Yalaka basının filtre edilmiş haber yayınlamaktan iki amacı vardır; 1) Kavram kargaşası yaratıp, zihinleri bulandırmak; 2) Meydana gelen kararsız boşluğu kendi doğruları ile doldurmak.
Bu basın geçen hafta kamuoyunda tepki göreceğini, milliyetçi duyguları harekete geçireceğini düşündüğü bir olayı hiç yansıtmadı; diğerini süzgeçten geçirerek tek yanlı verdi, doğru ama eksik verdi.
Lozan'da Patrikhane üzerinde uzun tartışmalar yapılmış, sonunda "sadece Türkiye'deki Ortodoks Rumların dinî-ruhanî" meseleleri ile uğraşmak koşuluyla sağlanan "sözlü mutabakat" sonucu şimdiki durumu tesçil edilmiştir.
Yâni kıymetli okuyucu Fener Rum Patriği a) Sadece Türkiye'de görev yapabilir; b) Ve yine sadece Türkiye'deki Rum'larla ilgilenebilir... Tersten okursak yapamayacakları da meydana çıkar; a) Dünyadaki Ortodokslar ile ilgilenemez, yâni ekümenik değildir, b) Siyasetle asla ilgilenemez c) Türk Ortodokslara elini bile süremez.
Patrikhane'nin Fetihten sonra İstanbul'da bırakılması Fatih'in hatâsı ise, Kurtuluş'tan yâni Lozan'dan sonra ayni yerde kalması da Atatürk devrine mâl edilebilecek bir yanlıştır.
Fakat Atatürk'ün, Nutuk'un başına "Vesika 1" kaydıyla aldığı ve kendi imzasını taşıyan şu genelge Patrikhane konusunda düşüncesinin ne olduğunu; Lozan'da ise bu düşünceye rağmen dış baskılar ve zorluklar karşısında ileride halletmek fikriyle "mümkün olanla yetinmek" durumunda kaldığını göstermektedir.
"Şartlar müsait olunca ileride halletmek" Atatürk'ün üslûbudur.
"TAMİM.
(Gayet Mahrem Tutulacaktır) Erzurum 22.8.1919
Pek mevsuk elde edilen malûmata göre Rum Patrikhanesinde Mavri Mira isminde bir heyet teşekkül etmiştir. Bunun Reisi Patrik Vekili Droteos, âzaları; Athenagoras, Enez Metropoliti, Yunan Kaymakamı Giritli katekhakis, Katelopulos, Dipasimas, Ayinpa, Polimitis, Siyari ismindeki zevattır.
Heyet doğrudan doğruya Venizelos'tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan Hükümetinin muaveneti naktiyesiyle pek azîm bir sermayesi vardır.
Vazifesi, Osmanlı vilayetleri dahilinde çeteler teşkil ve idare eylemek, mitingler ve propoganda yapmaktır. Yunan Salibiahmeri de bu Mavri Mira heyetine merbuttur. Vazifesi sureta muhacirlere bakmak gibi insanî bir perde altında çete teşkilatı yapmak, tertibatı ihtilaliyeyi ihzar eylemektir.Bu suretle eczayi tıbbiye ve levazımı sıhhiye namı altında silah, cephane ve teçhizatı memaliki Osmaniye'ye ithaldir. Hâttâ resmî muhacirin komisyonu da Mavri Mira heyetine tâbidir.
İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsoloshanesi esliha ve cephane deposu halini almıştır ve hatta kiliseler ibadet yerinden ziyade askerî ambarlar gibi kullanılmaktadır.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira heyeti tarafından satın alınmıştır.
Vesika 1. NUTUK. Kemal Atatürk"
Fener Rum Patriği Barthalemeos Star'dan Kakınç'a diyor ki; "21. Yüzyıl'da ve Avrupa ile entegre olmanın eşiğindeki bir Türkiye için, Patrikhane, eşsiz bir tolerans örneği sunan mazisine uygun olarak Türkiye için büyük reklamdır. Yararlıdır. Üstüne üstlük tarihine yakışacak son derece şerefli bir konudur. Okula gelince... Açılırsa, ancak 20 öğrenci kaldırır. 6 da hocaya ihtiyaç olur. Eğer 20 çocuk ile 6 hoca Türk Devleti'ne zarar verecekse, bu okul hiç açılmasın!"
Barthalemeos'a "Evet, Hiç açılmasın" diyorum ve şu soruyu soruyorum; "Atatürk'ün yukarıya aldığımız belgesi senin Kakınç'a söylediklerini alt alta koy, bir daha oku.. Bu 20 "talebe"nin; Atatürk'ün yukarıda koyduğu ölçüye göre talebenin çoğulu olan Taliban'dan ne farkı vardır?
Cevap isterim...
