İnsanın dili ile söyledikleri, eli ile edip-eyledikleri artık bir bakıma onun gölgesi olmuştur, çünkü sözleri de yazıları da ve fiilleri de onun imzasını taşımaktadır.
İnsan gölgesinden kaçabilir mi?
Maddi dünyanın debdebesinden ötürü başı fena halde dönen günümüz insanının hesap şuurundan hızla uzaklaşması, yaptıklarından ötürü mutlaka hesaba çekileceği gerçeğinden gafil olması onu akıl almaz çılgınlıkların içine itmektedir.
Ahiret inancı olmayanların, öldükten sonraki hayata, hesaba-kitaba, mizana-teraziye inanmayanların çılgınlıkları bir yere kadar anlaşılabilir ama hem Müslümanlık iddiasında bulunup hem de türlü türlü çılgınlıklar sergileyenleri anlamak mümkün değildir.
Hesap şuuruna sahip olan insan bilir ki, ağzından çıkan her kelime, her cümle kayda geçmektedir, elinden-ayağından, gözünden-kulağından sadır olan her fiil Kerim Katipler tarafından yazılmaktadır.
Altına imza attığı söylemler ve eylemler ölünceye kadar bir gölge gibi kendisini takip edeceği gibi, ölümden sonra başlayacak olan ebedi hayatta da gölgesi olmaya devam edecektir.
Böyle bir inançla, böyle bir bilinçle yaşayan bir Müslüman kul hakkına tecavüz edebilir mi, kendi hakkı olmayan bir lokmaya el uzatabilir mi, layık olmadığı makama ve mevkie göz dikebilir mi, zulmü alkışlayabilir mi ve zalimi sevebilir mi?
Gölgesinden kaçamadığı, kaçamayacağı ne kadar gerçekse, faili olduğu fiillerden de, sarf ettiği sözlerden de asla kaçış olmayacağı gerçeğini bilir ve ona göre davranır.
Yoksa bu çok hayati konudaki ayetleri az mı okuyoruz, yoksa çok okuyoruz da az mı anlıyoruz?
"Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?
Hayır! Bütün bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır; onlar, yapmakta olduklarınızı bilir." (İnfitar: 6-12).
"Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız.
Kitabını oku, bugün, hesap görücü olarak sen kendine yetersin." (İsra: 13-14).
"O gün insanlar gruplar halinde çıkarlar ki yaptıkları işler kendilerine gösterilsin.
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlemişse, onu görür.
Kim de zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlemişse, o da onu görür." (Zilzal: 6-8).
"Dizi dizi Rabbine sunulduklarında onlara, 'And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak için söz vermediğimizi iddia etmiştiniz değil mi?' denir.
Amel defteri ortaya konunca, suçluların, onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün, 'Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış!' derler. İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez." (Kehf: 48-49).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024