz bulur; doktor der, beni perişan ettiniz. Karnımdan kurbağayı çıkardınız fakat içerde yavruları adeta isyan ediyorlar. Sabaha kadar ince ve kalın bağırsağım içinde bir yukarı bir aşağı dolaştılar, gel de şimdi onları yatıştır bakalım.

Bir su damlasında bin hikmet gören arif kişilerin gündemden çıkmasından sonra herşeyi cüce aklıyla ve beş duyusuyla anlamlandırma basitliğinden kurtulamayan çağımız insanına delilerin dünyasının gülünç geleceği muhakkaktır. Fakat meseleye bir de "karnında kurbağa olduğuna" dahi olsa "inanmış" bir insanın penceresinden bakarsak eminim farklı bir görüntü ortaya çıkar.

Geçtiğimiz günlerde Tolstoy'un "İtiraflar"ını okuyunca kendisinin yukarıda sözü geçen hastaya inanç bağlamında ne kadar gıpta edeceği insanın aklına geliyor. İman etmeyi gaye haline getirip, keçinin; boynuna bağlı havucu kovalaması gibi onun peşinden koşan bu med-cezir insanı yaşadığı hayatla şüphenin bedelini ödemiştir.

Hayat hikayesine baktığımız zaman; Hristiyanlığa göre vaftiz edilen ve eğitilen Tolstoy, onsekiz yaşına geldiğinde artık Tanrıyı kilisenin dört duvarına hapseden bu inancı reddeder. Saygın bir aileden gelen ve ileriki yıllarda yazdığı yazılarla şöhret olan kahramanımızın ve arkadaş çevresinin hayat felsefesi şudur: "Yaşam genel olarak ilerleme yoluyla gelişmektedir.

Bu gelişmede biz fikir adamlarının payı en büyüktür ve fikir işinin erleri arasında en önemli etki de biz sanatçılarındır." Tolstoy daha sonraları en içten emellerinin mümkün olduğu kadar çok para ve üne kavuşmak olduğunu itiraf eder ve mevcut ortamını bir tür tımarhaneye benzetir.

Günün birinde Paris'te bulunduğu sırada bir idam infazını görmesi, onun ruhunu derinden etkiler. Giyotinde kafanın gövdeden ayrılmasıyla ölümü keşfeden Tolstoy, artık ne için yaşadığını sorgulamaktadır. Hayatın anlamını kavramaya çalışan yazar, her geçen gün yiyemez, içemez, nefes alamaz hale gelir. Şöhret, para, mutlu bir aile hayatı artık yeterli değildir. Hatta bu ruhsal bunalımdan kurtulmak için okul açıp ders vermeye gider fakat anlar ki; ne için yaşadığını bilmeyen, ne öğreteceğini bilemez.

Artık intihar korkusundan beline kemer takmayan, evindeki her türlü ipi saklayan, av tüfeğini dolaba kilitleyen bir Tolstoy vardır karşımızda. Ne için yaşıyorum, ne için çalışıyorum ya da hayatımda benim kaçınılmaz olan ölümümle yok olmayacak bir anlam var mıdır, sorularıyla beynini bir matkap gibi delen yazar çareyi "hayatı kolaylaştırma" iddiası taşıyan bilime başvurmakta bulur. Ve şu sonuca varır:

"Bu bilimler hayatın en önemli sorusunu düpedüz bilmezlikten geliyorlar ve diyorlar ki: Sen nesin ve niçin yaşıyorsun sorularına bizim cevabımız yoktur. Biz bununla ilgilenmeyiz. Ama ışığın kimyasal bileşimlerini, yasalarını, cisimlerin kanunlarını ve kendi zekanın kurallarını bilmek istiyorsan bütün bunlara şüpheli yanı olmayan cevaplarımız vardır."