Evet Heybeli Ruhban Okulu, Rum Ortodoks Taliban'ın yetiştiği Medresedir, Fener Rum Patrikhanesi de buradan yetişen Ortodoks Rum Lâdinlerin görev aldığı karargâh.
Ben söylemiyorum Atatürk söylüyor ve elbette Atatürk'ün söyledikleri yanında Rum Patriğin itirazları vızıltı gelir.
Yâni irtica vardır ve "Ortodoks Rum İrtica" öyle uzakta değil, İstanbul'un göbeğinde Haliç kıyısındadır, Heybelidedir.
Peki Eyüp kaymakamı ne yapmaktadır?
İşin asıl feci yanı ise arkada kıymetli okuyucu.
İşte bu Ortodoks Rum İrtica'nın başı Barthalemeos geçen hafta "tesadüfen" aynı Atatürk'ün belgesinde adı geçen Ermeni Patriği ile beraber Brüksel'e resmî bir ziyaret yapmışlardır.
Brüksel'de "devlet başkanı gibi karşılanmış ve ağırlanmışlardır."
Rezalet diz boyudur ve büyüğü arkadadır kıymetli okuyucu, çünkü Patrikler "onuruna" Türk Devleti'nin Brüksel'deki resmî temsilcileri olan Büyükelçi Temel İskit, Brüksel ve Anvers Başkonsolosları Önder Alpman, İhsan Sakarya ve Din Hizmetleri Müşaviri Emrullah Aksarı bir yemek vermişlerdir.
1. Lozan Avrupa Parlâmentosu tarafından delinmiştir. a) Lozan'daki açık mutabakata rağmen ekümenikmiş gibi kabul görmüştür. b)Devlet Başkanı statüsü tanınarak siyasetle uğraşması emrivakisi yaratılmıştır.
2. Türk Devleti'nin resmî temsilcileri bu oyuna âlet olarak büyük bir skandala imza atmışlardır.
Bütün bu tüyler ürperten vehametten sonra "silsile-i merâtib"e göre Eyüp Kaymakamı, Brüksel'deki Elçi ve Konsoloslar, Ankara'daki Diyanet İşleri Başkanı, Dışişleri Bakanı halâ yerlerinde duruyorlar mı, istifa etmediler mi?
Başbakan istifa etmedi mi?
Türkiye'de yer yerinden oynamadı mı?
İşte yalaka basın geçen hafta bu olayı yok farzetmiş ve kamuoyuna yansıtmamıştır.
İkinci olayı yarın aktaracağız.
Bu basın geçen hafta kamuoyunda tepki göreceğini, milliyetçi duyguları harekete geçireceğini düşündüğü bir olayı hiç yansıtmadı; diğerini süzgeçten geçirerek tek yanlı verdi, doğru ama eksik verdi.
Lozan'da Patrikhane üzerinde uzun tartışmalar yapılmış, sonunda "sadece Türkiye'deki Ortodoks Rumların dinî-ruhanî" meseleleri ile uğraşmak koşuluyla sağlanan "sözlü mutabakat" sonucu şimdiki durumu tesçil edilmiştir.
Yâni kıymetli okuyucu Fener Rum Patriği a) Sadece Türkiye'de görev yapabilir; b) Ve yine sadece Türkiye'deki Rum'larla ilgilenebilir... Tersten okursak yapamayacakları da meydana çıkar; a) Dünyadaki Ortodokslar ile ilgilenemez, yâni ekümenik değildir, b) Siyasetle asla ilgilenemez c) Türk Ortodokslara elini bile süremez.
Patrikhane'nin Fetihten sonra İstanbul'da bırakılması Fatih'in hatâsı ise, Kurtuluş'tan yâni Lozan'dan sonra ayni yerde kalması da Atatürk devrine mâl edilebilecek bir yanlıştır.
Fakat Atatürk'ün, Nutuk'un başına "Vesika 1" kaydıyla aldığı ve kendi imzasını taşıyan şu genelge Patrikhane konusunda düşüncesinin ne olduğunu; Lozan'da ise bu düşünceye rağmen dış baskılar ve zorluklar karşısında ileride halletmek fikriyle "mümkün olanla yetinmek" durumunda kaldığını göstermektedir.
"Şartlar müsait olunca ileride halletmek" Atatürk'ün üslûbudur.
"TAMİM.
(Gayet Mahrem Tutulacaktır) Erzurum 22.8.1919
Pek mevsuk elde edilen malûmata göre Rum Patrikhanesinde Mavri Mira isminde bir heyet teşekkül etmiştir. Bunun Reisi Patrik Vekili Droteos, âzaları; Athenagoras, Enez Metropoliti, Yunan Kaymakamı Giritli katekhakis, Katelopulos, Dipasimas, Ayinpa, Polimitis, Siyari ismindeki zevattır.
