Fizikte suyun şeklinden bahsederken; belirli bir şeklinin olmadığı, konulduğu kabın şeklini aldığını anlatırız. İşte insanda su misali olmalıdır. Kendi yararına bulunduğu ve bulunmak zorunda olduğu ortamın şeklini almalıdır. Ama ne için?
Uğruna yaşadığı ülkü ve davası için. Kendisi, ailesi, yakın çevresi, vatanı ve milleti için. Bu saydığım değerler uğruna hangi konumda olunması gerekiyorsa o konumda olmalıdır.
Aile içinde ailesinin şeklini, çalıştığı iş yerinde çalıştığı iş yerinin şeklini, yaşadığı devlette ait olduğu milletinin şeklini alması gerekir. Bir kişinin bütün aile fertleri birbirine benzer. Aynı işyerinde çalışan insanlar birbirine benzer. Aynı toplumu paylaşan insanların idealleri ve ülküleri aynıdır. Ayın millete ait olan insanların ülküsü hep aynıdır. Dünyanın neresine giderse gitsin o şeklinden taviz vermez.
İnsanın böyle olmaya karşı direnmesi durumunda ise tabiri caizse konulduğu kaba uymayıp her yerde kabın dışında kalır. Ailesine uyum sağlayamaz aile parçalanır. İş yerine uyum sağlayamaz işsiz kalır. Yaşadığı çevreye uyum sağlayamaz sosyal çevreden mahrum kalır. Yaşadığı millete uyum sağlayamaz milletsiz, vatansız, topraksız kalır. Öğretmenler işte toplumda su misalidir. Tabiri caizse değirmenin alt taşıdır. Toplumun fren mekanizmalarıdır. Toplumun rehberleridir. Çünkü öğretmenler toplumda yaşayan herkesi kendi öğrencisi gibi görür ve ona göre muamele yapar.
Toplumda birçok insanla etkileşimde bulunuyoruz. Sorunlar yaşıyoruz, hatalar yapıyoruz. Yanlışlar yapıyoruz. Özür dilemekten, görmezden gelmekten kimseye zarar gelmez. Gerek trafikte, gerek sokakta, iş yerinde, gerek aile içinde yaşanan her türlü sorunlara karşı bir adım geriden bakılmalı, uygun zemin ve şartlarda medeni insanlar gibi konuşma yapılmalıdır.
Sabır ve sevgi en büyük yardımcı olacaktır. Çünkü yaşadığımız olayların hiçbiri bir tesadüf değildir. Yaşantılarımız, bizim deneyimlerimizi, birikimlerimizi ortaya koyabileceğimiz fırsatlardır. Olgunluğumuzu gösterebileceğimiz durumlardır.
Biz öğretmenler her olayda, her durumda deneyimlerimizi aktarmanın bir yolunu ararız. Fikrimizi, düşüncemizi, becerimizi aktarabilmek için bu tür olayları fırsat biliriz. Toplumumuzda da yetişkinlerin, gençlere karşı daha sabırlı, daha sevecen yaklaşmaları gerekmektedir. Onlar bizim deneyimlerimize, sevgimize, sabrımıza muhtaçtır.
İnsanlar en büyük deneyimleri yaşantılarında kazanırlar. Biz yetişkinler olarak onları anlamalıyız, anlara kendilerini ifade etmeleri için fırsat vermeliyiz. Onları da yetiştirirken yarın bizim yaptığımız işleri onlar daha güzel yapsın diye daha da gayret etmeliyiz. Neslimizin ve milletimizin ilelebet yaşaması için gençlerimiz için su gibi olmaktan gocunmayalım…
- MMSH’den EYYT’ye / 09.12.2022
- Tilkiye cesaretini göster demişler, gitmiş yavrusunu yemiş... / 29.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Körle oturan şaşı kalkar / 23.08.2022
- Bir başarı öyküsü değil, bir başarı yaşantısı / 27.07.2022
- Gündüz varlıkla arkadaş, gece yokluğa kardeş… / 13.06.2022
- Akıl baştan gitse de… / 29.05.2022
- Eşyanın dili = Gönül dili / 16.04.2022