Sonuçta Tolstoy şunu anlamıştır ki; hayatın manasını akılla bulamayacaktır, temeli akıl olan bilimle de. Diğer insanları incelediğinde halkın inançla yaşadığını fark eder. Onu, dini; bir kültür olarak kabul edenler etkilemez, hatta iğrendirir. Ama iman sahibi köylülere göre inanç yaşamak için en temel gıdadır. Bundan etkilenerek dönem dönem Tanrıya yeniden inanmaya çalışır ve görür ki sadece inandığı zamanlar hayat vardır, kendisi de o hayatın içindedir ve canlıdır. Bu gerçeği idrak ettikten sonra tamamının doğru olduğuna inanmadığı halde Hristiyanlığı kabul eder ama yine de şüpheden ve doğruları bulma gayesinden vazgeçemez. Sekseniki yaşındayken evinden İstanbul'a gitmek için kaçtığı sırada bir tren garında ölü bulunur ve aradığı inancın coğrafyasına henüz ulaşamamıştır. Ama bir gerçeği bulmak için bir hayat yaşamıştır;

İnançta huzur, şüphede maraz vardır!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Mehmet Maruf / diğer yazıları
İşte o karar
İmamoğlu, Yanardağ ve Özkan neden tutuklandı
'Diğer suçlamalarda vatandaşı ikna edemediler'
Özel'den İmamoğlu açıklaması
İmamoğlu, Yanardağ ve Özkan tutuklandı
Casusluk soruşturmasında kritik karar
'Roma'yı benim yaktığım daha gerçekçidir'
İmamoğlu casusluk suçlamasını reddetti
CHP'den AK Parti'ye geçti
Bayrampaşa Belediyesinde kaos
Trump'tan kritik seçim kararı
"Postayla veya erken oylama yok"
İmamoğlu'na tutuklama talebi
Bu sefer de casusluk iddiası
Beşiktaş 1 ileri 2 geri
Kasımpaşa'ya da takıldılar
İstanbul sallandı
AFAD, depremin büyüklüğünü 3.7 olarak açıkladı
Galatasaray yoluna namağlup devam ediyor
Tartışmalı pozisyonların yaşandığı maçı Galatasaray kazandı
BTP lideri Hüseyin Baş İstanbul’da konuştu
'Türkiye'de nesillerin bozulması için planlanmış, bilinçli bir tezgâh var'
İsrail katliamda sınır tanımıyor
Şimdi de zeytin ağacı katliamı
Louvre Müzesi hırsızları yakalandı mı?
2 kişi gözaltına alındı
Gaziantep turiste doydu
Gören bir daha gelmek istiyor
İmamoğlu Çağlayan Adliyesi'nde
Casusluk soruşturmasında ifade veriyor
İşte o karar
İmamoğlu, Yanardağ ve Özkan neden tutuklandı
'Diğer suçlamalarda vatandaşı ikna edemediler'
Özel'den İmamoğlu açıklaması
İmamoğlu, Yanardağ ve Özkan tutuklandı
Casusluk soruşturmasında kritik karar
'Roma'yı benim yaktığım daha gerçekçidir'
İmamoğlu casusluk suçlamasını reddetti
CHP'den AK Parti'ye geçti
Bayrampaşa Belediyesinde kaos
Trump'tan kritik seçim kararı
"Postayla veya erken oylama yok"
İmamoğlu'na tutuklama talebi
Bu sefer de casusluk iddiası
Beşiktaş 1 ileri 2 geri
Kasımpaşa'ya da takıldılar
İstanbul sallandı
AFAD, depremin büyüklüğünü 3.7 olarak açıkladı
Galatasaray yoluna namağlup devam ediyor
Tartışmalı pozisyonların yaşandığı maçı Galatasaray kazandı
BTP lideri Hüseyin Baş İstanbul’da konuştu
'Türkiye'de nesillerin bozulması için planlanmış, bilinçli bir tezgâh var'
İsrail katliamda sınır tanımıyor
Şimdi de zeytin ağacı katliamı
Louvre Müzesi hırsızları yakalandı mı?
2 kişi gözaltına alındı
Gaziantep turiste doydu
Gören bir daha gelmek istiyor
İmamoğlu Çağlayan Adliyesi'nde
Casusluk soruşturmasında ifade veriyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.