Heyet doğrudan doğruya Venizelos'tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan Hükümetinin muaveneti naktiyesiyle pek azîm bir sermayesi vardır.
Vazifesi, Osmanlı vilayetleri dahilinde çeteler teşkil ve idare eylemek, mitingler ve propoganda yapmaktır. Yunan Salibiahmeri de bu Mavri Mira heyetine merbuttur. Vazifesi sureta muhacirlere bakmak gibi insanî bir perde altında çete teşkilatı yapmak, tertibatı ihtilaliyeyi ihzar eylemektir.Bu suretle eczayi tıbbiye ve levazımı sıhhiye namı altında silah, cephane ve teçhizatı memaliki Osmaniye'ye ithaldir. Hâttâ resmî muhacirin komisyonu da Mavri Mira heyetine tâbidir.
İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsoloshanesi esliha ve cephane deposu halini almıştır ve hatta kiliseler ibadet yerinden ziyade askerî ambarlar gibi kullanılmaktadır.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira heyeti tarafından satın alınmıştır.
Vesika 1. NUTUK. Kemal Atatürk"
Fener Rum Patriği Barthalemeos Star'dan Kakınç'a diyor ki; "21. Yüzyıl'da ve Avrupa ile entegre olmanın eşiğindeki bir Türkiye için, Patrikhane, eşsiz bir tolerans örneği sunan mazisine uygun olarak Türkiye için büyük reklamdır. Yararlıdır. Üstüne üstlük tarihine yakışacak son derece şerefli bir konudur. Okula gelince... Açılırsa, ancak 20 öğrenci kaldırır. 6 da hocaya ihtiyaç olur. Eğer 20 çocuk ile 6 hoca Türk Devleti'ne zarar verecekse, bu okul hiç açılmasın!"
Barthalemeos'a "Evet, Hiç açılmasın" diyorum ve şu soruyu soruyorum; "Atatürk'ün yukarıya aldığımız belgesi senin Kakınç'a söylediklerini alt alta koy, bir daha oku.. Bu 20 "talebe"nin; Atatürk'ün yukarıda koyduğu ölçüye göre talebenin çoğulu olan Taliban'dan ne farkı vardır?
Cevap isterim...
Evet Heybeli Ruhban Okulu, Rum Ortodoks Taliban'ın yetiştiği Medresedir, Fener Rum Patrikhanesi de buradan yetişen Ortodoks Rum Lâdinlerin görev aldığı karargâh.
Ben söylemiyorum Atatürk söylüyor ve elbette Atatürk'ün söyledikleri yanında Rum Patriğin itirazları vızıltı gelir.
Yâni irtica vardır ve "Ortodoks Rum İrtica" öyle uzakta değil, İstanbul'un göbeğinde Haliç kıyısındadır, Heybelidedir.
Peki Eyüp kaymakamı ne yapmaktadır?
İşin asıl feci yanı ise arkada kıymetli okuyucu.
İşte bu Ortodoks Rum İrtica'nın başı Barthalemeos geçen hafta "tesadüfen" aynı Atatürk'ün belgesinde adı geçen Ermeni Patriği ile beraber Brüksel'e resmî bir ziyaret yapmışlardır.
Brüksel'de "devlet başkanı gibi karşılanmış ve ağırlanmışlardır."
Rezalet diz boyudur ve büyüğü arkadadır kıymetli okuyucu, çünkü Patrikler "onuruna" Türk Devleti'nin Brüksel'deki resmî temsilcileri olan Büyükelçi Temel İskit, Brüksel ve Anvers Başkonsolosları Önder Alpman, İhsan Sakarya ve Din Hizmetleri Müşaviri Emrullah Aksarı bir yemek vermişlerdir.
1. Lozan Avrupa Parlâmentosu tarafından delinmiştir. a) Lozan'daki açık mutabakata rağmen ekümenikmiş gibi kabul görmüştür. b)Devlet Başkanı statüsü tanınarak siyasetle uğraşması emrivakisi yaratılmıştır.
2. Türk Devleti'nin resmî temsilcileri bu oyuna âlet olarak büyük bir skandala imza atmışlardır.
Bütün bu tüyler ürperten vehametten sonra "silsile-i merâtib"e göre Eyüp Kaymakamı, Brüksel'deki Elçi ve Konsoloslar, Ankara'daki Diyanet İşleri Başkanı, Dışişleri Bakanı halâ yerlerinde duruyorlar mı, istifa etmediler mi?
Başbakan istifa etmedi mi?
Türkiye'de yer yerinden oynamadı mı?
İşte yalaka basın geçen hafta bu olayı yok farzetmiş ve kamuoyuna yansıtmamıştır.
İkinci olayı yarın aktaracağız.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002