İnsanın doğuştan getirdiği en tabii haklarının başında gelen özgürlük, paranın başında bulunan, parayı yöneten küresel tefeciler tarafından ne yazık ki daraltılmış, kısıtlanmış ve çoğu yerde de tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Para musluklarının başında duran, dünya kaynaklarının büyük çoğunluğuna hükmeden aç gözlüler kitlelerin tabii hakları olan özgürlüğü adeta damla damla, santim santim satmaktadırlar.
Kendilerine ve sermayelerine kulluk yaptıkları oranda insanlara özgürlüğün kapılarını açmakta, kulun kula ve paraya kulluğunu reddeden onurlu insanlara hayat hakkı tanımamaktadırlar.
Kaynakları kullanma hakkının da her çeşit özgürlüğü sonuna kadar kullanma hakkının da sadece kendilerine ait bir hak olduğunu zanneden ve öyle davranan bu hokkabazlar karşısında tüm ezilenler, tüm mazlumlar elbette birleşmelidirler.
Gezegenimizin sınırsız olan kaynakları, mevcut dünya nüfusunu besleyecek miktarın çok çok üstünde olduğu halde, mevcut nüfusun büyük bir çoğunluğu yiyecek ekmek ve içecek su bulamıyorsa, asgari ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak durumda ise, bunun tek sorumlusu küresel ve yerel tefecilerdir.
Paranın başında oturan bu aç gözlü mutlu azınlık, ellerinden gelse, kendilerine kulluğu reddeden kitlelerin nefes almasına dahi müsaade etmeyecekler, havayı teneffüs etmeyi de kendilerine kulluk şartına bağlayacaklar.
Bu arizi ve hastalıklı anlayış ne yazık ki Müslümanlar arasında da yaygınlaşmış durumdadır.
İslam ülkelerindeki yöneticiler, kaynakların kullanımında olsun özgürlüklerin kullanımında olsun ne yazık ki asla adaletli davranmamaktadırlar.
Kendi iktidarlarının devamı için destek olan, alkış tutanların dışındaki kitlelere, özellikle de yanlışlarını hatırlatanlara ciddi sıkıntıları reva görmektedirler.
Ellerindeki yetki ve para imkanlarını toplumun refahı ve daha fazla özgürlüğe kavuşması için kullanmak yerine her iki imkanı da kendilerine alkış tutanlar için seferber etmekte ama diğerlerine asla kullandırmamaktadırlar.
Sahip oldukları makam ve kaynak imkanlarını kendilerini eleştiren, kendilerinin hatalarını söyleyen kesimler için tehdit unsuru olarak kullanmakta, adeta "konuşursanız rızkınızı keseriz" anlamında tavırlar sergilemektedirler.
Hak ve hakikat karşısında, doğruluk ve dürüstlük karşısında kendilerine çekidüzen vermek yerine, kendilerini düzeltmek yerine, kitlelerin kendi yamuk şablonlarına uymasını istemekte ve çoğu zaman da bunu dayatmaktadırlar.
Onurlu insanlar, şahsiyetli ve haysiyetli kitleler "insanı pullara kul" yapmak isteyen bu tür zihniyetler karşısında tek yürek ve tek ses olmak zorundadırlar.
Para musluklarının başında duran, dünya kaynaklarının büyük çoğunluğuna hükmeden aç gözlüler kitlelerin tabii hakları olan özgürlüğü adeta damla damla, santim santim satmaktadırlar.
Kendilerine ve sermayelerine kulluk yaptıkları oranda insanlara özgürlüğün kapılarını açmakta, kulun kula ve paraya kulluğunu reddeden onurlu insanlara hayat hakkı tanımamaktadırlar.
Kaynakları kullanma hakkının da her çeşit özgürlüğü sonuna kadar kullanma hakkının da sadece kendilerine ait bir hak olduğunu zanneden ve öyle davranan bu hokkabazlar karşısında tüm ezilenler, tüm mazlumlar elbette birleşmelidirler.
Gezegenimizin sınırsız olan kaynakları, mevcut dünya nüfusunu besleyecek miktarın çok çok üstünde olduğu halde, mevcut nüfusun büyük bir çoğunluğu yiyecek ekmek ve içecek su bulamıyorsa, asgari ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak durumda ise, bunun tek sorumlusu küresel ve yerel tefecilerdir.
Paranın başında oturan bu aç gözlü mutlu azınlık, ellerinden gelse, kendilerine kulluğu reddeden kitlelerin nefes almasına dahi müsaade etmeyecekler, havayı teneffüs etmeyi de kendilerine kulluk şartına bağlayacaklar.
Bu arizi ve hastalıklı anlayış ne yazık ki Müslümanlar arasında da yaygınlaşmış durumdadır.
İslam ülkelerindeki yöneticiler, kaynakların kullanımında olsun özgürlüklerin kullanımında olsun ne yazık ki asla adaletli davranmamaktadırlar.
Kendi iktidarlarının devamı için destek olan, alkış tutanların dışındaki kitlelere, özellikle de yanlışlarını hatırlatanlara ciddi sıkıntıları reva görmektedirler.
Ellerindeki yetki ve para imkanlarını toplumun refahı ve daha fazla özgürlüğe kavuşması için kullanmak yerine her iki imkanı da kendilerine alkış tutanlar için seferber etmekte ama diğerlerine asla kullandırmamaktadırlar.
Sahip oldukları makam ve kaynak imkanlarını kendilerini eleştiren, kendilerinin hatalarını söyleyen kesimler için tehdit unsuru olarak kullanmakta, adeta "konuşursanız rızkınızı keseriz" anlamında tavırlar sergilemektedirler.
Hak ve hakikat karşısında, doğruluk ve dürüstlük karşısında kendilerine çekidüzen vermek yerine, kendilerini düzeltmek yerine, kitlelerin kendi yamuk şablonlarına uymasını istemekte ve çoğu zaman da bunu dayatmaktadırlar.
Onurlu insanlar, şahsiyetli ve haysiyetli kitleler "insanı pullara kul" yapmak isteyen bu tür zihniyetler karşısında tek yürek ve tek ses olmak zorundadırlar.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024